Madımak’ı yaşadım CHP’den tiksindim
Serdar ARSEVEN / VAKİT
Ergenekon iddianamesinde derin devlet tezgahı olduğu gözler önüne serilen Sivas olaylarının yıldönümünde anma töreni bahanesiyle gerçekleştirilen etkinlikte açılan bir pankart, tüm ülkede ve özellikle de BBP camiasında büyük tepkiye sebep olmuştu. “Gülerek yaktın, donarak öldün” pankartıyla sergilenen alçaklığa milyonlar tepki gösterdi. İğrenç pankarta tepki gösterenlerden biri de, Kahramanmaraş’ın Nurhak ilçesine bağlı Tatlar Beldesi’nde yaşayan Bülent Kaya oldu. Bülent Kaya, Sivas olaylarının ardından hayatı yepyeni bir istikamete giren bir vatandaş. Onun ilginç hayat hikayesinin Sivas olaylarıyla ilgili kısmı, “2 Temmuz tahrikçileri” arasında yer alışıyla başlıyor. O günlerde koyu bir CHP taraftarı olan ve hatta yönetim kadrosunda yer alan Bülent Kaya, “tahrikçiler” arasında gittiği Sivas’ta, gösterilere sahne olan Madımak Oteli’nin içindeki topluluktaydı.
MADIMAK VE O GÜN
Otel perdelerinin alev alması sonucu otelin giriş kısmı ve sonrasında koridorları dumana boğulmuştu. Aralarında Bülent Kaya’nın da olduğu grup, duman baskısından dolayı otelin uzak köşelerine yöneldiler. İşte bu arayış, Bülent Kaya ve diğerlerinin BBP İl Başkanlığı mensupları tarafından kurtarılmalarına vesile olmuştu.
İşte Bülent Kaya, tahrikçi grubun içinde Sivas’a gelen, otelin içindeki hengameyi yaşayan ve BBP’liler tarafından duman zehirlenmesinden kurtarılan bir eski CHP’li. Rahmetli Yazıcıoğlu’nun bu olaylar sırasında arkadaşlarına olayları yatıştırmak ve mümkün olduğunca fazla insanı kurtarmak için talimat vermesi, o güne kadar haklarında olumsuz düşünceler içinde olduğu BBP’lilerin son derece müşfik tavırlarına muhatap olması, onun duygu ve düşünce dünyasında büyük değişimlere vesile olmuş. Öyle ki, o bugün bir BBP yöneticisi.
Biz, bu ilginç hikayenin sahibi Bülent Kaya ile yüz yüze görüşebilmek için Kahramanmaraş’ın Nurhak ilçesine bağlı Tatlar beldesine gittik. Ve bu ilginç hikayeyi sahibinden dinledik. İsterseniz, bu genel toparlamanın ardından, sözü, “Gülerek yaktın donarak öldün” pankartının ruhunda yol açtığı sarsıntıyı ve üzüntüyü dile getirerek konuşmasına başlayan Bülent Kaya’ya bırakalım...
O, Sivas’ı yakmak için giden CHP’liler arasındaydı. Koyu bir CHP’liydi. 2-3 Temmuz Pir Sultan şenliklerine katılmayı bir görev bilmişti. O güne kadar dindarlara hep yan gözle bakmıştı. O anlarda... Madımak Oteli’nin koridorlarını dumanların sardığı anlarda, kurtuluş yolu olarak, BBP İl Başkanlığı’nın arka tarafındaki küçük pencereyi gören grup içinde o da vardı.
O günlerin “laikçi aydın”ı, günümüzün samimi tövbekarı Bülent Kaya, Sivas olaylarının öncesini, olayların meydana geldiği saatleri ve sonrasını bütün ayrıntılarıyla kendisini Kahramanmaraş’ta ziyaret eden Ankara Temsilcimiz ve yazarımız Serdar Arseven’e anlattı. Sözlerine; “Öncelikle ‘Gülerek yaktın, donarak öldün’ pankartını açan soysuzları protesto ettiğimi belirtiyorum” diyerek başlayan Kaya anlatıyor:
“CHP ekibi olarak, Kültür merkezindeki toplantıya katıldık. Aziz Nesin konuştu. O dine ve dindarlara hakaret ediyor, biz o bilinçsiz halimizde alkışlıyorduk. Ali Balkız filan hepsi hakaret etti, biz alkışladık. Ertesi gün, Kale Camii’nde gerginlik yaşandı. O zamanki bizimkiler, ezan okunurken ezanı bastırmak için davul zurna çalıyorlardı. Şeytan Ayetleri’ni yayınlamasından dolayı Aziz Nesin’e zaten tepki vardı. Bir de bunlar olunca, tansiyon iyice yükselmişti.”
