Başbakan Yardımcısı Kaynak:Halep'ten göç 30 bini geçmez
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Kahramanmaraş’ta Kanal 7 Ankara Haber Müdürü Halis Gökgöz'ün sorularını yanıtladı.Halep’teki insani dramı ve göç dalgasını değerlendiren Başbakan Yardımcısı Kaynak, “Büyük çaplı göç beklemiyoruz. Bölgeden aldığım sıcak bilgi, 30 bini geçmeyeceği yönünde” dedi
Soru: HALEP’teki gelişmeler. Biz büyük çaplı bir göç bekliyor muyuz, önlemlerimiz neler, mali boyutu ne olacak?
Büyük çaplı göç beklemiyoruz. İkincisi göç olmasın diye de çalışıyoruz. Politikamız şu, Halep’te rakamlar değişik muhtelif. 80 bin ile 100 bin arası olduğu söyleniyor. Bölgeden aldığım sıcak bilgi 30 bini geçmeyeceği yönünde. Öldürüldüler, enkaz altında kaldılar diye... Sayı ne olursa olsun yerel olarak orada bakılmayacak hastaları, yaralıları, yaşlıları ve kimsesi kalmayan çocukları, yani özel ilgiye mazhar kesimleri Türkiye’ye alacağız. Öngörümüz şuydu: Orada Babel Hava’da bir hastane teşkil edildi. Türkiye’den giden doktorlar da Cilvegözü’nün karşısı. Oraya geçtikten sonra Babel Hava’ya varılıyor. Orada bir hastane var zaten şu ana kadar hastaneye ÖSO tarafından hastalar getiriliyor. Türkiye’den giden çeşitli doktor grupları, Cilvegözü’nden geçip müdahalelere yapıyorlar. İdlib civarında Atme kampı civarında oluşturulmuştu hastane.
Öngörümüz yanlış çıktı, yaralıların tamamı Türkiye’ye geldi çünkü hafif yaralı yok. Hepsi kurşun, şarapnel parçaları ile kimi karnından, başından yaralanmışlar. 10 bin hasta Türkiye’ye intikal etmişti. Sağlık Bakanlığı’mızla beraber, Antakya merkezde sonra kırıkhan ve civarında 800 yatak, yoğun bakım üniteleri hazır tutuyoruz. Tıbbi levazımatı hazır tutuyoruz. Ambulanslarımız, UMKE orada. Temel politikamız şu, özel ilgiye mazhar olan kimseleri yaşlı kadın ve erkekleri, çocukları, Türkiye’ye alıp barındıralım. Bunun içzin de hem Yayladağı, hem Kırıkhan civarında barınma merkezlerinde boş tuttuğumuz yerlerimiz var. Orada kalanlar için de düşüncemiz şu, Halep’ten tahliye olanlar için de idlib’e doğru koridor oluşturuldu. Rejimin kontrolünde Ramuse denilen bir bölge var. Ramuse bölgesinden geçip muhalefetin kontrolündeki bölgeye geçiyorlar. İdlib’in nüfusu 1.5 milyonu aşmış. İnsanların orada sığınacağı bir yer yok. İdlib’in etrafında başka yerleşim yerleri de var. Öyle bir yer seçmeliyiz ki seçtiğimiz kamp kurduğumuz yer suriye uçakları tarafından bombalanma riski olmasın. Türkiye’ye sirayet edecek bir tehlike de olmasın. Türkiye için de bir güvenlik problemi olmasın. Bunun için Cilvegözü sınır kapımıza birkaç km mesafede duvar örerek kontrole aldığı, 6 8 kilometre uzaktan bir yeri, şöyle bir hadise var. Bir tek grubu muhatap alamıyoruz. Onlar diğerleri de uzlaşmaya varmamız lazım diyorlar. Bir yeri zaten AFAd, kızılay hem Hatay valiliğimizin ilgili elemanları tespit etmişlerdi, buranın çok taşlık bir arazi olduğu, dozerlerle kamp kurulabileceği bilgisi verildi.
