Freud okuyup konuşmayı unuttular

Freud okuyup konuşmayı unuttular
Bülent Akyürek, her zamanki sivri dilli üslubuyla kaleme aldığı “Öğlen Namazına Nasıl Kalkılır?” üzerinden insan, toplum meseleleri ve genel dünya hâllerini değerlendiriyor.

SÖYLEŞİ: SAMET DOĞAN

Yazar Bülent Akyürek’in yine çok tartışılacak, ezberleri bozacak yeni kitabı Fincan Yayınları’ndan çıktı. Akyürek’le hem yeni kitabını, hem de gündemi konuştuk.

Öğlen namazına kalkmak derken, neyi kastediyorsunuz?

Sabahlara kadar internetin başından ayrılmayan insanlar sabah namazını kılıp ikindiye kadar uyuyorlar, öğlen kaçmış oluyor böylece. Evet, bir de kitabımda söylemek istediğim şey şu: Müslüman artık bir namazdan sonra diğerini beklemiyor. Şartlı reflekse dönüşmüş bir namaz kılma alışkanlığımız oluştu. Namazdayken fabrika ayarlarına geri dönüyor, namaz bittikten hemen sonra dünyanın kollarında cilveleşiyoruz. Bu hoş değil, ayarımız iyice bozuldu… Gafletteyiz… Maddi uykuda ustalaşmış olan bu ümmet, kapitalzm sayesinde manevi uyanıklığını yitirdi.

Kitabınız çok sert ve tehdit ifadeleri içeriyor... Korkmuyor musunuz?

Cesur bir adam, en dipteki korkuları yaşamış adamdır. Ben cesur bir adam olduğumu söylemiyorum ama, galiba konuşurken ve yazarken korkmayı unutuyorum…

Hz. Mevlana’nın yanlış kullanımı hakkında çok yazıp konuştunuz ama sözleriniz bitmedi galiba?

Hz. Mevlana ve semazenler döner sermaye oldu. Ben bütün bunlara karşı çıkıyorum, bu işin peşini bırakmam. Hz. Mevlana’nın bütün pazarlama müdürleri üstüme geliyorlar. Mevlana’yı güneş enerjili bir oyuncağa çevirdiler.

Mevlana ve Şems üstüne romanlar yazılmaya başlandı, hatta artık yanlış anlaşılıyor, burada da bir tehlike var mı?

Mevlana’ya en büyük zararı sevenleri veriyor, buna kuşkunuz olmasın… Neresinden başlasak, neresini düzeltsek bilmiyorum ama galiba en büyük sıkıntı “aşk” ile “muhabbet”in birbirine karışması. Mevlana ve Şems arasındaki şeye “aşk” denmez, “muhabbet” denir. Çünkü muhabbetin içinde cinsellik yoktur, fakat aşkın içinde her zaman cinsellik bir yılan gibi kıvrılıp gününü bekler.

Peki, aşk ve muhabbet kimler arasında olur?

“Aşk” bir kadın ve erkek arasında olur. “Muhabbet” ise iki kadın veya iki erkek arasında olur. Yani iki erkeğin söz konusu olduğu yerde aşktan bahsedersek yanılırız. Muhabbetin öznesi gönül, aşkın ise kalptir, cinselliktir… Alfabe Devrimi’nden sonra Freud okuyup, konuşmayı unutan bazı kitleler her şeyi birbirine karıştırdı. Mevlana ve Şems söz konusu olunca hemen “aşk” diyorlar. Onların yüzünden iki erkek yan yana gezemez olduk!

Yani ortada büyük bir ayıp ve günah var? Onları nasıl uyaracağız peki?

Çok basit bir şekilde şu an onları uyarabilirim. Engels, zengin bir adamdı. Marks ise aç susuz sakallı biriydi.
Engels, hayatı boyunca kıllı bir adam olan Marks’ı destekledi. Soruyorum öyleyse, Marks ile Engels’in arasında aşk mı vardı? Engels ve Marks eşcinsel miydi? Buyurun cenaze namazına, hadi bakalım!!! Önüne gelen bizim kutsallarımızla gırgır geçecek, biz de bir soru sormuş olalım, bakalım ne olacak?

Türkiye’de en çok gezen ve söyleşiler yapan yazarsınız, ciddi sağlık problemlerinizin olduğunu biliyoruz. Biraz dinlenmeyi düşünmüyor musunuz?

