Erdoğan: 'Hayır' demekte hayır yoktur
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; Bahreyn, Suudi Arabistan ve Katar’ı kapsayan Körfez ülkeleri gezisini tamamlayıp yurda döndü. Trump yönetimiyle ABD’nin Ortadoğu politikası değişirken ve bölgede yeni bir denklem oluşurken bu ziyaretler önemliydi.
Yoğun resmi temasların ardından önce Medine, sonra Mekke’ye geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, umre sonrası Başkent’e dönüş yolunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Ekonomiden Anayasa değişikliğine, FETÖ’yle mücadeleden Suriye’deki gelişmelere kadar önemli açıklamaların satır başları şöyle:
- Anayasa referandumuyla ilgili kaç ile gideceksiniz? Kampanya nasıl olacak?
Cuma günü Kahramanmaraş, cumartesi Elazığ-Malatya’nın ardından pazar Adıyaman- Gaziantep ziyaretlerimiz var. Kampanyayı Sayın Başbakan’la koordineli götürüyoruz inşallah. 30 büyük şehrin tamamına gitmeyi hedefliyoruz. İnşallah yurtdışı seyahatlerimiz de olacak.
- Anayasa değişikliği kabul edilirse, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş için 2019’a kadar 2 yıllık bir süre var. O süre için bir planınız olacak mı?
Geçiş sürecini sağlıklı bir şekilde hazırlamamız lazım. Örneğin partili Cumhurbaşkanı’na geçişin ön adımı o süreçte olabilir. Referandum hayırlısıyla “Evet”le neticelendikten sonra, partiye kayıt olma imkânımız doğacaktır. Süreci bu şekilde değerlendirerek 2019’a hazırlanmak, ülkemiz için çok daha hayırlı, isabetli olacaktır.
- “Hayır” demek isteyenler üzerinde baskı olduğu iddiaları konusunda cevabınız nedir?
Bunu anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Böyle bir şey olamaz ki. Nitekim her akşam televizyonlarda anketörler bu noktada değerlendirmelerini yapıyorlar. Anketlerin bütün değerlendirmelerini yazar-çizer arkadaşlarımızla birlikte oralarda tartışıyorlar. “Evet”çisi de “Hayır”cısı da yapıyor, yapacaktır. “Evet”i savunanların varlığını, “Hayır”cılara bir baskı gibi sunmak doğru olmaz. Ne düşündüğümüzü elbette söyleyeceğiz. Gerek Başbakan, gerek Sayın Bahçeli, gerek şahsım, bizim için kutsal olan demokratik hakkımızı kullanarak meydanlarda konuşuyoruz. “Hayır”cılara baskı olur bahanesiyle bu hakkımızı engellemek, tabii ki yanlış olur. Bizim “Hayır”a baskı diye bir derdimiz yok. Ama “Hayır” demekte hayır yoktur. Bunu söyleme hakkımız da var.
KİMLERİN ‘HAYIR’ DEDİĞİNE BAKMAK DURUMUNDAYIZ
- “Hayır” diyecekleri terör örgütleriyle, FETÖ ile aynı kefeye koymak bir baskı yaratır mı?
Kimlerin “Hayır” dediğine elbette bakmak durumundayız. “Hayır” diyenlerin safında kimler var? Mesela dağ, “Hayır” diyor. Onların desteğiyle parlamentoya giren HDP de “Hayır” diyor. Bunların aksini iddia etmek mümkün mü? Yani Yasin Börü’yü öldürenler belli. Öldürtenler de belli. Kürt kardeşlerimi sokağa dökenler, aynı günde 56 Kürt kardeşimin ölümüne vesile olanlar da belli. Onlar da PKK’nın uzantısı. Ama ölen kardeşlerim de Kürt’tü. Biz hep “Bunlar hiçbir zaman benim Kürt kardeşlerimin temsilcisi olamaz” dedik. Ve biz milletin beklentisi olan adımı attık. Ne diyordu bunlar meydanlarda? “Kaldırın dokunulmazlıkları.” Eee tamam. Biz sadece onların değil, tüm parlamentonun dokunulmazlığını kaldırdık. Bazı milletvekilleri efendice ifadelerini verdi, yargı da hükmünü verdi. Ama birileri kaçtı. Yurtdışında olanlar var. Şimdi mesela bunlar “Hayır” diyor. Peki, CHP bunlarla beraber hareket etmiyor mu? Ediyor. Ben burada şerre rızanın şer olduğuna inanıyorum. Benim için “Evet” ve “Hayır” demek arasındaki fark bu kadar açık, ortadadır.
NETANYAHU BAZI YANLIŞ ADIMLAR ATIYOR
- Türkiye-İsrail ilişkilerindeki normalleşmeyle Gazze’ye yardımlar gitmeye başladı. İsrail’in yeni yerleşim birimleri açması nedeniyle normalleşme sürecinin zorlaştırılmasından söz edilebilir mi?
Arzu edilmeyen bazı şeyler maalesef oluyor. Netanyahu’nun bazı konularda yanlış adımlar attığını düşünüyorum. Tam normalleşme sürecinde olduğumuzu düşünürken, bir bakıyorsunuz Mescid-i Aksa’yla ilgili olumsuz bir adım atıyorlar. Arkasından ezanla ilgili yasak getirmeye kalkışıyorlar. Bunlar üzücü. İnanç özgürlüğüyle de ters. Biz ülkemizdeki Musevilere benzer yasakları aklımızdan dahi geçirmeyiz. Tüm inançlara saygılıyız. Bizde durum böyleyken İsrail’in Müslümanlara yaptıkları bizi üzüyor. Arkadaşlarımızla kendilerine haber de gönderildi. Hassasiyet beklediğimizi Sayın Trump’a da söyledik.
PROFESÖR BEDEL ÖDEMEYECEK MI?
Cumhurbaşkanı, KHK’larla üniversitelerden atılan akademisyenlere ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
İşlenen suçlardan dolayı siyasetçi bedel ödüyorsa; ne bileyim çeşitli bürokratlar, teknokratlar bedel ödüyorlarsa, profesör, doçent veya doktor olanlar bedel ödemeyecek mi? Kusura bakmasınlar, ülkemin bölünmesine yol açacak işler içindeyseler; FETÖ, PKK gibi terör örgütleriyle iltisaklıysalar, elbette bedel ödemek durumundadırlar. Öyle bir durumda yasal olarak ne gerekiyorsa yapılır. Gerekirse açığa alınıyorlar. Yasal çerçevede gereken neyse yapılır. Bundan dolayı kimse de rahatsız olmasın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.