Ösym Başkanından Adaylara Sınav Uyarısı
Yarımağan, LYS'de adayların başarılı olması için kaç soru yapması gerektiği konusunda şunları söyledi:
"Burada adayın üniversitede gitmek istediği yer önemli. Soruların kaçı olduğundan çok, bunu soruların yüzdesi olarak ifade etmek istiyorum. Bir kere aday yüzde 20'yi geçecek. Yüzde 20'yi geçemeyen bir aday sınavda 180 puan alamıyor ve hiçbir lisans programına yerleşemiyor. Zaten LYS'ye girenler birinci sınavda yani YGS'de yüzde 20'yi geçtiler. Dolayısıyla olayın yüzde 40'ında, çünkü YGS toplam değerlendirmenin yüzde 40'ını oluşturuyor, yüzde 40'ında yüzde 20'yi yakaladılar. Şimdi iki sınava girecekler, iki sınavda da soruların ortalama yüzde 20'sini geçmeleri lazım. Bu şart.
Peki yüzde 20'yi geçen istediği yere girer mi? Kesinlikle değil ama yüzde 20'yi geçen aday girebilecek birkaç yer bulabilir. Bazı programlar vardır ki oraya girmek için 180 puan yeterlidir çünkü zaten kontenjanı dolmuyor, 180'i geçince oraya girersiniz. Bazı programlara girmek için 250, bazılarına 300, bazılarına 350, 400, 450 puan lazım.
Tabii 180 puan derken sınav puanından bahsediyorum. Bunun üzerine bir de ağırlıklı ortaöğretim başarı puanının katsayıyla çarpılmışı ekleniyor, yerleştirme puanı çıkıyor. Yerleştirme puanlarının en büyük değeri 575. Bu puan üzerinden üniversiteye girilen bu sistemde 220 puanla girilen yerler var ama bunun karşılığında 550 puanla girilen yerler de var. 550 puanla girilen bir yere yerleşebilmek için adayın okul başarısına göre soruların tümünü veya yüzde 95'inin üzerini cevaplaması lazım.
Bazı programlara girmek için okul puanı da çok önemli. Bir aday eğer okul birincisi ise ağırlıklı ortaöğretim başarı puanı 500 ise bu aday örneğin soruların yüzde 80'ini cevaplayarak bir yere girebiliyor. Aynı programa girmek isteyen adayın eğer ağırlıklı ortaöğretim başarı puanı 100 ise ki 100 uç noktadır ve Türkiye'de sadece bir kişinin ağırlıklı ortaöğretim başarı puanı 100 oluyor, yani en başarısız lisenin en başarısız öğrencisi; bu öğrenci aynı programa girmek isterse soruların yüzde 95'ini yapması gerekiyor. Biri yüzde 80 ile girerken öbürü soruların yüzde 95'ini yaparak girebiliyor."
"AOBP'LER 400 CİVARINDA BİRİKİYOR"
Adayın okul başarısı katılarak hesaplanan ağırlıklı ortaöğretim başarı puanlarının (AOBP) 400 puan civarında biriktiğini belirten Yarımağan, şöyle devam etti:
"Adaylardan birinin AOBP'si 500, diğerinin 400 ise arada 100 puan fark varsa, aynı programa yerleşmek için AOBP'si 400 olan bir adayın diğerine göre soruların yüzde 4'ünü daha fazla yapması lazım. Örneğin AOBP'si 500 olan aday soruların yüzde 80'ini yaparak giriyorsa, 400 olan soruların yüzde 83.75'ini, yüzde 84'ünü yaparak girebilir. Tabii burada, 0.15 katsayısıyla çarpıldığını varsayıyorum. AOBP'si 500 ise 75 puan geliyor, 400 ise 60 puan geliyor. İkisinin arasında 15 puanlık bir fark var. 15 puanlık bir farkı kapatmak için de soruların yüzde 3.75'ini daha fazla yapması lazım."
ÜÇ ETKEN
YÖK'ün üniversitelerin kontenjanlarını tespit ederken, kontenjanı dolmayan veya tercih edilmeyen bölümleri göz önünde bulundurduğunu kaydeden Yarımağan, kontenjanların boş kalmasında üç önemli etken olduğunu belirtti.
