Ve Bahçeli "İsrail gizli anlaşmasını" kabul etti
"Hükümetin, mayın temizleme işini İsrail'e vereceği" iddialarına sert çıkan Erdoğan, metinlerin neresinde gizli anlaşma olduğunu sormuş, bilakis DSP-MHP-ANAP koalisyonunda İsrail'le gizli anlaşma yapıldığını açıklamıştı. Erdoğan'ın bu sualine yanıt vermek isteyen Bahçeli, okuduğu metinler içerisine özenle saklanmış bir itirafta bulundu. Bahçeli, kendi hükümetleri döneminde İsrail ile gizli anlaşmaların yapıldığını "Bir ülkenin, başka ülkelerle milli menfaatleri doğrultusunda açık veya gizli anlaşmalar yapması, uluslararası ilişkilerin vazgeçilmez bir yönüdür" sözleriyle kabul etti. Bahçeli, hükümetin gizli bir anlaşma içerisinde olmadığını ve iddiaların kulaktan dolma olduğunu ise şu sözlerle itiraf etmiş oldu: "Bizim eleştirdiğimiz nokta, Türkiye ile İsrail arasında imzalanmış bir anlaşma metni değildir. Eleştirimizin konusu, Başbakan'ın aralarında İsrail'in de olabileceği yabancı firmalara, kurgulanmış bir yasa hazırlığıyla ihalenin birilerine söz verilmiş olduğu yönündedir."
MHP Lideri Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, kendilerinden önceki iktidarların İsrail'le yapılmış gizli anlaşmaları olduğu yönündeki sözlerine tepki gösterdi. Bahçeli, bir ülkenin, başka ülkelerle milli menfaatleri doğrultusunda açık veya gizli anlaşmalar yapmasının uluslararası ilişkilerin vazgeçilmez bir yönü olduğunu belirtirken, "Bizim eleştirdiğimiz nokta, Türkiye ile İsrail arasında imzalanmış bir anlaşma metni değildir. Eleştirimizin konusu, Başbakan'ın aralarında İsrail'in de olabileceği yabancı firmalara, kurgulanmış bir yasa hazırlığıyla ihalenin birilerine söz verilmiş olduğu yönündedir." dedi.
TBMM'de partisinin grup toplantısında konuşan Bahceli, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sözlerine, geçen Almanya ve Hollanda'ya yaptığı ziyareti anlatarak başlayan MHP lideri, "Yüreklerinde vatan ve millet sevgisinin en coşkulu, en şuurlu hallerini yakından izlediğim bu ziyaret süresince Batı Avrupa Türklüğünün aziz temsilcilerine sizlerin selam ve sevgilerini götürdüm. Onlardan da sizlere en samimi duygularla, hasret ve muhabbet dolu selamlarını getirdim. Yabancı ellerde yaşıyor olmalarına rağmen, büyüyen bir heyecanla milli kimlik, milli değer ve milli şuura sahip çıkmış olduklarına ve bunun mücadelesini verdiklerine bir kez daha iftiharla şahit oldum." şeklinde konuştu.
Bahçeli, daha sonra sözü, yaklaşık bir ay Türkiye gündemini meşgul ettikten sonra Meclis'ten geçen Mayın yasasına getirdi. Mayınlı arazinin temizlenmesi ve tarıma açılmasına ilişkin yasa değişikliği tartışmaları esnasında dikkat çekici gelişmeler yaşandığını ileri süren Bahçeli, şöyle konuştu: "Özellikle Başbakanın giderek tırmanan öfkeli tepkileri kamuoyunun kuşkularını artırmaktan başka bir sonuç doğurmamıştır. Kamuoyunun haklı endişelerini giderecek açıklamalar yapmak yerine Başbakan'ın; Türkiye'nin sözde farklı etnik kimlikleri kovan faşizan geçmişe sahip olduğunu söylemesi, kendi ifadesi ile aydınlık Türkiye'nin yolunun İzak'ın yatırımcı, Ahmet, Mehmet, Fatma ve Ayşe'nin işçi olmasından geçeceğinden bahsetti. Yasaya muhalefet edenleri, ufuklarının sınırlarına döşenmiş mayınlar nedeniyle dar kalıpları aşamayanlar olarak itham etmesi, Yasa tasarısına karşı çıkanları yabancı sermaye düşmanlığı ile suçlama çabaları suçüstü yakalanmış olmanın psikolojisini göstermesi bakımından ibret verici olmuştur."
