Cumhurbaşkanı Erdoğan vatandaşa anlatacak
Olası referendumda yürütülecek kampanyalara ilişkin İbrahim Kalın “Cumhurbaşkanımız süreci en fazla savunan lider olması hasebiyle vatandaşlarımıza anlatma noktasında kendisi bir çalışmanın içerisinde olacak” dedi.
Kalın, anayasa değişiklik teklifine ilişkin olarak “Sistemin getireceği ilave katkılar, Türkiye’nin yönetim şekline büyük önem arz ediyor. Cumhurbaşkanımızın tabiri ile patinaj yapan bir ülke değil, 2023’e hızlı, kararlı, etkin bir yönetimle giden bir Türkiye hedefleniyor. Yeni sistemle beraber daha etkin, çift başlılığın olmadığı bir yönetim şekli hedefleniyor. İnşallah vatandaşımıza konu götürüldüğü zaman büyük oranda destek verileceğini düşünüyoruz. Göstergeler de zaten bu yönde” dedi.
Kalın, “15 Temmuz sonrası süreç, hem FETÖ unsurlarının temizlenmesi hem de Türkiye’nin yönetim kabiliyetinin artırılması çalışmaları devam ediyor. Başka bir ülkede olsaydı devlet kurumları çöker ya da belki başka şeyler yaşanırdı. Özellikle Yenikapı’da yakalanan ruhun devam etmesi önem arz ediyor. Cumhurbaşkanımız da bu süreçte kucaklayıcı bir tutum içerisinde oldu” diye konuştu.
OHAL İRADEYİ ETKİLEMEZ
Referandumun OHAL’de yapılması konusunda tartışmalar var...
OHAL sürecinde referandumun yapılmasının örneği var. Fransa’da genel seçimlere gidecekler ve OHAL’i uzattılar. Vatandaşın referanduma gidip hür iradesini etkileyecek herhangi bir şey söz konusu değil.
Yönetim kabiliyetinin artmasına yönelik çalışmalar için anayasa değişikliğinden sonra mı düğmeye basılacak, TSK’nın yeniden yapılandırılması söz konusu mu?
Bu adımların önemli bir kısmı yeni dönemde atılacak. Ön hazırlıkları yapılıyor. Referandumdan sonra yeniden yapılanma süreci birçok kanun çıkartılması, mevzuat değişikliği yapılması gerekecek. Bir tedrici geçiş süreci olacak. Türkiye’nin yönetim kabiliyetinin artırılması, güvenlik konseptinin yeniden tanımlanması... Cumhurbaşkanımız ifade ettiler; savunmadan hücuma, güvenliği tehdit eden konularda sorun daha ortaya çıkmadan yerinde müdahale edilmesi gibi çok önemli stratejik önceliklerimiz var. Bunları hayata geçirecek mekanizmaları da kısa süre içerisinde kurmamız gerekiyor. 15 Temmuz sonrasında olsun, ortaya çıkan yeni güvenlik riskleriyle ilgili olsun bu konuda yoğun bir çalışma yapılıyor.
HEDEF SAPTIRMASI
Cumhurbaşkanı’nın itirafçılarla ilgili uyarısı vardı.
Cumhurbaşkanımızın endişesi; itirafçı diye ifade veren bazı FETÖ’cülerin hedef saptırmaya çalıştığı, bilgilerinin birçok başka bilgi ile uyuşmadığı yönünde bir tablo çıktı. FETÖ ile mücadele bugünden yarına tamamlanacak bir konu değil. Bu örgüt kripto elemanlarını uyur hücre getirme haline getirme potansiyeline sahip. Hassasiyetle yürütülmesi gereken bir süreç. Cumhurbaşkanımızın da daha önce ifade ettiği gibi kurunun yanında yaş da yanmasın, at izi it izine karışmasın diye. (Belediyeler ve kamuda FETÖ temizliğinin yavaş gittiği algısı konusunda) Algıyla hareket edilmez. Somut bilgi ve belgeye dayalı hareket etmek durumunda sorumluluk sahibi insanlar. Ama kolay bir süreç değil, söylemek lazım.
ASTANA'DAN 3 BEKLENTİ
Türkiye, Rusya, İran, 3 garantör ülke, ateşkesin de garantörleri. 2 gün önce muhalifler Astana görüşmesine kimlerin katılacağını kararlaştırdılar. MİT Müsteşarı Hakan Fidan Bey’in çok yoğun gayretleri oldu. Astana’dan beklentilerimiz; rejim ve muhalefetin ateşkesin devam ettirilmesi konusunda mutabakata varmaları, siyasi geçiş süreciyle ilgili modalitenin nasıl olacağı konusunda mutabakata varmaları, üçüncüsü de insani yardımların ulaştırılması konusunda yeni mekanizmaların kurulması.
Uluslararası toplum yine sınıfta kaldı. O görüşmeleri bizzat yürüttüm, birkaç batılı ülke derhal insani yardım ulaştıracağını söyledikleri halde haftalar geçti, sahada karşılığını görmedik. 3 ülke ve muhtemelen ABD, yani Trump yönetimi Astana’da kolaylaştırıcı rolde olacaklar.
BAŞİKA'DA YER DEĞİŞİKLİĞİ Mİ?
Sincar’dan PKK’nın çıkartılması konusunda Irak’lı yöneticiler hassaslar. Barzani de çok rahatsız. Irak yönetimi Musul’da rahatlarsa Telafer ve Sincar ile ilgili daha somut adımlar atacaktır. Başika konusunda da Musul DEAŞ’tan temizlendikten sonra oturup Iraklılarla statüsünü, yerini, işlevini, alternatifleri tekrar müzakere edeceğiz.
YENİ ABD YÖNETİMİ VE FETÖ
Obama yönetimi ile iki temel ihtilaf konumuz var. Biri YPG/PYD’ye verdikleri destek. İkincisi de FETÖ ile ilgili takındıkları tutum. Bu iki konuyu da yeni yönetimle elbette ki görüşüyoruz. Bir şey söylemek için erken. Dosya dosya konuşacağız. Dışişleri Bakanımız orada. İntibalarını da döndüğü zaman alıp yeni bir yol haritası hazırlayabileceğimizi düşünüyoruz Trump yönetimiyle. Gördüğüm Trump yönetiminin Türkiye’nin bölgedeki hassasiyetlerini, güvenlikle ilgili endişelerini dikkate alan bir yaklaşım içinde olduğu ve bunu koruyacağı şeklinde. ‘Güvenli bölge kurulmalıydı’ sözü Cumhurbaşkanımızın tezine verilmiş önemli bir destek. Görevi devraldıktan sonra bu konuda ne yapalım beraber diye detaylı bir şekilde konuşacağız.
Milliyet
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.