Kurtulmuş: Medya dingonun ahırı değildir!
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Keçiören Belediyesi ve Uluslararası Medya Enformasyon Derneği (UMED) işbirliği ile düzenlenen “Medya ve Terör Sempozyumu”na katıldı.
Medyanın kendi etik kurallarının ve geleneklerinin olduğuna dikkat çeken Kurtulmuş, “Medya, kamunun kendi görüşlerini, temennilerini, taleplerini, eleştirilerini ülkeyi yönetenlere karşı yönlendirebileceği alandır ve bu alanda kamuoyunun kendisini ifade edeceği bütün araçların bütünü medyadır. Bugün sosyal medya vasıtası ile çok farklı alanlara yayılmış medya ile karşı karşıyayız. Medya öncelikle kendi etik kuralları ve gelenekleri içerisinde hareket edecek ve aynı şekilde ülkeyi yönetenler yasalarla, koruyucu bir takım tedbirler ile medyanın işini kolaylaştıracak bir takım adımlarla medyanın özgür, bağımsız, demokrasi yanlısı bir şekilde hareket etmesini sağlayacak. Böylece medya zamanında, doğru ve tarafsız bir haber vererek hem halkı bilgilendirecek hem de olayların düzgün bir perspektif ile millete ulaşmasını, kamunun doğru bir şekilde şekillenmesini sağlayacak. Bu ilişki son zamanlarda biraz unutulmuş ya da çarpıtılmış. Öncelikle medyanın kendi iç ahlakını, etik kurallarını yeniden kuşanması şart. ” ifadelerini kullandı.
MEDYA DİNGONUN AHIRI DEĞİLDİR
Terör örgütlerinin eylemlerinin çoğunun medyatik eylemler olduğunu kaydeden Kurtulmuş, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ben bir eylem yapayım da bu görünmesin demezler. Tam tersine en görülecek yerde, en görülecek zamanda, hatta o kadar zamanlamasını da yaparlar ki, ülkenin gündemini de takip ederek ne kadar çok kamuoyuna hangi saatte gündeme gelir, nerede yapılırsa daha çok etkisi olur diyerek bunları yaparlar. Yılbaşı gecesi Reina’ya yapılan saldırı zamanlama bakımından gerçekten çok iyi analiz edilerek seçilmiş bir zamanlamadır. Bir gün evvel, bir gün sonra, aynı akşam, aynı yerde yapılmış olsa bu kadar etkisi olmaz. Ama yılbaşı gecesi bütün Türkiye’nin ‘aman ne güzel bir yıl geliyor ve inşallah terörden kurtuluruz’ diye ümit ettiği bir anda bütün dünyaya Türkiye terörden kurtulamayacak, teröre batmış olan bir ülkedir mesajını vermek için bu eylemi yapmıştır. Terörün propaganda gücüne karşı medyanın uyanık olması lazım. Medya bu konuda mecburen ayağını denk almak durumunda kalacak. Bu kadar terörle mücadele eden bir ülkede medya Dingo'nun ahırı değildir. Herkes istediği gibi istediği şekilde medyada terör örgütlerinin lehine olacak şekilde işler yapamaz. Şehit Mehmet Selim Kiraz’ın ağzı bantlanmış, kafasına silah dayanmış resmi, Selim Kiraz’ın şehit edilmesinden daha acı bir görüntüdür. Onun arkasındaki 3 tane eşkıya, siyasi güçler tam da bunu istiyor. 3-5 tane aymaz medya mensubu da bunu medyadan yayarak reyting peşinde koşuyor. Almaz ol öyle reytingi. Karlov suikastını yapan o FETÖ’nün maşası adamı öldürüyor ve daha sonra orada bir şeyler söylüyor. Maalesef bizim televizyon kanalları onu dakikalarca gösteriyor. Onun gösterilmesini önlemek için illa RTÜK’ün görüntü yasağı mı koyması lazım. Terörün tam da istediği propagandadır. Birkaç sefer bu tür konularda müdahale etmek mecburiyetinde kaldığımız zamanlar oldu. Bir kuruluşta çalışan arkadaşımızı aradım, ‘Şöyle bir görüntü ne işinize yarıyor. Televizyonunuza herhangi bir şekilde faydası var mı?’ dedim. Burada artık herhangi bir şekilde kamu otoritesi, yasa, yasak, kanun ve RTÜK’e gerek yok. Aslında teröre karşı mücadelede medyanın en önemli filtresi kendi içidir, vicdanıdır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.