Bahçeli, bu konuda Başbakanın kamuoyunda ve kendi partisinin milletvekillerinde oluşan kuşkuları giderememiş olmanın sıkıntısını yaşamaya devam ettiğini iddia etti. "Baskı ve tehditle çıkan yasaya rağmen Başbakan hala, üzerine yapışmış İsrail'le işbirliği etiketini çıkartmakla meşgul olmakta ve konuştukça batmaktadır." diyen Bahçeli, "Son olarak kendinden önceki iktidarların da İsrail'le yapılmış gizli anlaşmaları olduğunu söylemesi, kafasının hala açığa çıkan ihale oyununa takılıp kaldığını, bahane üzerine bahane ürettiğini göstermektedir. Bir ülkenin, başka ülkelerle milli menfaatleri doğrultusunda açık veya gizli anlaşmalar yapması elbette ki uluslar arası ilişkilerin vazgeçilmez bir yönüdür. Bizim eleştirdiğimiz nokta, Türkiye ile İsrail arasında imzalanmış bir anlaşma metni değildir. Eleştirimizin konusu, Başbakan'ın aralarında İsrail'in de olabileceği yabancı firmalara, kurgulanmış bir yasa hazırlığıyla ihalenin birilerine söz verilmiş olduğu yönündedir." şeklinde konuştu.
"ALEVİLERİN SORUNLARI HERKESİN ORTAK MESELESİDİR"
Bahçeli, konuşmasının bu bölümünde, hükümetin Alevi açılımını ele aldı. Bahçeli, Türk milletini meydana getiren Alevi İslam inancına mensup vatandaşların sorunları ve beklentilerinin milli kimlik ve kardeşlik eksenindeki çözülmesini istediklerini söyledi. Bahçeli, "Türkiye'de toplumsal huzursuzluk kaynağı olan sorunların karşılıklı anlayış, hoşgörü ve sağduyu ortamı içinde, milli birlik, bütünlük ve dayanışma ruhuyla makul çözümlere kavuşturulması büyük önem taşımaktadır. Bu konuda temel değerler ile çatışmamak kaydı ile kutuplaşmacı anlayışlar terk edilerek, sevgi ve saygı temelinde, millet bütünlüğü içinde toplumsal kucaklaşma döneminin açılması en önemli temennimizdir." dedi.
Bahçeli, parti olarak uzun yıllardır görmezden gelinen bu sorunların, azınlık yaratılmasına yönelik tahrikleri de önlemek maksadıyla, Alevi toplumunu kucaklayan bir anlayışla gerginlik unsuru olmaktan çıkarılmasının milli birlik, siyasi, sosyal ve kültürel temellerini güçlendireceğine samimiyetle inandıklarını söyledi. Bahçeli şöyle konuştu: "Türkiye'de Alevi İslam inancını benimseyen kardeşlerimizin inanç ve kültür temelli sorunları, sıkıntıları ve beklentilerinin bu anlayışla ele alınması ve çözüm yolları üzerinde iyi niyetle çabalar gösterilmesi TBMM'deki siyasi partilerin ortak sorumluluğu olarak görülmelidir."
Bahçeli, geçtiğimiz hafta Alevi toplumunun temsilcilerinin iştirakiyle başlatılan toplantıya da değindi. "Bu sürecin sorumluluk duygusu içinde, iyi niyetle ve samimiyetle yürütülmesi ve herkesin yapıcı katkıda bulunmak için gerekli hassasiyet, özen ve kararlılığı göstermesi en samimi beklentimizdir." diyen Bahçeli, "Bugün Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimizin üzerinde yoğunlaştıkları konular ve talepler; cemevlerinin statüsü ve konumu, Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilişkileri ve bağlantısı, Alevi İslam inancı ve kültürünün eğitim müfredatlarında yer almasına yöneliktir. Alevilerin önemli günlerinde, TRT vasıtasıyla kapsamlı tanıtım programları düzenlenmeli, özel televizyon kanalları ve radyo istasyonları da bu yönde teşvik edilmelidir. Alevi klasiklerinin bilimsel metotlarla ve orijinaline sadık kalınarak yayınlanmasına hız verilmeli, Diyanet İşleri Başkanlığı Diyanet Vakfı bu konuda Alevi kuruluşlarıyla yakın istişare ve işbirliği içinde olmalıdır. İkinci ana başlık Alevi kurumlarının eğitim alanındaki ihtiyaçları ve nitelikli kadro sorunları için yapılacak düzenlemelerdir. Bu çerçevede, devletin maddi katkı ve desteğiyle Alevi toplumunun yönetiminde Türkiye Alevilik Araştırmaları Merkezi kurulması imkânları üzerinde durulmalıdır." şeklinde konuştu.
İMF SİYASİ KARARLAR MI DAYATIYOR?
Bahçeli, Başbakanın açıkladığı son ekonomik paketle ilgili değerlendirmelerinin devam ettiğini ifade etti. Bu değerlendirmelerini daha sonra kamuoyu ile paylaşacaklarını kaydeden Bahçeli, Başbakan'ın yeni ekonomik önlemler paketini açıklarken IMF ile ilişkiler konusunda sarf ettiği sözlerin manidar olduğunu söyledi.
Başbakan'ın, IMF ile ortak program yapılmaması gerektiğini söylediğini hatırlatan Bahçeli, şunları söyledi: "Bu konuda iki noktayı vurgulamış; ilk olarak IMF'nin tutarsız olduğunu ima ederek bir söylediğinin diğerini tutmadığını öne sürmüştür. İkinci olarak da IMF'nin ülkemizden bir takım siyasal taleplerde bulunduğunu açıklamış ve dikkatlerin bu noktaya odaklanmasına neden olmuştur. Başbakan Erdoğan'ın; IMF taleplerinin siyasi içerik taşıması halinde hiç olumlu bakamayacaklarını, IMF'yle finansı konuşmaları gerektiğini söylemesi bu zamana kadar IMF tarafından siyasi dayatmaların hükümete yapıldığı anlamına gelmektedir. O halde Başbakan Erdoğan'ın IMF'nin siyasi taleplerinin neler olduğunu aziz milletimize açıklaması siyasi namus ve vicdan meselesi haline gelmiştir. Mesela siyasi talepler arasında Ermenistan sınır kapısının açılması yer almış mıdır? Son zamanlarda herkesin dilinde ve gündeminde olan Kürt sorunu diye nitelendirilen meseleyle ilgili bir dayatmaya maruz kalınmış mıdır? Kuzey Irak ile ilişkilerin sıklaştırılmasına yönelik bir zorlama ile karşı karşıya kalınmış mıdır?"
"OBAMANIN DİNİ METİNLERİ REFERANS GÖSTERMESİ KUŞKULARI ARTIRDI"
Konuşmasında ABD Başkanı Obama'nın geçen hafta Mısır'a yaptığı ziyaretine değinen Bahçeli, şöyle konuştu: "Soğuk savaş döneminden sonra ortaya çıkan tek kutuplu dünya arayışı esnasında Amerika Birleşik Devletleri'nin tehditkâr ve zorlayıcı politikaları insanlığın acılarını daha da artırmıştır. Özellikle Ortadoğu ve Avrasya'da enerji ve su kaynaklarını kontrole yönelik stratejileri, ABD'nin askeri ve ekonomik ağırlıklarını ve vizyonunu bu coğrafyalara yöneltmesine neden olmuştur. Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika İnsiyatifi de denilen ve bu coğrafyaları tanzime niyetlenen küresel proje sancılı bir değişim ve dönüşümün de başlangıcı olmuştur. Irak'ta kan dökülmeye devam etmekte, Pakistan bölünmenin eşiğine kadar gelmekte, Afganistan'da, Filistin'de sıcak çatışmalar devam etmektedir. Elbette ki on yılların biriktirdiği sorunları ortadan kaldırmak için zamana ihtiyaç vardır. Ne var ki, ABD'nin bu konularda köklü ve ciddi bir adım atacağına dair sözden öte bir işaret henüz alınmamıştır. Son olarak ABD Başkanı Obama'nın Mısır ziyaretinde İslam dünyasına yönelik çözüm getiren mesajlardan ziyade, dini metinlere referans yapan konuşması yeni ABD stratejilerinin ciddiyeti ve beklentileri konusunda kuşkularımızı artırmıştır."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.