AK Parti ile MHP birleşiyor mu?

AK Parti ile MHP birleşiyor mu?
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği Bangladeş ziyaretinde mülteci kamplarını ziyaret etti ve Arakanlı Müslümanlarla bir araya geldi.

Kurtulmuş ziyaretinde kendisine eşlik eden aralarında gazetecilere Türkiye'deki sıcak gelişmeler ve AK Parti MHP ittifakı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

İşte Kurtulmuş'un açıklamaları;

MHP İLE İTTİFAK

Milliyetçi Hareket Partisi epey bir süredir bazı meselelerde doğrudan, açıktan AK Parti’ye, Hükümete destek veriyor. İşte 16 Nisan referandumu bu desteğin önemli alanlarından birisiydi. Ayrıca, terörle mücadele konusunda çok ciddi bir destek veriyor ve yine Türkiye’nin işte Fırat Kalkanı Operasyonuyla ilgili, şimdiki Zeytin Dalı Operasyonu gibi operasyonlarında da açık bir destek veriyor. Ancak bu şu manaya gelmiyor: Bu destek, iki partinin artık birleştiği, bütünleştiği ve tek parti haline geldiği anlamına gelmiyor. Sayın Bahçeli de konuşmalarında net bir şekilde ifade ediyor. Nihayetinde AK Parti ve MHP belli konularda işbirliği yapan, görüşleri birbirine yakınlaşmış olan, ama nihayetinde siyasi öncelikleri, parti programları birbirinden farklı olan iki partidir. AK Parti ve MHP’nin seçim ittifakı yapacak olması, iki partinin birleşeceği, bütünleşeceği anlamına gelmiyor. İki farklı siyasi parti, Türkiye’nin geçmiş dönemlerinde de olduğu gibi bir seçim süreci içerisinde birlikte hareket etme eğilimi içerisindeler, şu anda müzakereler devam ettiği için henüz tam manasıyla netleşmiş bir sonuç elde edilmediği için. Ama öyle görülüyor ki bu seçime iki parti birlikte girecektir. Bunun şekli nasıl olacak, nasıl bütünleşecek, bunlar da oluşturulmuş olan grup tarafından sonuna kadar tespit edilecek ve gidilecektir. Dolayısıyla bunu partilerin birleşmesi, bütünleşmesi şeklinde değil belli konularda ittifak yapmaları, şimdiye kadar olduğu gibi seçimde de, seçim konusu üzerinde de müşterek hareket etmeleri şeklinde anlamak lazım. Partilerin kendi programlarındaki farklılıkları tabii ki var olmaya devam edecektir.

Öyle, şu anda zaten kamuoyunda belli bir destek her iki tarafta da bu konuda oluşuyorsa, temel sebebi bu mutabakattır ve geçmişte dediğiniz gibi son 2-3 yıllık süreç içerisinde de bu mutabakatın sonuçları bir şekilde görüldü. Örneğin FETÖ’ye karşı verilen mücadelede MHP çok net bir şekilde tavrını ortaya koydu. Bu milletin kahir ekseriyetinin takdir ettiği bir tavırdır, tutumdur. Aynı şekilde içeride ve dışarıdaki terör örgütlerine karşı mücadelede şeksiz-şüphesiz bir açık çek vererek Hükümetin yanında durması yine takdir edilen bir durumdu.

16 Nisan’da da fiilen sahada destekleriyle referandumdan evet çıkmasına katkı sunmuş oldu. Dolayısıyla zaten geçmiş 2-3 yıllık süreçte bir şekilde fiilen oluşmuş olan bir mutabakat var, bu mutabakatın da yine önümüzdeki seçim sürecine aktarılması söz konusudur. İnşallah hayırlı olur, milletimiz için güzel sonuçlar verir.

AK PARTİ'NİN EN BÜYÜK TALİHSİZLİĞİ...

Vallahi AK Parti’nin en büyük talihsizliklerinden birisi; kendisini zorlayacak bir ana muhalefetin olmamasıdır. Ana Muhalefetin ısrarla kategorik olarak karşı çıkmalarına devam etmesidir; bunu millet de görüyor. Dolayısıyla AK Parti aslında kendi kendisiyle yarışıyor. Dolayısıyla AK Parti için Cumhuriyet Halk Partisi’nin duracağı yer önemli, ama Cumhuriyet Halk Partisi keşke orada olumlu bir muhalefet üretebilse, burada AK Parti’nin demin söylediğim çerçevede kendi içerisinde daha güçlü hale gelmesi için gayrete gelmesini temin etsin.

