CHP'li Oran'dan felaket tellallığı

CHP'li Oran'dan felaket tellallığı
CHP'li eski vekil ve Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı Umut Oran, dolar kurundaki ani yükselişi örnek göstererek ülkenin bağıra bağıra krize gittiğini iddia etti.

Açıklamasında “Dolarda kritik eşik nedir?” sorusuna cevap veren Umut Oran, “Bize göre dolar kurunun 3.50’nin üzerinde devam etmesi durumunda şirket iflasları, işsizlik patlar, kredilerde geri dönüşler riske girer, bankacılık sıkıntı yaşar.” diye yazdı.

Dolar kurundaki artışın Türkiye’ye maliyetini veren CHP’li Oran, "Kamu ve özel sektöre ait olmak üzere Türkiye’nin toplam dış borcu 411,5 milyar. 15 Ağustos’tan bu yana dolarda yaşanan 45 kuruşluk artış, dış borcun karşılığını 185 milyar TL büyüttü. Kur artmaya devam ettikçe bu ek yük de büyümeye devam edecek. Önümüzdeki bir yıl içinde devletin ve özel sektörün geri ödemesi gereken dış borç yükü ise 165 milyar dolar ve kurdaki anormal artış nedeniyle şimdiden 74 milyar liralık ek yük geldi." ifadelerini kullandı.

Umut Oran açıklamasının devamında neler yapılması gerektiğini de tek tek sıraladı.

İşte CHP’li Umut Oran’ın açıklaması:

“AKP ÜLKEYE CİNNET GEÇİRTİRKEN EKONOMİK KRİZ BAĞIRA BAĞIRA GELİYOR!

Dünya Mars’a giderken, yapay zekayı, robotlardan cobota geçişi yaşarken, 3 boyutlu yazıcıyı, endüstri 4,0 ‘ı, dijital dönüşümü konuşurken,

AKP hükümeti demokrasiyi katlederek, hukuku mahvederek, ekonomiyi kötü yöneterek, idamı tartışarak, çocuk evliliğini ve tecavüzü savunarak, Türkiye’yi hızla ve istikrarlı bir şekilde Orta Çağa götürüyor ve büyük ekonomik krizin göz göre göre gelmesine adeta davetiye çıkarıyor.

TÜRKİYE ÇÖKÜŞTE EKONOMİDE BÜYÜK FELAKET KAPIDA....

Yıllardır izlenen yanlış ekonomi politikaları ile ülkeyi aşırı biçimde dış kaynağa bağımlı hale getirildi

Ortaya çıkan hukuk ve demokrasi açığı, güveni, itibarı tüketti, ülkeye sermaye girişlerinin önünü kesti. Buna bağlı olarak yatırım ortamı yok oldu, sermaye kaçışı başladı. Aşırı döviz ihtiyacına karşılık yeterli dış kaynak gelmediği gibi içerideki de çıkma eğilimine girince kurlarda oynaklık başladı, füze gibi yükselen kurlar durdurulamıyor. 

“Asıl OHAL ekonomide ilan edilmeli” dediğimizde dolar 2,95 TL’ydi, bugün 3,40 TL’yi gördü.

Son 2 yılda TL’nin ABD $’ı karşısında değer kaybı %50’yi buldu

AKP’nin 10. Beş yıllık kalkınma planında 2018 yılı için öngörülen dolar kuru 1,97 liraydı

Ancak AKP bu tehdidi görmek yerine; FETÖ darbe girişimini fırsat bilerek getirdikleri OHAL kapsamında hukuksuz KHK’lerle otoriter ‘tek adam’cılıkla Türkiye’yi yönetilemez hale getirdiler Ekonomide “geliyorum” diyen krizi yok sayıp, tüm enerjilerini sistem değişikliğine harcadılar, “başkanlık” rejimi getirmeye odaklandılar. Halka gerçekleri ulaştırmaya çalışan gazetecileri, muhalifleri hapise atıp susturmaya çalıştılar. Bu konuda kendilerine engel gördükleri herkese saldırıp, hukuksuz işlere imza attılar. 

Keyfi yönetim, hukuk dışı uygulamalar ve totalitarizm ile ekonomide çöküş ivmesi paralel hale geldi. 

İktidarın yıllarca izlediği yanlış politikalar ve son dönemdeki büyük ihmali yüzünden ekonomimiz ne yazık ki göz göre göre iflas noktasına doğru ilerliyor.

Hızlı yükselen dolar 3,40 TL’yi de aştı. Doların nerede duracağı bilinmiyor.

Dolarda kritik eşik nedir? Bize göre dolar kurunun 3.50’nin üzerinde devam etmesi durumunda şirket iflasları, işsizlik patlar, kredilerde geri dönüşler riske girer, bankacılık sıkıntı yaşar.  

