Türkiye neden okumuyor?
Gençlik, iş yoğunluğu, dersler, internet ve televizyon nedeniyle kitap okumazken gençlerin yüzde 77.5’unun evinde kitaplığı bile yok. Ankete 18-30 yaş arası bin 231 genç katılırken, bu gençlerin yüzde 29.7’si üniversite, yüzde 8,3’ü yüksek lisans mezunu.
GENÇLİK KİTAP OKUMAYA VAKİT BULAMIYOR
Ankete göre, gençliğin yüzde 10.7’si düzenli olarak kitap okurken yüzde 18.9’u aralıklarla, yüzde 61.9’u ise düzensiz olarak ara sıra kitap okuyor. Gençler, kitap okumalarına engel olarak ise iş yoğunluğu, dersler, internet, arkadaş çevresi ve televizyonu gösteriyor. Ankete göre, gençlerin yüzde 15.9’u iş yoğunluğundan kitap okumaya vakit bulamazken, yüzde 18.2’si dersler nedeniyle vakit bulamıyor. Gençlerin, yüzde 26.8’i arkadaş çevresi ve okuma alışkanlığına sahip olmadığı için düzenli kitap okumadığını, yüzde 28’i televizyon ve internet yüzünden kitap okuyamadığını açıkladı.
GENÇLER “KORSAN KİTAP” ALIYOR
Ankete göre gençler kitaba para vermekten de kaçınıyor. Gençlerin sadece yüzde 4.5’i son 3 ay içinde para vererek kitap alırken, yüzde 10.3’ü 6 ay önce, yüzde 20.6’sı 1 yıl önce, yüzde 55.9’sı ise 1 yıldan daha uzun zaman önce kitap satın aldı. Yüzde 8.7’si ise en son ne zaman kitap aldığını hatırlamıyor. Gençlerin yüzde 85.7’si kitap fiyatlarını pahalı bulurken, bu nedenle korsan kitaba yöneliyor. Gençlerin yüzde 86.1’i korsan kitap aldığını açıklarken, sadece yüzde 4.1’i korsan kitap almadığını bildirdi. Ankete göre, gençlerin yüzde 79.5’inin evinde kitap koyacak yeri dahi yok.
GENÇLİK GAZETE DE OKUMUYOR
Ankete göre gençlik günlük gazete dahi almıyor. Gençlerin sadece yüzde 6.8’i günlük gazete alırken, her gün gazete okuyanların oranı ise sadece yüzde 10.2 oldu. Gençlik gazete okurken de spor ve magazin haberlerini okumayı tercih ediyor. Ankete göre gençlerin yüzde 4.5’i siyaset haberlerini okurken, yüzde 34.7’si magazin, yüzde 39.1’i spor, yüzde 1.5’i ekonomi, yüzde 3 köşe yazarları, yüzde 12.9’u ize adliye haberlerini okuyor. Gazetenin tamamını okuyanların oranı ise yüzde 5.4’de kaldı. Gençler, Türk edebiyatına yöne veren isimleri dahi bilmezken, kendilerine kitap hediye edilmesini de istemiyor. Gençlerin yüzde 82.5’i kendisine bir kitap hediye edilmesini istemiyor. Ankete göre gençlerin yüzde 88.6’si ise Türk edebiyatına yön veren isimleri takip etmiyor.
SUÇLU EĞİTİM SİSTEMİ Mİ?
Türkiye’de yıllardır sürdürülen eğitim ve kültür politikaları başta olmak üzere sistem ve rejimden kaynaklanan nedenlerle okuma alışkanlığının binde 4 olduğunu ancak son yıllarda planlanan pilot uygulamalarla lokasyonda okuma oranlarının yüzde 25'lere çıktığını, yüzde yüz okullaşmış, en az 8 yıl eğitim almış yeni neslin MEB ve YÖK'ün yeniden yapılandırılmasıyla umut verir hale getirildiğini söyleyen Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, Türkiye’de okul öncesi dönemden üniversite eğitiminin sonrasına kadar kitap okumanın stratejik bir konu olarak ele alınması gerektiğini söyledi.
İstanbul temsilciliği ziyaretinde yaptığı konuşmada DES Başkanı Avcı “Okuyan, kültürel faaliyetlerde bulunan, bilimi, gezmeyi, tatili, dünyayı tanımayı, nitelikli kararlar vermeyi, doğru tercihlerde bulunmayı, milli, etik ve kültürel değerlerle donanımlı olmayı başarabilmiş bir gençlik için kitaplar gençlerin ayağına kadar götürülmelidir. Günümüzde otomobilde, yolculukta, tatilde kitap okumanın önü açılmalıdır. Bunun için sesli kitaplar da yapılmalıdır. Klasik, eski kitap okuma alışkanlıklarımızı geliştirmeliyiz. Özellikle gençliğe farklı bir stratejiyle kitap okuma alışkanlığı kazandırmalıyız. Aksi takdirde okumayan gençlik ülke geleceğini karartacaktır” dedi.
