28 Şubat tarihe gömüldü

28 Şubat tarihe gömüldü
Refahyol hükümetini yıkan ve milletin inancına savaş açan postmodern darbenin üzerinden 22 yıl geçti. 28 Şubat 1997'de imzalanan ve "Bin yıl sürecek" denilen darbe kısa sürede tarihe gömüldü.

Türk siyasi tarihine kara harflerle geçen 'postmodern darbe' 28 Şubat için, cunta üyeleri 'Bin yıl sürecek' propagandası yapıyordu. Aradan geçen 22 yıl içinde bin yıllık kara dönem hayali çöktü.

Dindarların üzerinde bin yıl estirilmesi hedeflenen 28 Şubat darbesi halktan yediği demokrasi tokadı ile tarihe gömüldü. Tam 22 yıl önce 28 Şubat 1997, Türk siyasi tarihine kara harflerle geçti. Türk gençliğini dizayn etmek için 28 Şubat Milli Güvenlik Kurulu'unda (MGK) alınan tavsiye kararları, yapıcılarının adlandırmasıyla postmodern darbe olarak tarihe geçmişti. Dönemin Genelkurmay Başkanı Org. İsmail Hakkı Karadayı'dan sonra göreve gelen Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun MGK toplantısında kullandığı "28 Şubat bin yıl sürecek" sözü tarihe geçti. Aradan geçen 22 yıl içinde bin yıllık kara dönem hayali çöktü.

TÜRKİYE'YE BÜYÜK KISKAÇ...

28 Şubat süreci, parlamenter sistemi ortadan kaldırmadı, anayasayı yok hükmünde saymadı, ama Necmettin Erbakan ile Tansu Çiller'in liderliğini üstlendiği ve tarihe Refahyol koalisyonu olarak geçen 54'üncü hükümetin ömrünü kısalttı ve kumpas-algı operasyonları ile 4 ay sonra istifaya zorladı. 28 Şubat süreci demokrasi, insan hakları ve özgürlükler konusunda büyük yaralar açarken ekonomiye büyük zarar verdi. Hortumlamalar, yolsuzluklarla 300 milyar dolar kaynak Türkiye'nin zarar hanesine yazıldı. Darbenin hafızalarda bıraktığı izler şöyle:

REFAH DENGELERİ DEĞİŞTİRDİ

Dış uzantılı iç vesayet odaklarının demokrasiyi hedef alan planları 28 Şubat 24 Aralık 1995 seçimleriyle başladı. DYP'li Çiller ile ANAP'lı Mesut Yılmaz seçimlerde favori gösteriliyordu. Vatandaş ise masa başı senaryoları, sandıkta verdiği oy ile geçersiz kıldı. Erbakan liderliğindeki Refah Partisi yüzde 21,37 ile seçimden birinci çıktı. 158 vekille Meclis'e giren Refah Partisi, tüm siyasi dengeleri ve hesapları değiştirdi. Erbakan ve RP'yi iktidardan uzak tutmak yani vatandaşın tercihine karşı, bazı çevreler, ısrarla ANAYOL formülünün uygulanması için çaba içine girdi. Hükümeti kurma görevini alan Erbakan'ın ilk girişimlerinden sonuç alınamadı. Çiller ve Yılmaz koalisyon kurdu. Fakat koalisyon karşılıklı entrikalar sonucu kısa sürede dağıldı.

ZİYARETLER RAHATSIZ ETTİ

Zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümeti kurma görevini yeniden Erbakan'a verdi. Erbakan, bu kez Çiller ile uzlaşma sağladı. Milli Görüş'ün lideri Erbakan, artık "54'üncü Hükümet'in Başbakanı" oldu. Refahyol Hükümeti, kurulduktan sonra birçok tartışmada bahaneler üretilerek hedef haline getirilmeye başlandı. Erbakan'ın 2-7 Ekim 1996 tarihleri arasında Nijerya ve Mısır ile birlikte Libya'yı da ziyaret etmesi ve dönemin Libya Devlet Başkanı Kaddafi'nin sözleri malum çevrelerce kamuoyuna farklı pompalanarak yıpratma, uzaklaştırma hareketinin ilk tohumları atıldı.

KAŞINAN ERKLER VE SÖZDE SİLAHSIZ KUVVETLER...

Refahyol Hükümetinin 40'ı çıkmadan vesayetçi açıklamalar sırasıyla geldi. 7 Eylül 1996'daki adli yıl açılışında, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Eralp Özgen ile Yargıtay Başkanı Müfit Utku "şeriat" uyarısı yaptı. 21 Eylül 1996 günü TÜSİAD, "Ekonomi kötüye gidiyor, erken seçim yapılmalı" dedi. 10 Aralık'ta dönemin YÖK Başkanı Kemal Gürüz başkanlığındaki Rektörler Komitesi, hükümete sert eleştiriler yöneltti. Gelişmeler, DYP'yi karıştırdı. Hüsamettin Cindoruk öncülüğündeki milletvekilleri DYP'den ayrılma kararı aldı ve Demokrat Türkiye Partisi (DTP) kuruldu. Refahyol, en büyük darbelerden birini kendi içinden yedi.