Ama öyle görünmüyor, ben de size katılıyorum, hele bu kongreden sonra Cumhuriyet Halk Partisi mevcut statükosu devam edecek şeklinde görünüyor. Mesela bu kongreyle birlikte Türkiye siyasetinin demokratikleştirilmesine ilişkin Cumhuriyet Halk Partisi’nin teklifleri, bunlar belki ortaya çıkabilirdi, bunlar konuşulabilirdi.

Halkın doğrudan siyasete katılımını sağlayacak mekanizmaların nasıl kurulacağına ilişkin teklifler, seçim yasası, siyasi partiler yasasına ilişkin yeni teklifler beklenebilirdi ve –tırnak içerisinde- sol partinin, sosyal demokrat bir partinin de bunları yapması ancak önünü açardı. Bunlar yapılamadı, orada bir durağanlığın içerisine girmiş görünüyorlar.

KILIÇDAROĞLU'NA AFRİN TEPKİSİ

Sayın Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı partisinin içerisindeki farklı çevrelerin hangisinin dediğine uyacağına bir türlü karar veremiyor bu sadece bu konuda da değil. Cumhuriyet Halk Partisi maalesef o geleneksel Cumhuriyet Halk Partisi anlayışından birçok konuda uzaklaşıyor, Türkiye’nin beklediği özellikle milli konularda ortak bir ses çıkarma sorumluluğunu dahi yerine getiremiyor, bu gerçekten Cumhuriyet Halk Partisi bakımından acınacak bir durumdur, bu durumu düzeltmeleri lazım. En fazla da bundan Cumhuriyet Halk Partisinin samimi seçmenlerinin rahatsızlık duyduğunu düşünüyorum.

Şimdi Fırat Kalkanı Operasyonu ya da işte Zeytin Dalı Operasyonu bunlar Türkiye’nin zevk olsun diye ya da oradaki birtakım o ülkelerin içerisinde belli yerleri ele geçirmek, işgal etmek için yaptığı şeyler değildir, harekatlar değildir. Bunlar Türkiye için bir beka meselesidir, yapmak mecburiyetinde olduğu askeri operasyonlardır. Yani biz de herhalde meselenin bu noktaya gelmesini istemezdik, yani ama sonuçta Suriye’nin kuzeyinde işte görüyorsunuz yıllardır PKK-PYD, PYD-PKK, DEAŞ’la rejim ve başka güçlerin Amerikalıların bunlarla hep birlikte yani kimin eli kimin cebinde belli değil birtakım kirli ittifaklar var. Belli büyük güçler terör örgütleri üzerinden adı da çok şık görünen bir ad vekalet savaşları. Vekalet savaşları üzerinden piyonlarıyla Türkiye’ye saldırmaya devam ediyor ve biz bunun senelerdir ağır bir faturasını ödüyoruz. Türkiye’nin içerisinde ödüyoruz, DEAŞ terörü olarak ödedik, PKK terörü olarak ödedik, PYD terörü olarak… Yani Sayın Kılıçdaroğlu neyi tavsiye ediyor bakalım bunları seyredelim mi? Yani diplomasinin bütün imkanlarını şu anda dahi kullanmaya gayret eden bir ülkeyiz, bütün ilgili taraflarla görüşmeye gayret ediyoruz. İşte Astana süreçlerini başlattık ki İdlib’de bir çatışmasızlık bölgesi oluşturulabilsin. Amerikalılarla her konuda diplomasinin bütün kanallarını açık tutarak konuşuyoruz, ama sonuçta Türkiye’ye kast etmiş, Türkiye’nin bölünmesini, parçalanmasını arzu eden bir irade maalesef terör örgütleri üzerinden Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Türkiye işte roketleri atıyorlar harekat sırasında da gördük çok sayıda vatandaşımız şehit oluyor. Türkiye oradaki tehdidi yok etmek mecburiyetindedir.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun şunu da görmesi lazım: Ortadoğu’daki büyük oyunu anlamadan Ortadoğu hakkında kimsenin konuşma hakkı yoktur. Ortadoğu’daki büyük oyun bir asır evvel yarım kalmış olan senaryonun yenilenmesi ya da ikinci perdesinin oynanmasıdır. Yani ikinci Sevr dediğimiz şey, böl, parçala, inisiyatifsiz hale getir ve yönet. Bu coğrafyanın önce etnik ve mezhebi bakımından bölünmesi, Türklerin, Kürtlerin, Arapların, Acemlerin birbirine düşman edilmesi, Sünnilerin, Şiilerin diğer mezhebi-meşrebi farklılıkların birbirleriyle gırtlak gırtlağa birbirini boğazlayacak hale gelmesi, bu emperyalist projenin bir parçasıdır, bir sayfasıdır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.