“Türkiye’de okuma alışkanlığı olsaydı, Türkiye bugün bir başka Türkiye olabilirdi” diye konuşan DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, Türkiye’de gençliğin geleceğe umutla bakması, sürekli şikayet etme alışkanlığını bırakması, gerek şahsi gerekse ülke sorunlarını çözebileceğine inanması ve dünyayı değiştirebileceğine de inanması gerektiğini kaydederek, ‘21. yüzyılda bilginin giderek daha fazla önem kazandığını, bilgisayar ve internet teknolojilerinin bilginin keşfedilmesinde, depolanmasında, dağıtım ve kullanımında “devrim” niteliğinde değişikliklere neden olduğunu fakat bilgi toplumunun görev ve rollerini değiştirdiğini söyledi.
ÜLKEMİZDE KÜTÜPHANE SAYISI
Kütüphanelerle gençler arasında organik bir ilişki oluşturulamamasının yanı sıra kütüphanelerin bilgi, kültür ve eğitim arayan kişilere kaynaklarını en doğru, yeterli ve en kısa sürede ulaştıramadığı kaydediliyor. 2010 yılı rakamlarıyla Türkiye’de toplam 45 çocuk kütüphanesi, 14 yazma eser kütüphanesi ve 55 gezici kütüphane olmak üzere toplam 1152 kütüphane olmasına karşılık Almanya’da 10.531, İngiltere’de 4.620, İspanya’da 5.209 kütüphane bulunmaktadır. Ülkemizdeki kütüphanelerin 52’si de çeşitli nedenlerle kapalı bulunmaktadır. Türkiye’de kütüphanelere kayıtlı üye sayısı 493 bin 500 iken, İran’da 7 milyon, Fransa’da 16 milyon, İngiltere’de 35 milyon kütüphane üyesi bulunuyor.
Almanya’da 7 bin 500 kişiye 1 kütüphane düşerken Türkiye’de 68 bin 500 kişiye 1 halk kütüphanesi düşmektedir ki öte yandan Türkiye’de 95 kişiye bir kahvehane düşüyor. Türkiye’de kitap, genel ihtiyaç maddeleri sıralamasında 235’inci sırada yer alıyor. Türk halkı, kitap okumaya yılda yalnızca 6 saat zaman ayırıyor. Japonya’da toplumun yüzde 14’ü Amerika’da yüzde 12’si İngiltere ve Fransa’da yüzde 21’i düzenli kitap okurken, Türkiye’de yalnızca binde 1 kişi kitap okuyor. Bir Japon yılda ortalama 25, bir İsviçreli yılda ortalama 10, bir Fransız yılda ortalama 7, bir Türk ise 10 yılda ancak 1 kitap okuyor.
GÜÇLÜ TÜRKİYE İÇİN OKUYAN GENÇLİK
Gürkan Avcı, Başbakan Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’a seslenerek, “Türkiye’de kütüphaneler bilginin üretim, düzenleme ve yayımına yeterince katkı sağlayamıyor. Çağa ayak uyduramıyor. Ve bu yüzden gereksinim duyulan bilgilerin hizmetinde stratejik görevlerini yerine getiremiyor. Türkiye’de kütüphanecilik hizmetleri toplumsal ihtiyaçlar açısından algı ve yaklaşım politikasızlığı nedeniyle ilgi görmemekte ve izole kurumlar olarak varlığını sürdürmektedir. Eğitim, kültür ve bilim araştırma açısından yeri çağdaş politikalarla belirlenemediği için kütüphaneler toplumsal katkılarını sağlıklı bir biçimde yerine getirememektedir” dedi.
Avcı şöyle devam etti, “Küresel güç olma yolunda ilerleyen Türkiye’nin günde en az bir saat kitap okunması gerektiğini, kitap okumanın kendini tanımanın, yaratıcı, mutlu ve güçlü bireyler olmanın en kestirme yolu olduğunu hükümetin görmesini istiyorum. Kitap okumanın Türkiye'nin geleceği açısından stratejik bir önem taşıdığına inanıyorum. Günümüzde ülke ve toplumlar var olma stratejilerini yaratıcılık sektörü üzerinden kurgulamaya başlamışlardır. Artık toplumların yeraltı kaynakları eskisi kadar önem arz etmiyor. Nitelikli insan kaynağı giderek önem kazanıyor. Cep telefonu, diz üstü bilgisayar, internet ve ileri teknoloji ürünleri gibi dünyaya yön veren icatlar yeraltında bulunmadı. Bunlar yaratıcı toplumların icat ettiği buluşlardır. Türkiye'nin parlak geleceği için tartışmalı yeraltı kaynaklarına güvenmek yerine, okuyan toplumu inşa etmek gerekiyor. Tüm bilimsel araştırmalar yaratıcı olmanın kitap okumakla mümkün olduğunu gösteriyor. Türk insanı okuma alışkanlığı kazanmadan yaratıcı bireyler çıkarması mümkün değildir.”
Siz de diğerleri gibi İngilizce konuşabilirsiniz. Nasıl mı ? Tıklayın !
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.