Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: Avrupa'yı çok kötü bir gelecek bekliyor

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: Avrupa'yı çok kötü bir gelecek bekliyor
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu'na ilişkin açıklamalarda bulundu.

Beştepe'deki Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Avrupa basınının ve Avrupa'daki siyasilerin Türkiye'ye yönelik ithamlarına ve çifte standartlarına çok sert tepki gösterdi.

Avrupa'nın, Türkiye'nin iç işlerine müdahale etme gayretinden vazgeçmesi gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, "onlar manşet attı diye vatandaşlarımız 'hayır' oyu verecek değil" dedi.

Avrupa ülkelerindeki çifte standart uygulamalarına, sığınmacılara reva görülen muamelelere, Türklere ve Türk bakanlara uygulanan kaba tavra işaret eden Kurtulmuş, "Avrupa Kıtası'nı çok kötü bir gelecek bekliyor, akıllarını başlarına alsınlar" ifadesini kullandı.

Numan Kurtulmuş şöyle konuştu:

TERÖRDEN ZARAR GÖREN ÇİFTÇİLERİN BORÇLARINA ERTELEME

Diyarbakır, Mardin, Şırnak ve Hakkari illerinde terörden zarar gören çiftçilerimizin, tarımsal kooperatiflerin ve tarım işletmelerinin Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının ertelenmesiyle ilgili bir karar bugün Bakanlar Kurulumuz tarafından imzalandı.

BRUNO KAHL'A TEPKİ

Alman İstihbarat Teşkilatı Başkanı Bruno Kahl'ın 15 Temmuz darbe teşebbüsünde FETÖ izine rastlanmadığını ya da Türkiye'nin FETÖ'nün bu işin arkasında olduğuna dair ifadelerinin inandırıcı, ikna edici olmadığını söylediği cümleler gerçekten hiçbir şekilde kabul edilebilir değildir. FETÖ'nün bu işin arkasında olduğunun ispat edilebilmesi için 250 kişinin değil 250 bin kişinin mi ölmesi gerekirdi.

(Almanya Federal Haberalma Servisi'nin Başkanı (BND) Bruno Kahl'ın açıklamalarına ilişkin) Bunun hangi akla hizmet söylenmiş bir söz olduğunu anlamakta zorlandığımızı ifade etmek isterim. Bu, bir adım daha Türkiye karşıtlığını ileriye götürmek, FETÖ'ye tamamıyla arka çıkmak demektir. SPD'nin başbakan adayı olacak olan Sayın Schulz'un söylediği sözler de gerçekten kabul edilebilir sözler değildir. Bütün bunları bir telaşla söylenmiş, Türkiye'nin referandum kampanyasına ilişkin, burada 'evet' çıkmamasına ilişkin bir telaşla söylenmiş sözler olarak kabul ettiğimizi de ifade etmek isterim."

"BİZ BUNU SİNEYE ÇEKMEDİK"

PKK hem Almanya tarafından hem Avrupa Birliği tarafından resmen uluslararası terör örgütleri listesine alınmış bir örgüttür. Bu örgütün, açıkça posterleri, sloganları ve pankartlarıyla Türkiye karşıtı bir gösteri yapmasına müsaade etmek ama bir takımın iş birliği anlaşmalarında taraf oldukları Türkiye'nin bakanlarına herhangi bir toplantı izni vermemek hiçbir standarda uymaz, hiçbir akıl, izan ve insaf ölçülerine sığmaz. Dolayısıyla da bu tavrı da kabul etmediğimizi, bu tavrı da hiçbir şekilde sineye çekmediğimizi, bu tavrı açıkça kınadığımızı bir kere daha ifade ediyoruz."

YENİ KHK GELECEK

Yeni bir KHK çalışması var. Son noktaya doğru getiriliyor.