MADIMAK OTELİ’NDEYDİM
“Madımak Oteli’nin önü ana baba günüydü. Ben sosyal tesislerde oturuyordum. Allah-u ekber sesleri geldi. Camlara taşlar atılıyordu. Bir ara dumanlar gelmeye başlayınca, sağa sola kaçıştık. Ben, bir grupla birlikteydim, bir pencere mi ne bulduk. Baktık, pencereyle karşıdaki pencere arasında bir tahta var. Önce bazı arkadaşlar geçti, ben de hemen arkalarından geçtim. Bir baktım, orası BBP İl Başkanlığı imiş. Yanımda Arif Sağ vardı. Telaş içinde, kurtardıkları için Büyük Birlik Partililerin ellerine sarılıyordu. Ankara’ya gider gitmez ilk yapacağı işin Yazıcıoğlu’na teşekkür için gitmek olacağını söylüyordu. O arada Sivas İl Başkanı Gaziantep’te bulunan merhum Yazıcıoğlu’nu aradı. Yazıcıoğlu’nun direktiflerini alıyordu İl Başkanı. Yazıcıoğlu’na ‘Otuz otuz beş kişiyi otelden buraya aldık’ bilgisini veriyorlardı. Başkan da onlara, ‘Gelenleri kapıya çıkartmayın, olaya siz de karışırsınız. Gelenlerin yemeğini, çayını, bütün ihtiyaçlarını karşılayın. Hepsine çok iyi davranın. Dışarıya çıkmalarına da izin vermeyin, başlarına bir şey gelmesin’ talimatını veriyordu. Başkan, ‘Tamam başkanım, izin vermeyiz’ diyordu.”
ARİF SAĞ BENİM YANIMDAN İNÖNÜ’YÜ ARADI
Biz BBP’liler tarafından kurtarılanlar olarak 35 kişiydik. Heyetin lideri pozisyonunda olan Arif Sağ, o zamanki Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü’yü aradı. İnönü kendisine, ‘Güvenliktesiniz, orada kalın, papuç bırakmayın’ filan demiş. Ben kendisine, ‘Oyuna geliyoruz, Sayın Sağ. İnönü’nün dediğine inanmayın, büyük bir tezgaha düştük, bizi yine BBP’liler kurtardı’ dediğimi hatırlıyorum.
“Arif Sağ, o gün BBP’lilerin neredeyse ayağına kapanıyordu. Teşekkürler yağdırıyordu. Sonraları, ‘BBP’liler bize tekme vurdular’ filan dediğini duyunca, ‘vay be, dünyaya bak’ diye düşündüm. İsteselerdi, hepimizi öldürtürlerdi. Bizi dışarı bırakmaları yeterdi. Orada bize yaptıkları insanlığın karşılığı olarak, böylesine doğru olmayan ifadelerin kullanılmasını aklım almıyor.”
ETKİLENDİM, BBP’Lİ OLDUM
“Ankara’ya dönüş yolunda düşünüyordum. Biz buraya niçin gelmiştik. Müslümanların değerlerine hakaret etmek için mi?.. Bu kışkırtıcılığın sebebi neydi?.. Kimi kime vurdurmak istiyorduk? İslam’ı niçin tehdit olarak görüyorduk? Bunlar iyi insanlardı. Biz mi kötüydük? Biz mi birilerinin oyununa geliyorduk? Bunların muhasebesini yapa yapa geldim, Ankara’ya. Cenaze törenleri yapılıyordu. Cami avlularından yuh sesleri yükseliyordu. Bunlardan, bu sözde laiklerden soğumuştum. Koca Sivas’ın oyuna getirildiğini, Sivas’ın yakıldığını düşünmeye başladım. Vicdanım da rahatsız olmuştu. Her yıl Banaz’da yapılan şenliklerin Sivas’a alınmasının arkasında laiklik değil bölücülükle ilgili hesapların olduğunu düşünmeye başladım. Hemen CHP’den istifa ettim. O günlerde Kahramanmaraş Nurhak ilçesinde yöneticilik yapıyordum. Hemen bıraktım. BBP’ye geçtim. 1994 seçimlerinde, BBP’den Tatvan Belediye Meclis üyesi adayı oldum ve seçildim. 1995’te Nurhak BBP Teşkilatı’nı kurdum ve başkanı oldum. 1999 ve 2002 genel seçimlerinde BBP Kahramanmaraş adayı oldum. 2002 Kurultayı’nda Merkez Disiplin Kurulu üyesi, 2004’te Merkez Karar Yönetim Kurulu üyeliğine seçildim. Halen, bu partide görev yapıyorum. CHP’den tövbe ettim.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.