Başbakan, Çetin Altan'a ödül verdi
Başbakan Erdoğan, Türkiye'de artık bazı imtiyazlı çevrelerin hiçbir risk almadan, emek ve değer üretmeden ülkenin imkân ve kaynaklarına göz dikmesini istemediklerini ifade etti. Türkiye'nin çetelerle mücadele ettiği bu dönemde hukukun üstünlüğünün yükselmesini gündemine aldığını belirten Erdoğan, "Statükoyu muhafaza ederek değişime direnenleri de artık istemiyoruz." diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'nü düzenlenen törenle eski milletvekili ve Gazeteci Yazar Çetin Altan'a takdim etti.
Aya İrini Müzesi'nde düzenlenen törene; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı Egemen Bağış, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, İstanbul Valisi Muammer Güler, İBB Başkanı Kadir Topbaş ve çok sayıda sanatçı katıldı.
Program, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın klasik müzik dinletisi ile başladı. Ardından, yapımcı Nebil Özgentürk tarafından hazırlanan "Bir yudum insan, bir Çetin Altan" adlı belgesel izlendi.
"VEHİMLER ÜRETEN ANLAYIŞ YERİNİ ÖZ GÜVENE BIRAKTI"
Törende konuşan Başbakan Erdoğan, ödüle layık görülen Çetin Altan'ı övdü. Altan'ın Türkiye'nin tarihinde önemli anlarında düşüncelerinden dolayı çok ağır bedeller ödediğine dikkat çeken Erdoğan, bu sebeple ödülün Altan'a verilmesinden büyük memnuniyet duyduğunu belirtti.
Türkiye'nin yakın tarihinde düşüncenin serüvenind meşakkatli yolculuklar yaşandığını vurgulayan Erdoğan, kemikleşen önyargılar ve tahammülsüz anlayışların bedelini tüm Türkiye'nin ödediğini ifade etti.
Bu tür ödüllerin aynı zamanda Türkiye'ye öz eleştiri imkanı da sunduğunu aktaran Erdoğan, "Eleştireye tahammül olmadan yol alamayız. Söz olmadan, yazı ve fikir olmadan uygarlık iddiamızı gerçekleştiremeyiz. Farklı düşünmek asla bir biribirimizi anlamaya, en azından anlama çabasına mani olmamalıdır. Demokrasinin temeli tahammül duygusudur. Eleştirel bakışı kastediyorum; ancak hakaret demiyorum. Farklılıklar arasında diyaloğunu geçerli olmasıdır. Bugün mutlulukla ifade ediyorum ki Türkiye artık ne Çetin Altan'ı 300 kez mahkeme kapılarına çağıran ve düşünceyi mahkâm eden bir Türkiye'dir; ne de Nazım Hikmet'i 12 yıl boyunca hapishanelerde tutan bir Türkiye'dir. O algılarıyla vehimler üreten Türkiye yerini öz güvene bırakmıştır." dedi.
Çağ dışı ideolojik sloganların Türkiye'nin yürek ve aklını artık ele alamayacağını vurgulayan Erdoğan şöyle konuştu: "Hüviytemizi koruyarak uluslararası camianın saygın bir ülkesi olacağız. Halk ve halkın iradesiyle birilkte yaşatacağız. Türkiye taşıdığı yüksek değerlerle modern dünyanın bunalımlarına çareler üretebilecek bir ülkedir. Bu ülkenin tarihi ve kültürel hüviyetini hiçbir zaman reddi miras etmeden, gözümüzün ışığı gibi koruyacağzı. Türkiye daha fazla özgüreşceşek, daha fazla demokratikleşecek, kalkınacak."
ÇETELERLE MÜCADELE
Başbakan Erdoğan, konuşmasının büyük bir kısmını demokratikleşme ve çetelerle mücadeleye ayırdı. Başbakan Erdoğan, Türkiye'de hiçbir risk almadan ülkenin imkan ve kaynaklarına göz diken çevrelerin olduğuna dikkat çekti.
Türkiye'nin bu çevrelere artık müsade etmeyeceğini dile getiren Erdoğan, "Bu ülkede istikrar, demokrasi, hukuk devletnin eksiksiz işleyişi çok büyük önem arz ediyor. Sağ ve sol kutuplaşmaların artık yaşamak istemiyoruz. Aşırılıklardan uzak bir ülke bir zemin arayışı içindeyiz. Pusu kurma siyasiteni görmek istemiyoruz. Birbirimizin ayağına basılmasını görmek sitemiyoruz. Hepimizi bu ülkenin insanlarıyız. Her şeyden önce birbirine saygı duyma zorunluluğumuz var. İmtiyazlı çevrelerin hiçbir risk almadan emek, değer üretmeden bu ülkeninih imkan ve kaynaklarına göz dikmesini de istemiyoruz. Statükoyu muhafaza ederek değişime direnilmesini de istemiyoruz." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin çetelerle mücadele ve hukukun üstünlüğünün yükseltilmesinin konuşulduğu bir dönemden geçtiğini belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çetelerle mücadelede hukukun üstünde yükselmeyi konuşuyoruz. Biz çetelerle mücadele ederken, biz mafya ile mücadele ederken inanıyorum ki bu mücadelede bizim yanımızda olması gereken bir millet var ve biz bunu görüyoruz. Ülkenin içe kapanması için tuzak ve hile siyaseti kurulmasını istemiyoruz. Hukuk tanımayan çeteler mafya olsun istemiyoruz. Türkiye tam bir demokrasiyi hak etmeyen bir ülke olamaz. Çünkü bunu biz hak ediyoruz ve bunu gerçekleştirmemiz lazım. Son 6 yıldır bu amaçla bütün dünyada mekik dokuyoruz. Azimle kararlılıkla çalışıyoruz."
Konuşmasını Çetin Altan'ın demokrasi dışı her dönemde gösterdiği onurlu ve doğru tavıra atıfta bulunarak devam Başbakan Erdoğan, "İyi ki varsınız. İyi ki yazıyorsunuz. Sayın Altan tebrik ediyorum. Teşekkür ediyorum." sözleriyle tamamladı.
Erdoğan'dan sonra söz alan Çetin Altan da, esprili bir konuşma yaptı. Böyle bir ödülün kendisine verilmesini hiç beklemediğini ve çok şaşırdığını vurgulayan Altan, "Marifet iltifata tabidir; ama bizde bazen tersi oluyor. O kadar çok şaşırdım ki bu büyük ödülü duyduğum zaman. Ben böyle şeylere alışık değilim. Şimdi bundan sona herkes biraz kuşkuyla bakar bana. Ödülün verileceğini duyduğumda şaşırıp kaldım." diye konuştu.
İyimser olmanın yanı sıra gerçeçi de olmanın gerekliliğine vurgu yapan Altan, "Çok hırpalandı burada kelam sahipleri maalesef. İyimser olmak güzel bir şeydir; ama gerçekçi olmak da gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından Başbakan Erdoğan, Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'nü Çetin Altan'a taktim etti.
Başbakan Erdoğan ve konuklar daha sonra kokteyle geçti. (CİHAN)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.