Doğan Medyası'nın yalan galerisi-4
DOĞAN EN SON, ORTAĞI YALANLADI-HABERİNİ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
DOĞAN MEDYASININ YALANLARI 46
Vatan, “Muhallebi çıkmazı” haberi ile çıkmaza girdi
İstanbul Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada bugün bir gazetede 'Büfe ve üst geçit de kaldırılmış' başlığıyla yer alan haberin yalan olduğu belirtildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada, Fatih'te Fevzipaşa Caddesi üzerindeki üst geçidin Saray Muhallebicisinin açılmasından bir sene önce kaldırıldığı belirtilerek, ''Çok eski halde bulunan ve büyük bir kütleye sahip olan üst geçit, hem üstünün hem de iki ayak çevresinin satıcılarla dolması ve bulunduğu yerin dar bir boğaz olması nedeniyle kaldırılmış ve oluşan mezbelelik giderilmiştir'' denildi.
Fatih'te Fevzipaşa Caddesi üzerinde yer alan ve Saray Muhallebicisi önünde olduğu belirtilen üst geçidin, Büyükşehir Belediyesi tarafından 28 Temmuz 2003'te, Kadir Topbaş'ın Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesinden önce kaldırıldığı kaydedilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
''Sözü geçen Saray Muhallebicileri-Fatih Şubesinin açılış tarihi ise 4 Ekim 2004'tür. Yani geçidin kaldırıldığı tarihten bir sene sonradır. Çok eski halde bulunan ve büyük bir kütleye sahip olan üst geçit, hem üstünün hem de iki ayak çevresinin satıcılarla dolması ve bulunduğu yerin dar bir boğaz olması nedeniyle kaldırılmış ve oluşan mezbelelik giderilmiştir. Geçidin kaldırılmasının Saray Muhallebicisi ile bir ilgisi yoktur.''
''MUHALLEBİ ÇIKMAZI'' HABERİ
Büyükşehir Belediyesinden yapılan bir başka yazılı açıklamada ise dün bir gazetenin manşetinde ''Muhallebi çıkmazı'' başlığıyla yer alan haberle ilgili bazı yayın organlarında konu hakkında devam eden haberler üzerine açıklama yapma gereği duyulduğu belirtildi.
Söz konusu düzenlemenin, 2006 yılında Fatih Belediyesince yapıldığı bildirilen açıklamada, Fatih Belediyesinin, sadece Feyzullah Efendi Sokakta değil, Marmara Caddesi, Darüşşafaka Caddesi, Kadınlar Pazarı Meydanı ve Ragıp Bey Caddesi ile başka yerlerde de yayalaştırma ve meydan düzenlemesi yaptığı anlatıldı. Açıklamada, Fatih Belediyesinin daha önceden de trafiğe kapalı ve çıkmaz sokak olan bu alanı, Millet Kütüphanesi arkasındaki alanla birleştirerek meydan olarak düzenlediği ve yayalaştırdığı kaydedildi.
Eskiden taksi durağının otoparkı görünümünde olan meydanın bu düzenlemeyle ortaya çıkarıldığı belirtilen açıklamada, şöyle devam edildi:
''Sokağın girişine geçişin engellenmesi için hidrolik babalar konulmuş ve bu babaların uzaktan kumanda anahtarı sokaktan yararlanan esnafa dağıtılmıştır. Ancak, bu kumandaları alan esnaftan bazı kişiler, sokaktaki geçişi engelleyen babaları dahi yerlerinden sökerek sokak ve meydanda araç park etmiştir. Başlangıçta sokağı kullanmayan ancak meydanda Fatih Belediyesi tarafından yapılan taksi durağına dahi uzaktan kumanda verilmiştir. Ancak, taksi durağının esnafının da defalarca taksilerini meydana park ettiği görülmüş ve kendilerine birçok kez uyarıda bulunulmuştur.