Bunlardan birinin meslek olduğunu vurgulayan Yarımağan, "Örneğin nerede hukuk fakültesi açılırsa açılsın, hangi üniversite açarsa açsın doluyor. Demek ki birinci etken hukuk fakültesi olması" dedi. İkinci etkenin de üniversite olduğunu söyleyen Yarımağan, "Diyelim ki Boğaziçi Üniversitesi'ne talep fazlaysa, bu üniversitede hangi alanda program açılırsa açılsın orası doluyor. Oysa aynı alanda başka bir üniversitede açtığınızda dolmayabiliyor. Tabii üniversitenin hangi kentte olduğu da önemli" diye konuştu.
Üniversitenin ücretli veya ücretsiz olmasının üçüncü etken olduğunu söyleyen Yarımağan, aynı bölümlerin kontenjanlarının devlet üniversitelerinde dolarken vakıf üniversitelerinde boş kaldığını ifade etti. Yarımağan, "Mesela bilgisayar mühendisliği devlet üniversitelerinde dolarken, bazı vakıf üniversitelerinde dolmuyor. Dolmamasının nedeni alan değil çünkü bilgisayar mühendisliğine talep var. Veya vakıf üniversitelerinin burslu programları doluyor, burssuz olanları dolmuyor" dedi.
"KATI OLMAK DURUMUNDAYIZ"
Yarımağan, adayları sınav yerlerine cep telefonuyla gitmemeleri konusunda da uyardı. Bu konuda çok fazla sorun yaşandığını vurgulayan Yarımağan, şunları kaydetti:
"Biz çok sayıda kişiye sınav yapıyoruz. Sınavları yaparken başvuruları, tercihleri alıyoruz, değerlendirme yapıyoruz, adayların hatalarını düzeltiyoruz ve bunları yaparken genellikle iki şey arasında sıkışıyoruz; birincisi insancıl davranmak, ikincisi sınavı başarıyla sonuçlandırmak yani görevimizi yapabilmek. Artan iş yükü bizi bu konuda sıkıştırmaya başladı. İnsancıl davranıp hata yapanlara hatalarını telafi etme imkanı verirsek bu sefer işlerimizi yapamaz duruma düşüyoruz. Hem zaman açısından yetiştiremiyoruz hem de insan gücü açısından yetişemiyoruz. Onun için giderek biraz katı olmak durumundayız, yani kuralları uygulamak durumundayız.
Örneğin adaylar başvuru süresini kaçırıyor, bankaya para yatırmayı bile unutuyor. Mesela sınav için son para yatırma günü ayın 7'siymiş, 'Biz 17'si olarak biliyorduk' diyor. Biz 10 gün sonra bütün sınav evrakını hazırlamış oluyor. Adaylar lütfen gerek başvuruda, gerek sınav süresince dikkatli olsunlar, bizi zor durumda bırakmasınlar. Cep telefonuyla sınava gitmesinler. Soru kitabı türünü işaretlesinler, sınavda kurallara uysunlar. Sınava giriş belgesiyle gitsinler. Bunları yapmayıp sonradan mazeret beyan ederek bizden iyi niyet beklemesinler. Adayları, gerek sınav sırasında gerekse başvuru ve tercih aşamalarında zamanında ve doğru işlem yapmaları için uyarıyorum. 'Sınava giriş belgesini unuttum, ne olur beni sınava alın. 'Bu olmaz, giremez. Cep telefonsuz gidin. 'Cep telefonumu yanımda getirdim, emanet edecek kimse yok, cep telefonumu emanet alın'. Bu da olmaz."
Ailelere de "çocuklarının rahat edecekleri şekilde davranmalarını" öneren Yarımağan, "Ne aşırı üzerine düşerek, ne de aşırı boşvererek görevlerini yapmış olamazlar. Ölçülü davranmaları lazım. Ölçünün derecesi de aileden aileye değişir. Çocuklarının arkalarında olduklarını, onları desteklediklerini, yardımcı olduklarını hissettirmeleri önemli" diye konuştu.
"NASIL RAHAT EDECEKLERSE ONU YAPSINLAR"
Adayların veya ailelerinin sınavlardan önce türbelere giderek dua okumasını veya "çaput" bağlayarak dilekte bulunmasını nasıl değerlendirdiği sorusuna Yarımağan, "Bu, işin psikolojik yanı. Ben diyorum ki insanlar nasıl rahat ediyorlarsa onu yapsınlar. Böyle yaparak rahat ediyorsa, ona moral veriyorsa, motivasyonunu sağlıyorsa yapsın. Bunun için ortak bir reçete yok. Bazı adaylar bolca uyuyarak rahatlıyorsa, uyusun. Bazı adaylar kırlarda gezerek, bazısı spor yaparak, bazısı dedikodu yaparak rahatlıyor yapsın" yanıtını verdi.
(AA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.