Temrin Ocak ayına 21. sayısıyla girdi

Temrin Ocak ayına 21. sayısıyla girdi
Temrin edebiyat dergisi, Ocak ayına 21. sayısıyla girdi. Aylık düzenli olarak yayımlanan derginin okul kimliği bu ay bir kere daha kendini gösteriyor.

Derginin bu sayısında yine yeni kalemler yer alıyor. Ayrıca “editörden” yazısında ifade edildiğine göre Temrin okulundan yetişen kalemlerden üç tanesinin Hece Öykü’nün son sayısında öyküleri yer almakta… Ayrıca Dergâh dergisinin Aralık sayısında da Temrin yazarlarından bir kişinin öyküsü ve iki kişinin şiiri yer almakta… Temrin böylece, okul kimliğini edebiyat dünyasında tescilletmiş oldu. Kendi içinde sürekli genç ve dinamik bir kadronun yazıyor olması bunu zaten doğruluyor. Dergi daha önceden Ocak ayında yapacağını duyurduğu özel sayıyı Şubat ayına ötelemiş. Gerekçe olarak da yeni yılın ilk ayındaki yoğunluğun ardından özel sayı çıkarmanın daha doğru olacağı düşüncesi ileri sürülüyor. Toprak özel sayısı ile 2010’da İstanbul Avrupa Kültür Başkenti etkinliklerine ilk katkıyı sunacak olan derginin, bu sayıyı normal sayılardan daha hacimli yapacağı belirtiliyor. Her bir özel sayının 160 sayfadan az olmayacağı özel sayılar, sadece edebiyatımıza değil, kültür ve medeniyetimize de not düşmüş olacak.

Ocak sayısında derginin girişinde bizi nefis bir tercüme şiir karşılıyor. Nihan Işıker’in Sohrap Sepehri’nin bu şiirini Farsça aslından tercüme etmesi, derginin ciddiyetini ve hassasiyetini göstermesi bakımından anlamlı duruyor. Derginin tercüme edilmiş bir şiiri koyma yerine bizzat bir şiiri tercüme ettirmesi, genç yaşına rağmen güven ve ümit veriyor. Bu sayının şairleri: Metin Tonbul, Emin Çelikli, Leyla N. Karaca, Kenan Mermer, Nurettin Durman, Şeref Yılmaz, Zeliha Köse ve Muaz Güner.

Ersin Teres, “En Eski Türk Şiiri” serisinin dördüncüsünü kaleme aldı. Türk şiir geleneğini ilk örnekleriyle ele alan bu çalışma, edebiyat araştırmacıları için önem taşıyor. Mükrime Dilekçi, “Hayata Dair Not(a)lar” isimli yazısında kendi iç sesini dillendiriyor ve kalbinin derinliklerine yolculuk yapıyor. Hatice Eğilmez Kaya, “Bir Derde Müptela Olmak” isimli yazısında, her varlığın bir derde müptela olduğunu, her derdin tarif edilemediğini ve varlığın kendisinin başlı başına tatlı bir bela olduğunu berrak bir üslupla anlatıyor. Nevzat Canan, “Volonkova İstasyonu” isimli öyküsünde, içkiden uzak duran birisinin bunun sebeplerini fark etmesi üzerinde duruyor. Erhan Kolak, “Nepra” isimli öyküsünde, Nepra’nın ölümüyle oluşan boşluğu, sevdiklerinin ne kadar derinden duyduklarını anlatıyor. Mehmet Uyar, bu sayının yeni konuğu… Bu ilk öyküsünde bir hazırlık hâlini sürükleyici ve etkili anlatabilmeyi başarmış. Onur Akbaş, Polisiye romanı ele alan önemli bir çalışma ile bu sayıya katkıda bulunmuş. Yazının başlığına konulan “I” ifadesinden, yazının devam edeceği anlaşılıyor. Edebiyatın dışında gibi algılanan ama merkezinde yer alan bir konu için oldukça ilginç bir çalışma… V. Hüseyin Kaya, “Bugün Bayram” öyküsüyle okurun karşısına çıkıyor. Çocukluğundaki bayramları hatırlayan kahramanın yıllar sonra nişanlısıyla şekerlere bakıp mutlu olamaması çekici bir üslupla ele alınıyor. Nazan Özen “Yüzleşme” isimli denemesinde çocukluğuna gidiyor. Çocukluğunda ruhuna etki eden konuları ve kurduğu hayalleri dillendiriyor. Bu sayının bir başka yeni ismi ise Eylül Şafak… Eylül Şafak bu sayıda “Kenan İlinde Bir Elif” isimli öyküsüyle ilk kez okurun karşısına çıkıyor. Elif’in Canan ve Züleyla kimliğine bürünüp bir aşk peşinde gidişini, sonra Elif hâline dönerek gerçeği kavramasını anlatan öykü, başlangıç için iyi bir yerde duruyor. Murat Taş, bu kez “Araba Sevdası” isimli öyküsüyle okuru selamlıyor. Araba alma hayali ile yaşayan bir insanın ruh halini rahat ve trajikomik bir üslupla ele alıyor. Halenur Uluğ, derginin kadrosunda bir isim olmasına rağmen ilk kez okurun karşısında çıkıyor. “Ateşi Kes” isimli denemesinde, insandaki güçlerin kontrol altında tutulması ve müspete kanalize edilmesi gerektiği, savaşın çıkar yol olmadığı ve savaştan önce önlemin alınması gerektiği üzerinde duruyor. Fatih Kutlu “Annemin Armağanı” isimli yazısında annesinin, büyüklerinden öğrendiği ve duyduğu bazı bilgileri okurla paylaşıyor. Halk edebiyatına katkıda bulunabilecek böyle bir yazının önemli olduğunu ifade edelim. Merve Akbaş’ın, “Cihan Aktaş’ın Hikâyelerinde Kadın Duyarlığı” isimli yazısı, önemli detaylara ışık tutuyor. Gülçin Aydın Gürler, bu sayıda ilk kez okurun karşısına çıkan bir başka isim… Sabancı Müzesi’ni gezerken hissettiklerini kaleme almış. Şeniz Bayır’ın, “Gecikmiş Rüya” isimli öyküsü, “anlatıcı unsuru”na farklı bir açıdan yaklaşması bakımından önem taşıyor. Abdullah Tosun, ilk kez bu sayıda okurun karşısına çıkıyor. “Yaprağın Düşü” isimli öyküsünde daldan düşen bir yaprağın serencamını akıcı bir şekilde ele almış. Mustafa Bağ, “Bir Kazak Hikâyesi” isimli öyküsünde bir kazağın örülme macerasını anlatırken insanın eşyaya olan bağımlılığına da dikkat çekiyor. Güzin Akyüz, “Tiz Çargâh Perdesi” isimli öyküsünde, bir musiki makamına kurguyu başarılı bir şekilde giydirebilmiş. Bu sayının kitap tanıtımını İmdat Akkoyun yapmış.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.