KUR ARTIŞI BORÇLARIN ÇEVRİLMESİNİ ZORLAŞTIRDI

Kamu ve özel sektöre ait olmak üzere Türkiye’nin toplam dış borcu 411,5 milyar. 15 Ağustos’tan bu yana dolarda yaşanan 45 kuruşluk artış, dış borcun karşılığını 185 milyar TL büyüttü. Kur artmaya devam ettikçe bu ek yük de büyümeye devam edecek. 

Önümüzdeki bir yıl içinde devletin ve özel sektörün geri ödemesi gereken dış borç yükü ise 165 milyar dolar ve kurdaki anormal artış nedeniyle şimdiden 74 milyar liralık ek yük geldi. 

Ekonominin geldiği bu tıkanma noktasında; 

• Ülkemizde yatırımlar durdu; çünkü kimse önünü göremiyor.

• Üretim bıçak sırtında; kurlarda aşırı yükselme, yıllarca ithal girdiye bağımlı yapılan sanayicinin üretim ve ihracat performansını baskılıyor. 

• Rating kuruluşlarının notunu düşürdüğü Türkiye’nin risk primi hızla yükseliyor, yatırımlar kaçıyor.

VATANDAŞ ÜLKE GELECEĞİ İÇİN KAYGILI…

Dünya genelinde TREXİT (Türkiye’nin AB’den çıkabileceği) konuşulurken demokrasiden, laiklikten uzaklaşma yönündeki politikalar ve ekonomide çöküş riski yüzünden geleceğinden endişeye kapılan milyonlarca insanımızın ruh hali ise ne yazık ki ülkeyi terk etme noktasında. Varlıklı kesimden çok sayıda vatandaşımızın zaten her an gidebilmek için kendine yurt dışında yeni düzen kurduğu dikkati çekiyor. Ülke sermayesi, çoktan yatırımlarını başka ülkelere kaydırma eğilimine girdi. Bu yönetim, Türk insanının kendi vatanında huzur ve güven içinde yaşamasına da imkân vermiyor. 

BANKACILIKTA DA RİSKLER ARTIYOR

Hükümetin, ellerindeki kaynakları kendi bilançolarını bozma pahasına düşük faizle müteahhitlere aktarmaları yönünde baskısı yaptığı bankacılıkta da sıkıntılar başladı. Bankaların sendikasyon bulması zorlaştı, maliyetleri aşırı yükseldi. Maaşının üçte ikisiyle taksit ödeyip başını sokacak iki göz ev alan yurttaş, geri vermek zorunda kalacak, şimdiden hacizler başladı. Kur artışı yüzünden mali yapısı bozulan şirketlerin kredi borcu geri dönüşlerinde sıkıntı artacak. Bankaların batıkları ve hacizler dolayısıyla konut stoku büyüyecek.

Ekonomide çöküş bağırarak geliyor!..

Çünkü 14 yıl “Hans'ın, George”un sıcak parasıyla halka sahte kalkınma ve ödünç refah yaşatıldı.

Ancak şimdi kaynak olmayınca ekonomi de işler tehlikeli bir sürece girdi.

Böyle giderse devletten ekmek bekleyen 4 milyon Suriyelinin yanına bunun beş-on katı da vatandaş eklenecek.

Türkiye, milli gelirde ilk 20 ekonomi liginden düşüyor; GSYH’miz 600 milyar dolarlı düzeylere, kişi başına gelir 8 bin dolarlı düzeylere geriliyor.

NE YAPILMALI?

Ülkemiz, tarihinde görülmemiş büyüklükte bir ekonomik kriz yaşama tehlikesi ile karşı karşıyadır. 

Mevcut hükümetin tek başına krizi önleyecek önlemleri hayata geçirerek, olası bir krizi yönetmesi de mümkün değildir. 

Gelinen bu kritik aşamada hükümetin acil olarak gereksiz tartışmalardan kaçınması, başkanlık referandumunu gündeminden çıkarması,

TBMM’de ekonomide öncelikle yapılması gereken ve atılması gereken adımlarla ilgili bir komisyon kurması ve de Anayasal bir kurum olan Ekonomik ve Sosyal Konseyi toplaması gerekiyor!.. 

Ekonomideki durum, özel sektörle, sivil toplum örgütleriyle, sendikalarla ve toplumun tüm kesimlerinin temsilcilerinin katılımı ile ele alınmalı ve uygulanacak önlemler kolektif akılla belirlenmelidir. 

Kısacası AKP hukukun üstünlüğüne karşı, demokrasiye karşı, insan haklarına karşı, temel hak ve ifade özgürlüklerine karşı uyguladığı OHAL’i kaldırıp, ekonomide OHAL tedbirleri alması gerekmektedir.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum