Unutulan Afyon Mevlana mirası

Unutulan Afyon Mevlana mirası
‘Hz.Mevlana mirasının unutulan ikinci adresi Afyonkarahisar Sultan Dîvanî Mevlevihanesi restore edilerek ziyarete açıldı. Anadolu’da kurulan ilk Mevlevihane Sultan Dîvanî ilgi bekliyor’

UĞUR İLYAS CANBOLAT

Kuruluşu 13.yüzyıla dayanan ve Anadolu’nun ilk Mevlevihanelerinden olan Sultan Dîvanî Afyon’un en sevimli mekanlarından birisi… Bahçesinde derin ilmi ve tasavvufi sohbetlerin yapıldığı, hatır gönül bilinen bir mekan… Bir huzur mekanı. Ünlü bilim adamımız Onk. Dr. Haluk Nurbaki’nin de önemli uğrak mekanlarından birisi idi burası. Ehlince bilinen bu Konya Mevlevihanesinden sonra en önemli Mevlevihane ne yazık ki yeterince bilinmiyor, tanınmıyor. Başka Mevlevihanelerde olmayan ’40 Hatimli Şifalı Aşure’ geleneğinin başladığı Sultan Dîvanî Mevlevihanesi yeniden düzenlendi, restore edildi. Ziyarete açılan hücreler aslına uygun biçimde restore edildi ve kapılarına bilgilendirici levhalar konuldu. Vatan şairimiz Namık Kemal’in annesi Fatma Zehra Hatun’un da mezarı bulunan bu güzel mekan ve Sultan Dîvanî Mevlevihanesi hakkında Müze Müdürü Lokman Derya Solmaz ile görüştük.

-Sultan Divani’nin Mevlevihanesinin Mevleviliğin ikinci adresi olması nereden kaynaklanıyor? 
Hz. Mevlana’nın iki oğlunun Afyon’da sünnet olması, kız torununun Süleyman Şah’a gelin gelmesiyle birlikte Çelebi sülalesinin bu topraklarda yaşıyor olması. Özellikle 16. yüzyılda Sultan Divani zamanında, Mevlevihanenin icraatları ve Sultan Divaninin teşkilatçılığı çok önemli bir etkendir. 

- Anadoluda’ki ilk Mevlevi merkezlerinden oluşuna ilişkin veriler nelerdir?
Hz. Mevlana’nın oğlu Sultan Veled zamanında Afyon’da Mevleviye tarikatinin alt yapısının oluşmaya başlaması, ardından Sultan Veled’in oğlu Ulu Arif Çelebi’nin Afyon seyahati önemlidir. Ulu Arif Çelebi’nin, Mevleviliğin kuramsallaşması gayretiyle yaptığı seyehatlar çok önem arz eder. Evkaf-ı Humayun Nezaret-i Celilesi’ne yazılan 15 Nisan 1903 tarihli belgede verilen bilgiye göre, dergahın 1294-95 yıllarından itibaren asitane olarak bulunduğunu söyleyebiliriz.

-Sultan Divani kimdir? Bize kısaca tanıtabilir misiniz müze müdürü olarak?
Hz. Mevlana’nın yedinci kuşak torunlarındandır. (Türbesi Mevlevi Camiin içindedir.) Doğum tarihi ile ilgili net bir bilgiye sahip olmamakla beraber, 1448 veya 1471. tarihlerinden birinde doğmuş olmasının kuvvetli bir ihtimal olduğunu söyleyebiliriz. Sultan Dîvânî’nin, “Şiirleri” ve “Tarîkat’ül Arifîn” adlı tasavvufî bir risalesi mevcuttur. Babası tarafından veliahd tayin edilen ve şeyhlik makamına oturtulan Dîvâne Mehmed Çelebi, denilebilir ki Mevlevîlik tarîkatinin Bânî-î Sânîsidir (İkinci Kurucusu). Mehmet Çelebi çok güzel semâ ettiği için babası tarafından “Semâî” lakâbı verilmiş, kendisi de şiirlerinde “Semâî” mahlasını kullanmıştır. Kendisine “Dîvâne” de denmiştir. Bu Farsça sıfat, “Hak yolunda kendinden geçen, aklını kaybeden ,ilâhî aşkın etkisiyle hayrete düşen, şaşırıp kalan” anlamlarını içermektedir.

-Diğer lakabı olan ‘Divani’ daha yaygın herhalde?
Evet. Yaygın olarak kullanılan diğer lâkabı “Dîvânî”nin ise; Timur tarafından Semerkand’a götürülen, daha sonra da Şah İsmail’ce Tebriz’e nakledilen Mevlâna’nın Eseri “Dîvan-ı Kebir”i rüyasında gördüğü Hz. Mevlâna’nın manevî işaretiyle Tebriz’e gidip getirmesinden dolayı verildiği düşüncesi hakimdir. 

-Sanırım mana coşkusu, ceryanı yüksek bir zat idi ve yanı sıra tesir sahası geniş idi?
Sadık müridi Muğlalı İbrahim Şâhidî Dede’nin anlattığına göre Sultan Dîvânî; rind meşrep, coşkun ve cezbeli bir mevlevîdir. O, vecd ve istiğraka dalmış cezbeli bir şeyh,Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinde büyük yararlılıklar gösteren bir alperen,Yavuz ve Kânûnî başta olmak üzere bir kısım üst düzey devlet ricali üzerinde etkili olmuş bir siyaset ve teşkilat adamıdır. Hayatı ile ilgili bilgi veren kaynaklarda, bilhassa mürîdi Şâhidî İbrahim Dede’nin Gülşen-i Esrâr adlı eserinde, yaptığı faaliyetler ve kerametleri hakkında bilgiler vardır.

-Vatan şairimiz Namık Kemal’in annesinin bu hazirede misafir edilmesi yeterince biliniyor mu? 
Yeterince bilindiğini söyleyemeyiz.

-Peki Afyon’da Mevlevihane yeterince biliniyor mu? 
Aslında bunun net bir cevabı yok. Şöyle ki; bilim adamları nezdinde hakkıyla bilinen bir yer. Mevlevilik, Hz. Mevlana ve Mevlevihaneler konusunda araştırma yapanlar, edebiyatçılar, Mevlana muhibbanları Afyonkarahisar Mevlevihanesinin önemini biliyorlar. Fakat geniş kitlelerin yeterince tanıyıp bildiğini söyleyemeyiz. O nedenle tanıtım noktasında projelerimiz var.

-Türkiye’de daha çok tanınması için neler yapılıyor?
Yazılı ve görsel medyanın imkanlarından yararlanıyoruz. Broşürlerimiz var. Daha da önemlisi, gelenekselleşecek etkinlikler planladık. İnşaallah önümüzdeki günlerde bunlar etkin hale gelecek.

-Sıkça yangına maruz kalmış herhalde bu mekan? 
Evet.Özellikle 1902 deki yangında tamamen yanmış.

-Mevleviliğin önemli bir unsuru olan sema etme konusunda da Afyon’un önemli katkıları olmuş sanırım.Doğru mudur?
Evet.1950 lerde, Konya’da Mevlana’yı anma programı yapılacağı zaman, semazenler Afyon’dan gitmiş. Konya’da unutulmaya yüz tutmuş bu gelenek, tekrar Afyonkarahisar’lı semazenler sayesinde canlanmış.

-Burada sema öğrenenlerden halen hayatta olanlar var mı?
1920 doğumlu Rıza Sarı amca, halen yaşayan canlı şahit. Konya’ya gidenler arasında o da var. Kendisi Yahya Dede’den sema çıkarmış.

-Burada yetişmiş, ülke kültürüne katkı vermiş insanlar var mı? Kimler bunlar?
Elbette var. Bayati ayinin bestekarı Küçekzade Mustafa Derviş Efendi, Mesnevihan Hüseyin Bayık, Neyzen Feyzi Dede, Neyzen Kemal Bayık, Semazen Rıza Sarı, Hüsrev Ve Arif Çelebiler.

-Restore edilerek müze halinde ziyarete açılan bu mekan nasıl oluştu? 
Vakıfların restorasyonu sırasında, Afyonkarahisar Belediyesi Kadınlar Meclisinin sunduğu proje kabul gördü. Projenin amacı, derviş odalarının tarihi dokusuna uygun bir şekilde tefriş edip, müze olarak ziyarete açmak idi.

-Burada yer alan postnişin, sema odası, mesnevihan, hattat odası ve matbah gibi mekanlar aslına uygun olarak mı düzenlendi? 
Evet.

-Odalarda yer alan mankenler de sanırım burada neler yapıldığını göstermesi açısından düzenlendi?
Evet. Buradaki bu temsillerin, tarihi canlandırma açısından çok önemi var. 

-Minderler üzerinde yer alan keçeler çok dikkat çekici. Bunlar özel olarak mı üretildi? 
Evet. Halen keçe sanatını devam ettiren ustalarımızdan Yaşar Kocataş’ın çalışmaları.

-Restore edilen bu güzel mekanda ve Sultan Divani’nin huzurunda Mesnevi dersleri dinleme imkanı da olabilecek mi? 
Bu konuda talepler var. İnşaallah değişik etkinliklerle bu talebleri karşılarız. 

-Mevlevihanelerde musiki de önemli bir yere sahip. Bu konuda ileride neler yapılabilir? 
Siz de biliyorsunuz ki Sema ayini, ritim ve musiki eşliğinde yapılıyor. Afyonkarahisar’da Konya’da olduğu gibi, zaman zaman sema törenleri yapılabilir.
-Konya’da icra edilen ihtifal törenleri gibi burada da yapılan faaliyetler var mı? 
1960’lı yıllarda, Konya ihtifallerinin ardından Afyon’da da törenler yapılırmış. Şimdi böyle bir gelenek yok. Bazen Kültür Bakanlığı Konya ekibi buraya gelir ve icra ederler.

-Restore çalışmalarında belediye katkı da aldı her halde? 
Restorasyonu Vakıflar Gen. Müdürlüğü yaptı. Derviş odalarının müzeye dönüştürülmesi, içinin tefrişi, belediyenin ve iş adamlarının katkısıyla oldu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.