BBP''den 'hayır' sinyali
Hakkı Öznur, BBP'nin 29 Ocak'ta kutladığı 24'üncü kuruluş yıl dönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, BBP'nin Kurucu Genel Başkanı Yazıcıoğlu'nun 40 yıllık siyasi hayatına dair önemli olayları anlattı.
Öznur, 12 Eylül 1980 öncesinde, 1993 sürecinde, 28 Şubat'ta ve sonrasında demokrasiye ve milli iradeye sahip çıkan Muhsin Yazıcıoğlu'nun, Türk demokrasi ve siyasi tarihinde gerçek bir siyaset ve devlet adamı olduğunu bildirdi.
Yazıcıoğlu'nun vesayete karşı durduğunu, bu nedenle siyasi yaşamı boyunca milli iradenin yanında yer aldığını vurgulayan Öznur, "Şehit liderimiz, totaliter ve otoriter zihniyetlere temelden karşıydı. Siyasette hep açık ve şeffaf olmayı önerirdi. Kapalı kapılar ardında yapılan her türlü anlaşma ve pazarlıklara şiddetle karşıydı. Siyaset yapanların ancak milli iradeden güç almalarının ve milli iradenin gereği neyse onu yapmalarının ülke ve millet için hayırlı olacağını söylerdi. Bunun için yaşamı boyunca ilkeli, seviyeli ve tutarlı bir siyaset izledi" diye konuştu.
"Şehit liderimiz 4 kez idamla yargılandı"
Yazıcıoğlu'nun 1980 öncesi Ülkücü Gençlik Hareketinin lideri olduğunu anımsatan Öznur, şöyle devam etti:
"MHP ve ülkücü kuruluşlar" davasında idamla yargılanan 220 ülkücü arasında yer aldığını ifade ederek, "Şehit liderimiz 4 kez idamla yargılandı. Yazıcıoğlu hem işkence gördüğü C-5'te hem de uzun yıllar kaldığı Mamak zindanlarında, 12 Eylül askeri darbesini yapan Beşli Konseye ve 12 Eylül rejimine tarihi bir duruş ortaya koydu."
Yazıcıoğlu'nun 1991 genel seçimlerinde üç partinin oluşturduğu ittifak bünyesinde Sivas milletvekili olarak TBMM'ye girdiğini, 1992'de bir grup arkadaşıyla Milliyetçi Çalışma Partisinden ayrıldığını belirten Öznur, Yeni Oluşum Hareketi'nin BBP'ye dönüşmeden önce yayınladığı "Milli Mutabakat Çağrısı"nın geniş yankı uyandırdığını bildirdi.
Öznur, Yazıcıoğlu'nun 28 Şubat sürecinde de dik duruş sergilediğine işaret ederek, şu görüşlere yer verdi:
"4 Şubat 1997'de Sincan'da yürütülen tanklar için Genelkurmay'a en sert tepkiyi şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu verdi. Herkes darbeden korkarken, suspus olurken, köşelerine çekilirken bilge lider Muhsin Yazıcıoğlu, ülkeyi felakete sürüklemek isteyen tek partili rejim kurmaya çalışan cuntalara meydan okudu, demokrasiden taviz vermedi. Yazıcıoğlu'nun o yıllarını en iyi anlatan şu söz oldu, 'Namlusunu milletine çevirmiş bir tankı asla alkışlamam.' O hep haklının ve mazlumun yanında oldu ve bu konuda hiçbir zaman taviz vermedi."
"Cemaatlerin siyasallaşmasına karşıydı"
Yazıcıoğlu'nun 27 Nisan e-muhtırasına karşı çıkan ilk lider olduğuna dikkati çeken Öznur, bu demokratik çıkışın darbecilerin oyununu bozduğunu söyledi.
15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye'yi daha fazla kamplaştırdığı ve kutuplaştırdığına değinen Öznur, Yazıcıoğlu'nun cemaatlerin siyasallaşmasına her zaman karşı çıktığını ifade etti.
Öznur, Yazıcıoğlu'nun "FETÖ'nün güç zehirlenmesi yaşadığını" 2005 yılında dile getirdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Muhsin Yazıcıoğlu cemaatlerin siyasallaşmasına karşıydı. Türkiye'de çok partili siyasi hayatın başlamasından itibaren maalesef cemaatler siyasal iktidarlarla 'güç ve iktidar' ilişkisine girdiler. Biz bunu hep reddettik. Muhsin Başkan cemaatlere her zaman Kur'an ve sünnet ölçüsünde bakardı. Bu sağduyulu bir davranıştır. 15 Temmuz vatana ihanet kalkışmasıdır, demokrasiye açıkça müdahaledir."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.