Ben Türkiye’nin, halkın yazarıyım deyip haritada yerini bilmedikleri yerlere protez bacaklarımla gidiyorum.

PATRON KORKUSUNA NAMAZ KILMAYANLAR VAR

Bazı kitaplarınızda olduğu gibi özellikle son kitabınızda da Müslümanların korkusuz olması için çok sert metinler yazmışsınız. Sizce Müslümanlar korkak mı?

İş yerinde patron korkusundan namazlarını kılamayanlar var. Tabii ki kızıyorum, azarlıyorum. Takva sahibi gerçek Müslüman, Allah yolunda ölebilmek için bahane arar, biz ayağımıza gelen fırsatları tepiyoruz. Cennet günde beş kez ayağımıza geliyor ama biz onu çiğniyoruz!

Konformist Müslümanlara çok kızıyorsunuz. Sizce konfor nedir?

Aldığımız bir nefesi geri vermek konfordur. Bir lokma bir hırka diyorlar ya... Hırka konfordur. Çünkü Ashab-ı Suffe’nin üstünde giyinecek elbisesi yoktu.

Kapitalizm uyuyan insanı niçin sevmez?
Uyuyan insan tüketmez çünkü… Vakit nakittir diyen kapitalizm, uykuyla geçirilen zamana çok üzülür. Kapitalist çağda “Vakit nakittir, boş oturmak ayıptır, zamanı verimli kullanın” sözleri modernitenin ayetleri oldu. O ayetleri çiğnememek adına Allah’ın ayetleri unutturuluyor.

Batı, karanlıktan korkuyor mu?

18. yüzyıl aydınlanma çağından beri Batı, karanlıktan utanıyor, korkuyor. Karanlık, ilkellik oldu. Sokaklar, caddeler, parklar, yollar, dağlar sabahlara kadar aydınlatılıyor. Elektrik tüketimi küresel ısınmayı beraberinde getiriyor, kıyameti hazırlıyor, niye? Çünkü Allah bize “Akşam olunca uyuyun, sabah olunca uyanın” dedi ama biz ayete muhalefet ettik. Nesnelerin karanlıkta görünmemesi gibi sürekli aydınlık bir dünya ateşböceklerinin sonu oldu.

İnsanlar sabaha kadar niçin uyumuyor, sonra da namazlarını kaçırıyorlar?

Kafamızın içine “Siz uyurken dünya dönüyor ve siz uyurken mutlaka bir şeyler kaçırıyorsunuz.” inancını yerleştirdiler. Dünya için olmayan tek uykusuzluk biçimi gece ibadetleridir. Gece ibadetlerinin en mübarek yanı ne için uykusuz kaldığımıza verilen cevaptır.

İslamcıyla mü’min arasındaki en büyük fark nedir?

İslamcı kentleşmiş Müslümandır. Dikkat edin mü’min demiyorum! Mü’min kadercidir ve başına gelene razı olur. Çünkü ahiret gününe iman etmiştir. Mü’min, başına bir şey gelince razı olan, Allah’a havale eden adamdır ama İslamcı başına bir durum gelince karakola ve savcıya koşar, olay budur!

Namaz kılmayan insanın iç huzursuzluğunu nasıl açıklarsınız?


Ben, otuz beş yaşıma kadar inançsız yaşadım. Hidayete ereli beş yıl oluyor. İçki haram olduğu için insan bedenini sersemletir ve zikzaklar çizdirir. Her haram, her günah bizi Kâbe’den uzaklaştırır. Ancak namaz kılarken istikametimiz Kâbe’dir. Allah’ın nefesinden bedenimize üflenen mübarek ruh bu dünyada olmak istemediği yerlerde gezinmekten, görmek istemediklerini görmekten ve duymak istemediklerini duymaktan bedenlerimizin içinde hıçkırarak ağlıyor. Müslüman, bakışlarını Kâbe’den ayırdığı an şeytanın yoldaşı olur. İnançsız yaşadığım yıllardan biliyorum. İpiniz Kâbe’ye bağlı değildir ve sizi isteyen istediği yere götürür. Allah korusun! Allah, gözlerimizi Kâbe’den ayırmasın ve gözlerimiz Kâbe’den başka yere baktığı zaman kör olsun inşallah!

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.