Ahmet Davutoğlu sessizliğini bozdu
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, görevi bırakmasına neden olduğu iddia edilen Pelikan Bildirisi ile ilgili ilk kez açık sözler sarf etti.
Konya'da yayın yapan Kanal 42 Televizyonuna konuşan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, dikkat çeken açıklamalar yaptı.
Pelikan bildirisi konusunda konuşan Davutoğlu, AK Parti'nin kendi değerlerini hızla zayıflattığını, partinin içine itibar suikasti virüsünün bulaştırıldığını iddia etti.
Davutoğlu şunları söyledi:
"10 kişilik bir kahhariye listesi var bunların. Yani Allah'ın 'Kahhar' sıfatı ile beddua ediyorlar. Başta Cumhurbaşkanımız, ben, Mehmet Görmez, Hakan Fidan, Beşir Atalay... Şu anda troller kime saldırıyorlarsa -Cumhurbaşkanımız dışında- hepsine saldıran bir listeydi bu. Bu bir kültürdür. Malesef iyi şeyler nasıl çabucak yayılırsa, kötü şeyler de çabucak yayılır ve damarlarda akmaya başlar. Birileri önce o akann şeyin, damarlarında dolaşan virüsün, muhalif gördüğü kişileri zaafa uğratacağı düşüncesi ile bunu mazur görebilir, tolere edebilir. Ama bir sonraki aşamada o virüs bir bedenden başka bir bedene geçer ve onu çıkaranları düçar eder.
Pelikan dosyası diye bir şey çıkarıldı. Kimliği meçhul, görünüyor. Herkes biliyor kimler olduğunu ama kimse sahiplenemiyor. Çünkü onu yazanlar bile insani bakımdan kabul edilemez, gayri ahlaki bir şey yaptıklarının farkında. Çıkıp da 'bu metni ben yazdım' diyemiyorlar. Ama herkes kimin yazdığını, hangi yalıda yazıldığını biliyor.
Bu neden böyle?
Bana sorarlar bazen 'en güçlü kimdir?' En güçlü insan, kendi ile barışık olandır. Bir insan kalbiyle vicdanıyla, aklıyla başırıksa ondan daha güçlüsü yok. Bunlar kendi vicdanlarıyla barışık değillerdir.
Sırça saraylar dışında halkın içine girmemişlerdir, Tek bir insan yetiştirmemişlerdir, tek bir sancı çekmemişlerdir. Tek bir çile duymamışlardır. Bırakın Arakanlıya sarılıp onunla birlikte ağlamayı, bırakın Gazze'de bombalar altındaki kızı öldürülmüş baba ile kucaklaşmayı, komşusu ile kucaklaşmamıştır bunlar. Ama 15 Temmuz şartları öyle şeyler getirdi ki olabilecek en adi, en alçak, bu davaya en büyük hizmeti yapmış insanlara rahatlıkla yapabildiler.
Bu anlamda kendim için söylemiyorum sadece. Diyanet İşleri Başkanlığı dönemi yüz akı dönemidir. Ali Bardakoğlu dönemi de öyledir. Bosna'da Sancak'taki müftü meselesinden taa Orta Asya'daki azınlık müslümanların dini meselelerine, Kongo'ya kadar uzanan bir Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan söz ediyoruz... Bizi en çok üzen ise dostlarımızın bu konuda suskunlukları olmuştur."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.