İdlib’e bağlı bir yer. Atme kampından Türkiye’ye doğru mesafede 500 dönüm bir arazi. Bu alan bizim düşündüğümüz kamp modeli de sahra hastanesi ile okulu ile güvenliği ile temiz içme suyuyla her şeyiyle mükemmel bir kamp düşünüyoruz. Kampın giriş çıkışının güvenlik altına alınmasını düşünüyoruz. Orman ve Su İşleri Bakanımızdan rica ettim. 23 iş makinesi sevk ettik. Orada bize verilen brifingde haritaya baktığımızda oranın olmayacağını anlamıştım. 1 milyon 200 milyon ton civarında dolgu gerektiriyor. Orada bir yer daha bakıyoruz. Oralar şu anda Türkiye’nin yakınındaki bu yerler çok kıymetlenmiş vaziyette. Sebebi, diyorlar ki buralara Suriye savaş uçakları gelemiyor. O tarafa yaklaştığında bizim hava savunma sistemimiz uçaklara kilitleniyor. Arazi Suriye’nin pahalı toprakları haline gelmiş bir bölge. İHH’nın hazırladığı 12 dönüm bir yer var, orayı 50 dönüme çıkaralım ilk gelenleri alalım diyorlar.
Halep’le ilgili ateşkes görüşmeleri başladığında zaten tedbirlerimizi aldık. Yeteri kadar kamp malzemelerimizi gönderdik. Sahra hastanesi kuracağız.
Biz hemen çok hızlıca 10 bin kişilik bir kamp hazırlayacağız ama Halep’ten muhtemel çıkacak ve Halep dışında köylerden gelebilecek insanlara yönelik olarak 80 bin kişilik kamp oluşturmayı düşünüyoruz. Orada Atme kampı var. Fakat biz bu defa Atme kampı gibi düşünmüyoruz., çok kontrolsüz bir kamp. Kafaldin köyü, Atme kampına yakın. İdlib bölgesine yakın yerler.
Bu gece muhtemelen bitiririz. İş makinelerimiz hazır, ara bölgede kamp malzemelerimiz hazır. Zaten Kızılay Başkanı orada. O idlib’e kadar gidip geliyor. Hatay valiliğimiz çalışmaları yapıyor. Başkan yardımcımız orada. Bugün gündemi tamamen meşgul eden hadise tahliyelerin durdurulmuş olması. Şu sebeple durmuş vaziyette. Sünni muhalefetin kontrolünde olan FUa ve Keferiya. Şii milisler ısrarla diyorlar ki bu köyde hastalarımız yaşlılarımız var. Bunlar için tahliye koridoru açsın sünniler diyorlar. Biz buna önce dışişleri bakanımızla görüştüm. Sonra dışişleri Bakanımız iran dışişleri bakanımızı aradı ve ben dönüp muhalefet grupları ile görüştürdüm. Bu defa şii taraf, bu iki köyün tamamen boşaltılmasına izin verin diyor. Şöyle bir formül üzerinde dışişleri bakanımız İranlı muhatabı ile anlaştı. Şam’ın hemen dışında Madaya ve Zabadani diye bölgeler var. Onlar da diğer taraftaki gibi durum. Hastaların, yaşlıların ve çocukların tahliyesine izin versin. Fua ve Keferya’nın çocuk yaşlılara, 4 bin kişiye izin verilmesi anlaşma sağlandı. Hem şii tarafında hem de bizim tarafımızda muhaliflerin ikna edilmesi gerekiyor. Ben muhatabıma ilettim.
Olursa olumlu havadis bu olacak. Fua ve Keferia’nın da muhalif güçler tarafından kuşatmanın kaldırılması. Fua ve Kaferia boşaltılırken, muhalif ve sünnilerin boşaltılmasıyla aynı süreye denk getirilsin. Eş zamanlı, eşgüdüm içinde. Biz saldırıya uğramamalarını garanti edelim.
İlk defa Dışişleri Bakanımızın ifadesine göre, çok fazla görüştü sanki İran bu hususta ilk defa ağırlığını koyacak. Varılan bu ateşkes mutabakatı çerçevesinde Rusya ile tam bir işbirliği var. Gerçekten büyük vahşet var. Bundan daha büyük kelime kullanmak doğru değil. Enkazların altında canlı, beni kurtarın diye bağıran bir sürü insan var. Çocuk var, kadın var, bir sürü insan var. Her türlü riske rağmen muhalif unsurlar enkazı elleriyle kaldırıp kurtarmaya çalışıyorlar, buna izin verilmiyor. Müthiş bir vahşet var. Soykırımı aşmıştır. Belki ben sizinle konuşurken, birileri de ölüyordur. Bu aynı soyun birbirini kırması. Batı'ya doğru muhalifler niye açılıyor o Ramusen diye kritik Boğaz'dan geçecek. Halep’in muhalif unsurlarının yer aldığı doğu ve kuzey sınırları maalesef PYD’nin kontrolünde. Burası Afrin merkezli ve Türkiye sınırına kadar dayanıyor. Bizim bu insanları TSK’nın başarıyla yürüttüğü Fırat Kalkan'ı operasyonu ile 2 bin 200 km karelik, Elbeyli ve CErablus alanına götürmemiz için ya Türkiye’nin içinden geçirmemiz gerekiyor ya PYD bölgesinden koridor açmamız gerekiyor. Bu mümkün değil.
