Ergenekon'u sezen roman

Ergenekon'u sezen roman
Ergenekon davası tüm hızıyla sürerken etkileri edebiyat dünyamıza da yansımaya başladı.

Yazar Oya Baydar son romanı “Çöplüğün Generali”ne Ergenekon cephaneliklerinin bulunmasını andıran bir bölümle başlıyor. Kitapta, topraklarından, sularından silahlar, patlayıcılar fışkıran ve bir gün patlayıp yok olan adsız, mekânsız, zamansız bir ülke anlatılıyor. İşin ilginç tarafı Baydar bu bölümleri yazdıktan hemen sonra ülkemizin birçok yerinden adeta cephane fışkırması. 

Çöplüğün Generali, hayali bir ülkede geçiyor. Okurlara bir hayli tanıdık gelecek bu ülkede, günün birinde, çöplüklerde, boş arazilerde gömülüp bırakılmış bombalar, mermiler bulunmaya başlar. Bu durum giderek bir yazarın dikkatini çeker ve yazar bu konunun çevresinde bir roman yazmaya koyulur. Ne var ki romanını tamamlayamadan kaybolacaktır. 

İnsan haklarına, barışa, insani olan her şeye yöneltilmiş evrensel şiddete zarif bir yapıtla karşı çıkan 
yazar Baydar, Sabah Gazetesinde 16 Mayıs 2009 tarihinde yayınlanan röportajda bu kitapla ilgili şunları belirtmişti:

“YAZDIKLARIM BİRE BİR GERÇEKLEŞTİ”

“Yeni bitirdiğim bir roman var, eylül ayında yayımlanacak. Adı Çöplüğün Generali, ama korkmayın bildiğimiz generallerden değil. Bugüne kadar yazdıklarımdan tümüyle farklı. Hem konu, hem kurgu, hem üslup olarak. Bu yüzden biraz korkuyorum ve ilk defa bu konuda heyecanlıyım. Topraklarından, sularından silahlar, patlayıcılar fışkıran adsız, mekânsız, zamansız bir ülke anlatıyorum. Bir gün patlayıp yok olan bir ülke. Yazmaya başladığımda henüz bu bombalar falan bulunmamıştı, Ergenekon sürecinin çok başlarıydı. Tamamen fiktif bir hikâyeydi. Sonra tuhaf bir şey oldu; belki inanmayacaksınız, ama yakınlarım tanığıdır. Yazdığım bölümlerin bazıları neredeyse bire bir gerçekleşmeye başladı. Hele şu son denizde bulunan bombalar, silahlar. Ben bu bölümü yazalı iki aydan fazla oldu. Romanın da kilit bölümlerinden biri. Şimdi sanki gerçeği yazmış gibiyim, oysa tümüyle alegorik bir şeyler karalamak istemiştim. Ayrıca da korkuyorum; romanın sonu da aynen gerçekleşirse diye...”

Bir dönem Taraf Gazetesi’nde de yazan Oya Baydar, aynı röportajda Ergenekon yapılanması hakkında da bakın neler söylemişti;

ULUSALCI SOL ERGENEKONCU

“Solun CHP dahil ulusalcı kesimleri, tabii tabanlarını değil yönetimlerini kastediyorum, zaten Ergenekoncuların ve darbeci zihniyetin avukatlığını açık açık yapıyorlar. Sosyalist solda bile, 'benim darbem iyi, senin darben kötü' olarak özetlenebilecek, demokrat ve özgürlükçü düşünceyle taban tabana zıt sesler çıktı. Tabii tümümüzü katmıyorum bu kervana, ama 'yesinler birbirlerini, işçi sınıfını ilgilendirmez' falan denebildi. İnanın şaşırdım, nasıl geldik bu hallere diye. Sonra sol geleneğimiz üzerinde düşünmeye başladım, iğneyi de çuvaldızı da kendimize batırmayı göze alarak. Yine bütün kesim ve kanatlarıyla değil, ama ağırlıklı olarak devrimin ancak darbe ile gerçekleşebileceği, istenilen toplum düzeninin tepeden inme vesayetle kurulabileceği kanısı hâlâ egemen, görebildiğim kadarıyla…”

Rıfat Yörük/Habervaktim/Özel

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.