TİMAV'dan Danıştay'a sert tepki

TİMAV'dan Danıştay'a sert tepki
Danıştay'ın haksız katsayı kararına TİMAV da tepki gösterdi. TİMAV'dan konu ile ilgili olarak yapılan açıklama şöyle: 

"Danıştay 8. Dairesi’nin, Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) 17 Aralık 2009 tarihli üniversiteye girişteki farklı katsayı uygulamasını düzenleyen yeni kararının yürütmesini durdurması Türkiye'de ciddi boyutlarda “yetki ve sorumluluk karmaşası” olduğunu göstermektedir.

Yetki Danıştay’ın değil YÖK’ündür…
Modern ve demokratik devlet yapılarında; devletin vatandaşı için yapmış olduğu tüm düzenleme ve faaliyetler güçler ayrımı ve yetkililik ilkesine göre düzenlenir.
Kişiler veya kurumlar yetkili oldukları alanlarda yasalar ve yetki alanını ilgilendiren kamuoyu karşısında sorumluluk da taşırlar. Demokratik usullerle oluşturulmuş ve halkın adına yasa koyma yetkisini anayasal olarak elinde tutan kurumlar yükseköğretime geçişle ilgili gerekli düzenlemelerin de yetki ve sorumluluğunu YÖK’e vermiştir. Katsayıyla ilgili sorumluların kararları üzerinde sorumluluğu olmayanların tasarruf kullanmaya çalışması, yönetim ilkeleriyle bağdaşmayan ucube bir durumun ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Yasaların uygulama alanında en büyük sorumluluklardan birisine sahip olan Danıştay gibi bir kurum; yasa koyucunun bir kuruma verdiği yetkiyi tanımamakta ve bu kararı ile YÖK’e ve yasa koyucuya neredeyse siz yetkili olduğunuz alanda ilgili düzenlemeleri yapamazsınız demektedir. Ya da benim ideolojime, benim dünya algıma, benim yaşam tasarımıma uymayan düzenleme yapamazsınız diyor. Oysa ki; YÖK yetkili olduğu alanda hukuk, eğitim, psikoloji, sosyoloji gibi konu ile ilgili en yüksek akademik unvana sahip bilim insanları ile konuları değerlendirip belli düzenlemeler yapmaktadır. Yargı’nın görevi yapılan bu düzenlemelerin uygulama alanında arızalar bulunup bulunmadığına dair yapılacak müracaatları değerlendirmesi gerekirken bilimsel olarak alınan kararları sorgulamakta, iptal etmektedir. Bu durum da modern yönetim anlayışı olduğu kadar modern devlet yönetimi anlayışı ile çeliştiğini düşünüyoruz.


Bilim İnsanlarına saygısızlık yapılıyor….
Eğitim özel bir ihtisas alanıdır. Eğitimin hem içerik olarak hem şekil olarak düzenlenmesi eğitimle ilgili bilim insanlarının kafa yorması ve ülkenin ve bireylerin en iyi şekilde gelişmesine yönelik tasarlanması gereken bir husustur. Akademik ihtisaslaşmayı, deneyimi gerektiren ve bir bilim dalı olan eğitimle ilgili içerik ve metotlar konuyla ilgili bilim insanları tarafından düzenlenmelidir. Ülkemizde yüksek öğrenim kurumu tüm akademik bilginin üretildiği en üst kurumdur. Benim bildiğim kadarıyla bu kurumdan daha üst düzeyde bir eğitim ve öğretim kurumu yoktur. Yüksek öğretim kurumu konuyla ilgili uzman bilim insanlarının görüşleri, bu konuyla ilgili oluşturmuş olduğu bilimsel komisyonlarda tartıştırarak bir değişikliği gerekli bulmaktadır. Doğal olarak Danıştay’ın bu kararı eğitimcilere yani Türkiye’nin en üst düzeydeki bilim insanlarına bir saygısızlık niteliğindedir.

Yasaya Uygunluk Mu, Hukuka Uygunluk Mu?
İnsan ve devlet yönetiminde temel esas; özgürlükler ve kısıtlamaların eşit bir şekilde yürütülmesi, insan doğasına, toplum yapısına, toplumun ihtiyaç duyduğu gerçeklere ve en önemlisi hukuka uygunluktur. Herhangi bir konunun yasalara uygunluğu söz konusu olsa bile hukuka uygunluğu tartışmalı ise bu konuda yasaların en kısa sürede evrensel hukuka uygun hale getirilmesi, yasalara muhatap olanların temel insani bir hakkıdır gerçeği ile hareket edilmesi gerekirken, ülkemizde hukukun üstünlüğü değil sanki yasaların ve yargıçların gücünün ispatına çalışan bir yargı sistemi ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu durum da tarafımızdan ülkemizin gelişiminin önündeki en büyük engellerden birisi olarak değerlendirilmektedir.

İmam Hatip Liseleri üzerinden tüm meslek liselerine de zarar veriliyor…
Katsayı ile ilgili alınan kararlar sadece İmam Hatip Liselerini değil tüm meslek liselerini de etkilemektedir. Ülkemizde ciddi oranda işsizlik problemi yaşanırken, İŞKUR verilerine ve reel sektörün sorunlarına baktığımızda da ciddi anlamda yetişmiş insan gücü yani tekniker, ara eleman sıkıntısı çekildiği görülmektedir. Katsayı ile on yıldan fazla süredir meslek liseleri ve dolayısıyla reel sektörün ara eleman ihtiyacı da problemli hale getirilmiştir. Çünkü katsayı ve benzeri engellerden dolayı meslek liselerine olan ilgi neredeyse bitme noktasına gelmiştir.

Öğrenci ve veliler gelecek endişesi ila baş başa bırakılmamalı…
Ülkemizin en büyük sermayelerinden ve enerjilerinden birisi olan gençlerimizin eğitim sistemi ve yükseköğretime geçişle ilgili yaşanan bu belirsizliklerde hayata dair bu küçük yaşlarda motivasyonları bozulmakta, ciddi bir gelecek endişesi yaşamak zorunda bırakılmaktadır. Gelecek endişesi ve motivasyon bozukluğu ile baş başa bırakılan gençlerimiz ve evlatlarının yarınları için endişe duyan velilerimizin yaşadıkları sosyal ve psikolojik problemlerin açacağı yaraları bu kararları alan insanların da toplumla birlikte düşünmesi gerekmektedir.

Kimse kimseyi ötekileştirmemeli, ötekileştirememeli…
Hiçbir kişi veya kurum toplumu kesimlere ayırmaya, ötekileştirmeye ve özel haklar sunmaya asla yetkili olmamalıdır. Yargının aldığı ve temelinde bilimsellikten öte ideolojik kaygıların olduğunu düşündüğümüz kararlar ile kendi düşüncelerine ve ideolojilerine uymayanları ötekileştirme gayreti olduğuna inanıyoruz.
Yargıyı yargılayan bir yapının olmadığı ortamlarda “yargıyı yargılayan tek sistem vicdanlardır.” Bu vicdan da halkımızdır, halkımızdadır. Yargı sisteminin aldığı bu ve benzeri kararlar halk adına halkın devletinden aldığı güç ve yetki ile vicdanlarda derin yaralar açmaktadır. Bu durumun da; ne evrensel hukukta, ne vicdanlarda, ne objektif değerlerde, ne etik kurallarda, ne akılda, ne de mantıkta yeri yoktur.

Saygılarımızla…"

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.