Soru: Güvenli bölge
Cerablus Suriye içinden gelebilirler geldi. Cerablus nüfusu 45 bine ulaştı. Türkiye içinden de geldi. Kilis’in Elbeyli ilçesi var, aşağısında el rai, Çobanbey var. Biz burayı da CErablus gibi oturtulabilir hale getirmek istiyoruz. 72 bin daha önce oluşturulan kamplarda var. 100 110 bin açıkta açık alanda. Zeytinlik denilen bir bölge burası, Kilis’ten görünüyor. Bunlar bir ağaç gölgesinde, çaputtan kalıyorlar. Biz burada 3 tane yaklaşık 20 bin kişi alır herhalde. Biz bu 3 kamp yerini oluşturalım. Devamını da yapalım, açıkta olanları alalım. Bu güvenli bölge oldu, burada küçük küçük köyler kuralım. Burada kendi yerleşim yerlerinde kalsınlar. AB’nin temel itirazı bunların güvenliğini kim sağlayacak. O hususta cumhurbaşkanımızın eğit donat ile kendi yerel güvenlik güçlerini oluşturalım, eğitelim. Kendi bölgelerini korusunlar.
Eğit donat faaliyeti devam ediyor. Türkiye ABD ile belki koalisyon güçleri ile eğit donatı yapıyor. Bu eğit donat faaliyetlerinin bir miktar daha sayı olarak kapsamı genişleyecek. Eğit donat güvenlik birimleri var. Halep’teki şeyden sonra ne aşamada bilmiyorum.
Başka da çare yok zaten, buradaki insanları kendi topraklarına döndürmenin yolu güvenli bölge olduğuna inandırmak. İdlib’e o yüzden doluşuyorlar, Türkiye’nin oluşturduğu kamplara o yüzden gitmek istiyorlar.
Soru: Gelmek gibi niyetleri yok
Kapıyı açarsak hemen hemen tamamına yakını gelir. O zaman da rejimin amaçlına hizmet etmiş oluruz. Demografik yapı değişmiş, saha boşaltılmış. Onların amacına hizmet etmiş oluruz. O yüzden yaşlılar, çocuklar gelsin diyoruz.
Türkiye’den belli bir mesafede tutalım, Türkiye’nin asgari güvenlik şartlarını oluşturalım.
Yaralılara refakat edenleri alıyoruz, çocuk yaralı ise annesinin veya babasının da gelmesine izin veriyoruz. Aile bütünlüğü bozulmasın diye alıyoruz. Bunun için Antakya, Hatay’da belli yerler oluşturduk. Hastalar iyileşene kadar kalacaklar.
Soru: Esad Halep’i alınca İdlib’e yönelirse
Muhalefetin korkusu bu. Yaklaşık 1.5 milyon nüfusu İdlib’e doğru tahliye koridorunun zorlanmasının sebebi bu olduğu söyleniyor. Allah korusun Ruslar’ın Grozni’de toplu katliam olur diye. Benim umudum şu Kazakistan’da gayriresmi formatta tarafların biraraya getiriliyor olması. Rus tarafı şu anda verdiği sözlerde duruyor. Bu olumlu gösterge. Ruslar’dan bağımsız hareket eden şii grupların ne yapacağını kestirmek mümkün değil. Güvenlik ve istihbarat birimlerimiz gerekli çalışmayı yapıyorlar. İdlib, Halep’e 30 kilometre batıda, Cilvegözü’ne 40 kilometre mesafede.
Bu etraftaki köy ve kasabaların çoğu, muhalefet ve muhalefete mensup insanlar. Hemen yukarıda 110 bin kişilik Atme kampı köyler var.
