Celal Şengör'den eğitim reformuna tepki: Afganistan'dan da beter bir duruma düşeceğiz
Gazeteci Fatih Altaylı, internet sitesinde Prof. Dr. Celal Şengör'ün yayımlanması için yazdığı mektubu aktardı.
"KARŞIDAN AZGIN BİR BOĞA BURUN DELİKLERİNDEN DUMANLAR PÜSKÜRTEREK TAM ÜZERİMİZE GELİYOR"
Prof. Dr. Şengör'ün yazdığı mektup şu şekilde:
Fikirlerini beyan etmekten büyük haz duyan Celal Şengör dostuma "Gel sana bu sayfada bir köşe verelim" dememe rağmen "Ben gazeteci değilim. Düzenli yazamam" diye kabul etmiyor ama fikirlerini bana yazdığı mektuplarla sizlerle paylaşmayı tercih ediyor. Bu da onlardan biri:
"Sevgili Fatihciğim,
Bugünlerde acaba milletimiz tamamen keçileri kaçırdı mı diye düşünüyorum!
İçinde bulunduğumuz durum şuna benziyor: Karşıdan azgın bir boğa burun deliklerinden dumanlar püskürterek tam üzerimize gelmekteyken, biz aramızda bu korkunç tehlikeden nasıl kurtuluruz diye düşünmek yerine acaba birbirimize uygun sözlerle mi hitab ediyoruz veya üzerimizdeki giysilerle karşımızdakini rahatsız eder miyiz derdine düşmüşüz.
Az sonra o boğa gelip hepimizi gebertecek. O zaman ne kime ne dediğimizin, ne de üzerimize ne giydiğimizin bir değeri olacak.
Bunu göremeyecek kadar aptallaşmış olamayız. O boğa milli eğitim bakanının üzerimize saldığı sözde eğitim reformudur. O reform, uygulamaya konduğu takdirde, ülkemiz Afganistan'dan da beter bir duruma düşecek, ne doktorumuz, ne mühendisimiz, ne san'atçımız kalacaktır; ne ilâcımızı, ne de silâhımızı yapabileceğiz. Bırakın yarım yamalak da olsa kendi yaptığımız TOGG'u, kağnı bile yapamayacak duruma düşeceğiz. Kadro bulmak derdine düşmüş öğretmenler, bırakın kadroyu, atanmayı; öğretecek şey bulamayacaklardır. Etrafımızdaki savaşlara bakın. Nasıl insanların hayvanca boğazlandıklarına dikkat ederken, en çok kimlerin boğazlandığını gözden kaçırmayın. Eğitimi en modern olan insanlar her yerde galebe çalmaktadırlar. Bunlar günün birinde bizim de üzerimizden geçmeye kalkarlarsa kim haklı kim haksız diye soran olmayacaktır. Cahil olduğumuz için ezilip gideceğiz.
Birbirleriyle el sıkışmakta olan, paradan başka bir şey konuşmayan politikacılarımız. Siz yemek pişirip halkı doyurmaya kalkarken bunun son yemeğimiz olacağını nasıl görmezsiniz? Ev yanmaktadır. Yangının ortasında oturum ziyafet mi çekeceğiz?
Millî eğitim bakanı ve hempaları behemahal makamlarından atılmalı ve Atatürkçü, YANİ AKILCI bir eğitim sistemi adam gibi tahsil görmüş akılcı bir kadro yönetiminde derhal kurulmalıdır. Elimde imkân olsa millî eğitim bakanı ve hempalarını vatana ihanetten tutuklarım. Sırf şu son kıyafet krizinde dedikleri insanı çileden çıkarmaya yetiyor. O yavrularımızı okula almamaya kalkan müdürü kulağından tutup def etmek yerine rezaleti haykıran gazetecilerimize söyleniyor. Vah gafil vah.
Muhterem veliler! Çocuklarınızın insan gibi eğitilmesini istiyorsanız bugünkü millî eğitim bakanının oradan atılması için mücadele edin. Yoksa çocuklarınızla birlikte tüm vatan elden gidecektir.
Size bunun garantisini verebilirim.
Nasıl mı? Osmanlı'nın çökerken içine düştüğü durumu göz önüne getirin yeter. Pekiyi niçin o duruma düştük? Onu da gelin büyük şâirimiz Ahmet Hâşim'den dinleyelim. Atatürk çapındaki bir dâhi, Türkiye gibi nüfusunun yalnızca onda biri okuyup yazabilen, Ahmet Haşim'in anlattığı gibi 1919'da daha mayalı ekmek yapmaktan aciz, evini hayvan yuvaları gibi inşa eden, kendini kemiren hastalıklara karşı çaresiz, en bâtıl, en aptalca inançların pençesinde onun bunun uşağı olmaya dünden hazır, kendinden ve çoluk çocuğundan başka hiçbir şey düşünemeyen, toplum bilinci olmayan, çevresinden bîhaber bir ülkenin başına gelmeseydi nice olurdu halimiz? Emekli maaşınız, öğretmen kadrolarınız, ödediğiniz vergiler elbette çok önemlidir, ama çocuklarımıza vereceğimiz eğitim her şeyden daha hayatîdir. O eğitimi veremezsek bugünkü maaşları, bugünkü kadroları, bugünkü vergileri bile havada görürüz.
Kapkaranlıktan sevgilerle arkadaşım,
Celal"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.