97'YE TARTIŞMALARLA GİRİLDİ

Türkiye, 1997 yılına siyaset ve laiklikle ilgili tartışmaların gölgesinde girdi. Başbakan Erbakan, 11 Ocak 1997 Cumartesi günü, Başbakanlık Konutu'nda iftar yemeği vermişti. Konutun davetlileri tarikat liderleriydi. İftar bahane edilerek ismi gizlenen ve askerlere atfedilen demeçler sürece çanak tutan medya organlarında manşete taşınmaya başlandı. "500 tarikat, 5 bin şeyh", "Defileler yasaklanıyor" gibi manşetler ve irtica haberleri sürekli gerginlik maddeleri olarak sıcak tutuldu.

MGK DEPREM ETKİSİ YARATTI

28 Şubat 1997 günü; Türk siyasi tarihine geçecek MGK toplantısı yapıldı. Komutanlar, irticaya karşı tedbir gerekçesiyle taleplerini sıraladı. Erbakan, 18 maddeden oluşan MGK'nın tavsiye kararlarını imzalamayarak uzun süre direndi. Ortağı Çiller, gerilimi dindirmek için kabine içinde başbakan değişimine gidilmesi için koltuk değişiminin öne çekilmesi için bastırmaya başladı. Hesap, Erbakan'ın istifası ve Çiller başbakanlığında yine aynı ortakların hükümette yola devam etmesi üzerineydi. 18 Haziran'da Erbakan istifasını verdi, 19 Haziran'da Cumhurbaşkanı Demirel, hükümet kurma görevini Çiller'e değil, Mesut Yılmaz'a verdi. Yılmaz, 11 gün içinde Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk'la birlikte ANASOL-D Hükümeti'ni kurdu.

22 YILDA İZLER SİLİNDİ

Postmodern darbenin izleri aradan geçen 22 yıl içinde büyük oranda silindi. "Post-modern darbe" nitelemesi yapılan 28 Şubat sürecinde devreye sokulan ve "antidemokratik" olarak görülen uygulamalar, AK Parti'nin iktidarında birer birer devre dışı bırakıldı. 2012 yılında TBMM bünyesinde "Darbeleri Araştırma Komisyonu" kuruldu.

Tanklarla balans ayarı

30 Ocak 1997'de RP'li Sincan Belediyesi'nin düzenlediği Kudüs Gecesi ve buraya İran Büyükelçisi'nin katılması Filistin'e yönelik verilen cihat mesajının çarpıtılması için kullanıldı. Belediye Başkanı Bekir Yıldız tutuklanırken, iktidara gözdağı için asker sokağa çıkarıldı. 4 Şubat günü Sincan'da askerler, 20 tank ve 15 zırhlı araçla geçiş yaptı. Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir, bunu "Demokrasiye balans ayarı" olarak niteledi.

CUMHURİYET MİTİNGLERİ BAŞLADI

Geniş kesimlerin kışkırtılması, iktidarın yalnızlaştırılması için "Cumhuriyet'e Sahip Çıkma" adı altında mitingler başlatıldı. Askere "müdahale" çağrıları yapıldı. Cumhurbaşkanı Demirel, devreye girerek Erbakan'a "uyarı mektubu" gönderdi. Son gelişmeleri işaret eden Demirel, "Bunlara karşı tedbir istiyoruz" diyordu. O günlerde Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya'nın, "İrtica, PKK'dan daha tehlikeli" sözleri de gündemi dalgalandırmıştı.

İki partiye kilit vuruldu

Karanlık güçler RP'nin iktidardan düşürülmesi ile hızını alamamıştı. 22 Mayıs 1997'de dönemin Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, Refah Partisi'nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. 16 Ocak 1998'de Refah Partisi, 'Laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı eylemlerin odağı olduğu' iddiasıyla kapatıldı. İlerleyen süreçte Refah Partisi'nin yerine kurulan Fazilet Partisi'ne de kilit vuruldu. Erdoğan'ın dava arkadaşlarıyla kurduğu AK Parti'nin 3 Kasım 2002'de tek başına iktidara gelişi "Bin yıl sürecek" denilen süreci tersine çevirdi.

Hedeflerden biri de oydu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde Siirt'te, 12 Aralık 1997 günü, Ziya Gökalp'in, şiirini okumuştu. Bu yüzden 10 ay hapse mahküm edilen Erdoğan, cezanın Yargıtay tarafından onanmasının ardından, 26 Mart 1999'da cezanın infazı için Pınarhisar Cezaevi'ne girmişti.

 

Yeni Şafak

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.