Fatih Belediyesi, meydana girerek araçların park edilmesi nedeniyle vatandaşlardan çok sayıda şikayet alındığını, bunun üzerine sokağın hidrolik engellerinin uzaktan kumandasının esnafın da isteği doğrultusunda 24 saat açık bulunan Saray Muhallebicisi'ne ve Fuzul Otomotiv'e bırakıldığını dün yaptığı basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurmuştur.'' AA
DOĞAN MEDYASININ YALANLARI 47
YÖK, Hürriyet’in bypass haberini yalanladı
YÖK, ÜAK'ın, tek başına yapmaya yetkili olup da Yürütme Kurulu'na devredilen hiçbir görevi bulunmadığını bildirdi.
YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada; Hürriyet Gazetesi'nin bugünkü baskısında yer alan 'YÖK Başkanı Özcan'dan ÜAK'a bypass' başlıklı haberde YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın ÜAK'ı devre dışı bıraktığı iddiaları hatırlatıldı. Açıklamada, "Haberde Yükseköğretim Genel Kurulu'nun görev alanında bulunan görevlerden, Yürütme Kurulu'na devredilenler sıralanmış ve Yürütme Kurulu'nun bu yöntemle ÜAK'ı devre dışı bıraktığı öne sürülmüştür" denildi.
YÖK Genel Kurulu'nun Yürütme Kurulu'na devredilen görevleri arasında yer alan "Üniversitelerarası Kurul'ca Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen işlemler" adlı maddenin; ÜAK'ın Yükseköğretim Kurulu'na yapılması amacıyla iletilen işlerini ifade ettiği belirtildi. Bu işlerin yapılması sürecinde ÜAK'ın devre dışı bırakılmasının hiçbir şekilde mümkün olmadığı vurgulanan açıklamada, "ÜAK'ın tek başına yapmaya yetkili olup da Yürütme Kurulu'na devredilen hiçbir görevi yoktur" denildi.
YÖK'ten yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi: "Genel Kurul tarafından Yürütme Kurulu'na devredilen bugünkü işler Yürütme Kurulu'nun daha önce oluşturulduğu yıllarda da yaptığı görevlerdir. Ayrıca, Yükseköğretim Genel Kurulu'nun görevlerinden bir kısmının Yürütme Kurulu'na devredilmesi, ÜAK üyelerinin de katıldığı Genel Kurul toplantısında görüşülmüş ve oybirliği ile karara bağlanmıştır.
Adı geçen gazetede yayınlanan haber, Yürütme Kurulu'na devredilen görevleri kamuoyuna duyurmak gibi bir sorumluluk dışında, zorlama yorumlarla habere sansasyon katmayı amaçlamaktadır."
DOĞAN MEDYASININ YALANLARI 48
Birand'a en yetkili ağızdan yalanlama
Kanal D ana haber bülteninde gündeme getirilen bir iddia dün en yetkili kişi tarafından yalanlandı.
Kanal D ana haber sunucusu M.Ali Birand adliye muhabirine dayanarak gazetecilerin telefonlarının dinlendiği iddiasını ortaya atmıştı.Bu iddia üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin,Birand'ı arayarak bu iddianın kesinlikle doğru olmadığını belirtti. Fakat Birand geri adım atmamak adına bültende "Ben muhabirime güveniyorum ama Savcı'ya da inanıyorum" diyerek konuyu kapatmaya çalıştı.
Başsavcı Engin bunun üzerine yazılı bir açıklama yaptı.Engin,
bazı basın organlarında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının talimatıyla, Ergenekon Soruşturması ile ilgili haberleri basına sızdıranları tespit etmek amacıyla, bu haberleri yapan basın yayın organlarının mensuplarının telefonlarının dinlenmesi için mahkemeden karar alındığının iddia edildiğini hatırlattı.
''Bu haber tamamen asılsızdır'' diyen Engin, ''İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının gerek adı geçen soruşturma, gerekse diğer soruşturmalarda bizzat hareket ederek karar alma ve soruşturmaya ilişkin diğer işlemleri fiilen yapmak şeklinde bir faaliyeti veya müdahalesinin bulunmadığını'' söyledi.
Başsavcı Engin, soruşturmaların görevlendirilen cumhuriyet savcılarınca yürütüldüğünü vurgulayarak, soruşturmalarla ilgili tüm işlemlerin de yalnızca soruşturmayı yürütmekle görevli cumhuriyet savcısı tarafından yapıldığını dile getirdi.
