Teoman "Ergenekon" uzmanı gibi

Teoman "Ergenekon" uzmanı gibi
Türkiye'yi yakından ilgilendiren Ergenekon süreci tartışmasına ünlü rock müzik sanatçısı Teoman da katıldı. Verdiği mülakatta Teoman'ın gündemi çok iyi takip ettiği görüldü.

Teoman, Ergenekon sürecini son yıllarda atılmış "en etkileyici adım" olarak nitelendiriyor. Bu davayla birlikte "Kürt'üyle, Türk'üyle 25 senedir tüm toplumu esir alan bir sürecin" bitirileceğini umut ediyor. Türkiye'de darbecilere karşı bir tepkinin dile getirilmesi gerektiğini savunan ünlü sanatçı, Kenan Evren'in Çankaya Köşkü'nde kabul edilmesi nedeniyle çok üzülmüş. 

AK Parti'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana demokratikleşme açılımlarını nasıl buluyorsunuz?


"Hükümet" ve "devlet'in her zaman aynı kanaldan işleyen aktörler olmadığı Türkiye'mizde, bu aktörler özellikle AKP söz konusuyken birbirlerinin tersine çalıştılar çoğunlukla. Doğrusu bu ayrımın bile yanlış olduğuyken, AKP'yi tam anlamıyla değerlendirmek çok zor. AB kriterlerine uyum açısından AKP gerçekten de çoğunlukla ileri hamleler yaptı. Kimi zaman ters, dediğini yutan davranışlar sergilese de, ben bir vatandaş olarak, uzaktan niyetinin hep bu yol olduğunu hissettim. Burada bir parantez açıp, "AB kriterleri" derken, bir açıklamayı zorunlu hissediyorum. Bu "AB kriterleri" kelimelerini, sadece ülkemin olmasını arzu ettiğim yerini göstermek için pratik bir nedenle kullanıyorum. Kendi kendimize zaten yaratmamız gereken gelişmenin yolunu, bize bir ülkeler topluluğu gösterdiği için gururum biraz kırık açıkçası. 

Bu anlamda sizi en çok etkileyen adımlar neler? 

Tereddütlerimi saklı tutarak "Ergenekon süreci" diyeceğim. Sadece darbe teşebbüslerine değil, 25 senedir Kürt'üyle, Türk'üyle tüm toplumu esir alan bir sürecin bitirilmesine yönelik hareketleri nedeniyle. 

Sizi hayal kırıklığına uğratan gelişmeler neler oldu? 

Ergenekon süreciyle ilgili tereddütlerimi biraz açayım o zaman. Hukuki sürecin daha sağlıklı yürümesini tercih ederdim. Kimi zaman şüpheliler önce gözaltına alındı, kanıtlar sonra arandı ya da beceriksiz, bazen de hoyratça oldu bu süreç. Bir de bu dava nedeniyle muhaliflerini sindirme yönünde bir çabadan bahsediliyor ki, Türkiye söz konusu olduğunda olmayacak bir şey değil bu. Her ne kadar bu konuda detaylı bir şey bilmiyorsam da, ülkemizde siyasetin pek temiz oynanan bir oyun olmadığını biliyorum. Ergenekon'dan bağımsız olarak, yolsuzluklar da yüzümüze baka baka yapılıyor, işin ilginç tarafı kimsenin tereddüdü yok bu konuda. AKP taraftarları dahil buna.

Demokratikleşme sürecinde Türkiye'nin aşması gereken en önemli engelleri ne olarak görüyorsunuz?

1982 Anayasası'nda özgürlükler tanınırmış gibi yapılırken, her maddeden sonra "ama..." diye başlanarak muğlâk ifadelerle bu özgürlükler fiiliyatta geri almıyordu. "Ama"ların kalktığı bir anayasa ile bir düzen oluşturulursa ve bu toplum ve devlet tarafından sindirilirse yeterlidir. Yeni anayasa bir başlangıç olacak. 

Türkiye halen bir darbe anayasası olan 80 Anayasası ile yönetiliyor. Sizce yeni bir anayasa gerekli mi? Neden?

"Anayasaya hayır" propagandasının yasak olduğu bir referandumla kabul edilmiş - zorla ettirilmiş - hangi anayasa, anayasa olabilir ki? Kaldı ki, madden yüz binlerce kişiyi, manen tüm toplumu işkenceden geçiren insanlar tarafından hazırlanmışken. Ve o insanları hâlâ hatırlıyoruz. Zaten izdüşümleri de şu anda mevcut, siyasetimizin tam göbeğindeler hâlâ. 

Türkiye'deki "statüko" kavramı size neler çağrıştırıyor? 