Soru:
Bölgede 5 6 yıldan beri bir vekalet savaşı yürütülüyor. Herkesin orada vekalet verdiği birileri var ve onları savaştırıyorlar. İran Hizbullah vasıtasıyla Ruslar’dan çok daha önce yer aldı. Ruslar’ın kalıcı olarak yer almasının mazisi çok eski değil. Egemen güçlerin o sahada birbirleriyle savaştıkları anlaşılıyor. Bu egemen güçlerin içine birçok ülkeyi katabiliriz. El Bab’la ilgili BM bize engel olmuyor ama Menbiç’i ve DEAŞ ve PYD’den temizleyip sonra Rakka’ya yalnız gidelim diyor Cumhurbaşkanımız. Rakka’da ABD PYD’yi destekliyor.
Fırat Kalkanı çok başarılı gidiyor. El bab civarına yaklaşılmış durumda ama henüz el Bab tamamen temizlenmiş değil. Kuşatma çok sıkı vaziyette, planlandığı gibi gidiyor. Aynı zamanda Musal’da başka hadiseler oluyor. Musul civarında Telafer’de Türkmenler yaşıyor biliyorsunuz. Kim yaşıyorsa Türk, Kürt Arap Türkmen Ezidi herkes kendi yerlerinde kalsınlar, kendi yerlerinde güvenlik temin edilsin istiyor. Geçen hafta başından öğrendik ki TAlefer’den çıkıp gelen bin 15 aile Azez’de var,Yaklaşık6bin 6 bin 500 kişi. Hem DEaş hem PYD bölgesini geçip Azez’e ulaşmışlar. Camilerde ve umumi yerlerde kalıyorlar. Maalesef bir Şark çıbanı salgını başgösterdi. Geçen hafta 100’ü bulmuştu. İhtiya olan ilaç 300 doz. Türkiye’nin kendi vatandaşları için ayırdığı 360 doz.
Teyit edemediğimiz bir haber daha var. Aslında Telafer’de yaşayan toplam sünni Türkmen sayısı 20 bin civarında. Bu 20 binin de Fırat Kalkanı’nda temizlenen alana doğru hareket ettiği yönünde. Bunlar korkutulmuşlar, bir şekilde haraç belki para vererek Telafer’in doğusuna geliyorlar. Şimdi onları Kilis’in Güney'inde bir kampa yerleştiriyoruz.
Sadece AFAD’ın Kızılay’ın Kilis ve Antep valiliğimizin 72 bin kişilik kamp Suriye’de var. Irak’ta da 35 bin kişilik bir kampımız var dolu bunlar. Bunların içinde Yezidiler de var. Sincar’dan süpürülen yezidilere bakıyoruz. Sadece sünni Türkmenler yok.
Musul’un zaten nisan ayından Kasım'a kadar yaklaşık 250 bin kişi Musul’u boşaltmıştı. Hemen o tarihten itibaren sayı ay sonuna kalmadan bir hafta 10 gün içerisinde 50 bin daha tahliye oldu. 108 tırın 78’ini biz 30 da Kızılay. Musul’un etrafında güvenli yerlerde yeni kamplar oluşturuldu.
Buna rağmen Telafer’den insanlar o kamplara değil bu kamplara geliyor. Onun dışında Musul’danTÜrkiye’yedoğru bir geliş yok. Biz herkese olduğu yerde güvenli yerler teşkil edelim. Ya biz de medeni dünya gibi duyarsız kalacağız ya da bunlara insani yardımı yapacağız. Bizim şu anda zaten Suriye’de ve Irak’ta bir kısmına 5 yıl, bir kısmına 3 yıl olmuş kamplar var. Biz bunlara 1500 tır gıda maddesi gönderdik.
1153 tır Irak’taki kamplara göndermişiz. Irak’ta Zaho’da Dohuk’ta kamplar var. Bu kamplarda 34 bin 500 kişi kalıyormuş.
Keşke insanları kendi yerlerinde tutabilsek ve güvenli bölgeler oluşturabilsek.
Bunla ilgili asgari ihtiyaçları karşılıyoruz, sıkıntımız yok. Para konusu aklımıza gelmiyor ama bunda har vurup harman savuracak işlere de yokuz. Türkiye’de kamunun yaptığı harcamaların BM ölçütlerine göre parasal karşılığı, fiilen karşıladık demiyorum. 12.5 milyar dolar. Yine fiilen belediyenin, stölerin, bireylerin yaptığı yardımın miktarı da bu kadar.
Sadece Kahramanmaraş’taki 9 bin çocuk için 28 bin parça kıyafet dağıtılacak.
300 mülteci için Macaristan referandum yapıyor. Benim bir arkadaşım tek başına 300 kişinin iaşesini sağlıyor.
Habertürk
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.