AB İLE GERİ KABUL ANLAŞMASI

Türkiye'nin milli menfaatleri çerçevesinde konuları değerlendiririz. Geri kabul anlaşması, Türkiye'ye vizesiz Avrupa ile eş zamanda gündeme geldi. Şartların olgunlaşması ve Türklerin milli menfaatleri çerçevesinde bununla ilgili karar veririz.

AVRUPA KITASI'NI ÇOK KÖTÜ BİR GELECEK BEKLİYOR, AKILLARINI BAŞLARINA ALSINLAR

Yakın komşumuz, dostumuz, müttefikimiz hemen yanı başımızda olan Avrupa kıtasını çok kötü bir gelecek bekliyor. Tedbirleri alalım, bu tedbirleri almanın yolu yabancılarla dostluk içerisinde yaşamaktır. Avrupa, bu anlamda fikir ve gönül coğrafyasını genişletebilmek potansiyeline sahip olmaktır. Bunu yapmazlar faşist, ırkçı, aşırı sağcı söylemlere teslim olurlarsa zarar görürler, söylediğimiz budur. Rencide etmek için söylemiyoruz. Akıllarını başlarına alsınlar,tedbirlerini alsınlar. Çok yakın tarihindeki Avrupa'nın o kanlı günlerini hatırlasınlar.

BATI BASINININ TÜRKİYE MANŞETLERİ

Türkiye'deki 16 Nisan referandumundan Blick gazetesine ne Bild gazetesine ne? Niye İsviçre'yi, Almanya'yı ilgilendirir?  Niye Almanya'daki, Hollanda'daki, İsviçre'deki bazı siyasetçileri ilgilendirir  Türkiye'de 'hayır' da verecek olan bizim vatandaşımızdır, 'evet' de verecek olan bizim vatandaşımızdır. İsviçre'de bir halk oylaması yapmıyoruz ya da Almanya'da bir halk oylaması için gazetelerinizin manşetlerini o halk oylamasında şu ya da bu tarafa tahsis etmiyorsunuz. Bu, açık bir şekilde Türkiye'nin iç işlerine karışmaktır, Türkiye'deki siyasi gelişmelere burun sokmaktır. Bunları kabul etmediğimizi, anlayışla karşılamadığımızı bir kez daha ifade etmek isterim.

NAZİ BENZETMELERİ

Kusura bakmasınlar biz bu faşizm benzetmelerini Avrupalı dostlarımızın geleceğinden endişe ettiğimiz için söylüyoruz. Bunlardan korunmaları için davranışlarını gözden geçirmeleri gereken biz değiliz. Bu tavırları ortaya koyanlar, faşizm ve nazizm söylemlerinden endişe edenlerdir. Wilders diye bir adam çıkacak, ya da Almanya'da neo-naziler ortaya çıkacak, Türklere yabancılara karşı derin devlet operasyon yapacak, Müslümanlar dışarı diye mitingler yapılacak, siz de çok kültürlülükten bahsedip ırkçılığa demokratik tepki diyeceksiniz. Akıllarını başlarına toplasınlar diye söylüyoruz. Bize laf yetiştirmelerine gerek yok. Tedbir çok kültürlülükten geçiyor.

"FAŞİZMİN VE NAZİZMİN AYAK SESLERİNİ DUYUYORUZ"

Faşizmin ve nazizmin ayak seslerini duyuyoruz. Buna tedbir almak lazım. Orada 3 nesildir oturan insanları, kendi vatandaşı olan insanları yabancı göstermek doğru değildir. O akşam yaşadıklarımız sabaha kadar bütün milletimizi öfkelendirdi. Biz siyasi akılla hareket ediyoruz. Yakın komşumuz, dostumuz, müttefikimiz, Avrupa kıtasını kötü bir gelecek bekliyor. Bu tedbirleri almanın yolu yabancılarla dostluk içerisinde yaşamaktır. Rencide etmek için söylemiyoruz, akıllarını başlarına alsınlar. Faşizmin tuzağına düşmesinler diye bunları söylüyoruz.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.