"Statükocu" her yerde aynı şeyi çağrıştırıyor bana, Türkiye'dekinin bir farkı yok. Kalben, Türkiye'de hiç kimsenin çıkıp da, "Ben mevcut düzenden mutluyum" diyecek yüzsüzlüğe sahip olacağına inanmıyorum. Kimse "Ben statükocuyum" da demedi zaten. Burada hükümet olarak AKP'ye de, ona muhalif unsurlara da düşen, kendilerini yargılamak bu konuda. AKP'nin "statükoculuk"la tanımladığı kesimler için söylediklerinin birçok yerde doğru olduğunu teslim etmekle beraber, özeleştiriye de ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum. Suçladıkları Cumhuriyet elitinin yarattığı yanlışların, işlerine geldiğinde AKP tarafından kullanıldığına da şahidiz. 

Siyasal anlamda ve birçok sosyolog, tarihçi tarafından "asker-sivil bürokrasi" olarak işaretlenen statükoculuk, Türkiye'ye neler kaybettiriyor? 

Eğer tanımı söylediğiniz gibi yapıyorlarsa, ben bahsettiğiniz sosyolog ve tarihçilerle aynı düşünmüyorum. Benim tanımlamam daha geniş bir alanı kaplıyor.

Statükoculuğun temsilcilerinin, özellikle de CHP'nin, yeni anayasa girişimlerinin önüne geçme çabalarını nasıl yorumluyorsunuz?

Sorulduğu biçimiyle bu soruya cevap vermem demek, CHP'yi statükocu olarak tescillemem -ki birçok açıdan doğru - siyasal ve toplumsal karşılığı olarak da AKP'yi itham hakkımdan vazgeçmem demek. Vazgeçmiyorum. Ergenekon sürecini hallettikten sonra AKP nasıl davranacak göreceğiz. Umarım söyledikleri gibi bir parti olurlar, olmaya çalışırlar. 

1960'tan 2007'deki e-muhtıraya kadar olan süreçte adeta "bir darbe toplumu" haline dönüşen Türkiye'de Ergenekon Davası'yla birlikte ilk kez darbecileri yargılamanın önü açılıyor. Bu açıdan bakıldığında Ergenekon Davası'nı nasıl yorumluyorsunuz? 

Güzel gelişme ama Abdullah Gül, Kenan Evren'i konutunda ağırlayınca da içimden Cumhurbaşkanı'na, "Neden?" diye soruyorum. Tamam, anladık yargılayacak kudretiniz olmayacak gibi devlet olarak, ayrıca da hakikaten kibar birisiniz; ama bari suratınızı ekşitin bu insanlara karşı. Ekşitin ki, bazı üniversiteler panellerine Kenan Evren'i çağırmasınlar. Cahil öğrencileri de onu alkışlamasınlar "Yine olsa, yine aynı davranırdım" dediğinde. 

Kürt sorununun çözümünü tıkayan sebepler sizce neler?

En büyük nedeni; yaranın çok taze, çok büyük ve siyaseten sömürüye çok açık olması. Bir de bu gelinen noktada kimse ne yapılması gerektiğini bilemiyor. "İyi haberler" başka başka taraflara tosluyor. Bu konuda en ufak arkadaş topluluğu içerisinde bile öne süreceğiniz insani herhangi bir sebep, sizi 'vatan haini" yapabiliyor. Çocuklar bile üç-beş yaşlarında "farz etmeyi" öğreniyorlar. Ama koskoca bir Türk toplumuna "empati" kavramı o denli uzak ki.

Bu noktada atılacak öncelikli adımların neler olduğunu düşünüyorsunuz?

Bir af, bir gün nasıl olsa olacak, bu arada Kürtlerin gururu daha da kırılmasın bari. Kürtlerin küskünlüğünün, karşı çıkışının nedenlerinden en önemlileri 80 küsur senenin hoyratlığı ve gurur kırıcılığı değil mi? Atatürk'e ve onun projesine hayran bir dedenin aldığı soyadıyla Ahmet Türk'ün bir Kürt olarak düştüğü ironinin yazarı bu devlet değil mi? Devlet, hiç kimseyi muhatap kabul etmeyerek ne yapacak? Tek basma şimdiye kadar ne yaptıysa onu! Ahmet Türk'le bile konuşmuyorsanız kiminle konuşacaksınız? 

Türkiye'deki ideolojik zihniyet içinde Batılılaşmanın uzun yıllar bayraktarlığını yapmış Kemalist ideoloji ile muhafazakâr kesimin AB ve Batılılaşma konuları üzerinde adeta rolleri değişmesini nasıl yorumluyorsunuz? 

Sadece bu konularda olsa kafa karışıklığımız yine iyi. Sağ ne, sol ne; hepsini karıştırdık. CHP'nin bahsedilen konularda sınıfta kaldığı doğru. Şimdi AKP'ye düşen, tavrının konjonktürel değil, ilkesel olduğunu kanıtlamak.aktüel

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.