UTESAV'da modernleşme ve İslam konuşuldu

UTESAV'da modernleşme ve İslam konuşuldu
Türkiye’nin düşünce birikimine katkı sağlamak amacı ile değerleri merkeze alarak ekonomik, toplumsal ve kültürel çalışmalar yapan uluslararası Teknolojik Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV), Doç. Dr. Bedri Gencer’in İslam’da M

Prof.Dr. Recep Şentürk, bu panelde Doç.Dr. Bedri Gencer’in kitabı vesilesiyle modernleşme konusu etrafında bir tartışma amaçladıklarını söyledi.
 
Panelde ilk sözü alan, Bedri Gencer, modernleşmenin İslam dünyasının karşılaştığı problemlerin anası olduğunu belirterek modernleşme kavramını ilk olarak İslam açısından daha sonra sosyal bilimler açısından özetleyeceğini söyledi. Bütün kavramların Kuran’ı Kerim’de bir karşılığı bulunduğunu belirten Bedri Gencer, modernlik kavramının İslam’da karşılığının bidat olduğunu ifade etti. Modernin kelime anlamı itibariyle yepyeni demek olduğunu, modernitenin temelinde Tanrı’yı taklit ederek benzersiz bir dünya yaratmak esprisinin yarattığını söyleyen Bedri Gencer, özellikle Alman filozoflara göre modernliği seküler bir eskatoloji olduğunu ifade etti. Osmanlı’da “Tanzimat”la birlikte başlayan modernleşme hareketlerinin Tanzimat’ül hayriyye olarak ifade edilmesini ise Gencer, bidat-ı seyyie olarak başlayan değişimin bidat-ı haseneye çevirme çabasını ifade ettiğini vurguladı.
 
Panelin ikinci konuşmacısı Ali Bulaç, modernite, modernlik, modernleşme ve modernizm olarak dört temel kavram olduğunu ileri sürdü. Ali Bulaç, “modernite”yi bir felsefe, “modernlik” kavramını, toplumsal ve tarihsel bir durum, modernleşmeyi toplumun modernite çerçevesinde değişim ve dönüşüm süreci, modernizmi ise modernleşme süreçlerini işleten politikaların toplamı olduğunu ifade etti. Konuşmasının devamında özellikle Türk modernleşmesine değinen Ali Bulaç Türk modernleşmesinin iki tip olduğunu belirtti. Fransa modelini esas alan modernleşme tipinin II.Mahmut, Mustafa Kemal Atatürk ve CHP’nin devam ettiği modernleşme olduğunu ileri sürdü. İkinci tip modernleşme ise Anglosakson bir çerçeveye oturan II. Abdülhamit, Turgut Özal, Milli Görüş ve AKP’nin referans aldığı modernleşme projesidir. Ali Bulaç, Türk modernleşmesinin birinci tipinin üç özelliğinin olduğunu ve bu tip modernleşmenin devletin ve sarayın bir tercihi olduğunu, batılılaşmaya dayandığını ve din dışı olduğun ifade etti. Ali Bulaç’a göre, Anglosakson tipi modernleşme Fransız modernleşme tipi kadar sorunludur ve İslamcıların merkezde yer aldığı bu modernleşme, kartezyendir, anolojiktir ve ilerleme inancına dayanmaktadır. Ali Bulaç, modernleşmeye ne teslimiyetçi bir psikoloji ne de reddiyetçi bir psikoloji ile yaklaşılmaması gerektiği, modernleşmeye karşı küresel tasavvurlar geliştirmek gerektiğini vurgulayarak Bediüzzaman Said Nursi’nin “Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal” sözüyle konuşmasını bitirdi.
 
Panelin üçüncü konuşmacısı Yusuf Kaplan, modernlik, uygarlık-sivilizasyon-medeniyet, din-medine-medeniyet meseleleri üzerinde durulması gerektiğini ifade ederek bizim bu dünyaya ne söyleyeceğimizi nasıl söyleyeceğimizi anlamaya ve anlamlandırmaya çalışacağını söyledi. Yusuf Kaplan, fevkaladenin aleladelileştirilmesi olarak gördüğü modernizmin kaosu getirdiğini ifade etti, bundan dolayı durum tespitinden daha çok yeni sisteme karşı Müslümanların nasıl durması gerektiği üzerinde durdu. Yusuf Kaplan, kendi dilimizi, kendi mekanımızı, kendi zamanımızı üretemediğimiz sürece bir mesafe kat edemeyeceğimizi özellikle vurguladı. Modernliğin felsefi, modernleşmenin sosyolojik düzlemde, modernizmin ise sanatta modern paradigmanın içinde modernliğin vaatlerini gerçekleştirememesine bir başkaldırı olarak ortaya çıktığını ifade eden Yusuf Kaplan, “…bizim yaşadığımız sorun usul meselesidir bu da asıldan yola çıkılarak çözülür.” diyerek konuşmasını tamamladı.
  

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.