Aykut Cengiz Engin, ''Kaldı ki, belirtilen konuda telefon dinleme kararı alınması ve uygulanması da yasalara aykırı bulunmaktadır. Haber üzerine Cumhuriyet Başsavcılığımızca yapılan incelemede, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcıları tarafından da bu şekilde bir karar alınması ve uygulanmasının kesinlikle söz konusu olmadığı tespit edilmiştir'' diye konuştu. Samanyoluhaber-AA
DOĞAN MEDYASININ YALANLARI 49
Hürriyet yazarının yalan haber özrü
Hürriyet gazetesi yazarı Şükrü Küçükşahin,'YÖK başkanının maaşına yüzde 200 zam' haberinden dolayı özür diledi.
Hürriyet gazetesi yazarı Şükrü Küçükşahin, "Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın maaşına yüzde 200 zam yapıldı" şeklindeki haberin eksik bilgi içerdiğini kabul etti.
Küçükşahin, bugün gazetedeki 'Yeniden YÖK Başkanı'nın maaşı' başlıklı yazısında "En yüksek devlet memuru aylık gelirinin yüzde 200 oranından maaşın üç değil, iki katını anlamak gerektiğini netleştiriyor. Bu çerçevede, zam oranındaki farklı rakam konusunda gazetemden, okurlarımızdan, Bakan Çelik'ten, ilgili bürokratlardan çok özür dilerim. Yanlışlığı ve eksikliği kabul ederim. Ama yalan ve vehim sözcüklerini kökten reddederim" dedi.
DOĞAN MEDYASININ YALANLARI 50
'Namaz ve başörtüsü baskısı'na yalanlama
Kars'ta bir kız öğrencinin kaldığı yurttan ayrılma gerekçesi olarak gösterdiği 'namaz ve başörtüsü baskısı'nı yurt yetkilileri yalanladı.
Kars Cumhuriyet Lisesi'ne 2006-2007 sezonunda 1. sınıfa kayıt yaptıran Marta Uğuz (16), omurilik kemiklerinde erimeden dolayı tedavi göreceği nedeniyle okuluna ara vermek zorunda kaldı. Ablası Çiçek'in okul idaresine giderek kardeşinin durumunu anlatmasının ardından 2007 Mart ayına kadar Erzurum'da tedavi gören Marta, Haziran ayında da Ankara'da ameliyat oldu. 2007-2008 sezonunda eğitime kaldığı yerden devam etmek isteyen Marta'ya okula döndüğünde 'aralıksız 20 gün devamsızlık' gerekçesiyle tasdiknamesi verildi.
Okul yönetiminden ameliyattan sonra eğitime devam için söz aldıklarını ancak tasdikname ile karşılaştıklarını söyleyen Uğuz ailesinden yeniden kayıt için ameliyat yapan doktordan rapor istendi. Ancak doktor yurt dışında olduğundan rapor alınamazken, Marta ise durumunu Milli Eğitim Bakanlığı'na bildirdi. Bakanlık ise Marta'nın açık lisede okumasını Kars'a bildirdi ve Kars Milli Eğitim Müdürlüğü kız öğrenciyi açık liseye aldı. Sınavlarına kent merkezinde kalarak hazırlanmak isteyen Marta'ya kalması için de lise öğrencilerinin kaldığı Özel Zekiye Sultan Kız Öğrenci Yurdu tavsiye edildi. Dışardan ders alabilmesi için bir dershaneye gitmek isteyen Marta, FEM Dershaneleri Kars Şubesi'ne gitti. Ancak dershane yetkilileri açık lise için bir sınıfları bulunmadığını ve müfredatları olmadığı gerekçesiyle kız öğrenciyi dershaneye kabul edemeyeceklerini söyledi. Bu sırada yurtta kalan Marta aradan geçen 2 hafta sonunda yurdu terk ederek köyüne döndü.
'NAMAZ BASKISI YAPTILAR' İDDİASI
Kars'ın Digor ilçesine bağlı Şatıroğlu köyü muhtarı Yasin Uğuz'un 11 kızından 7'ncisi olan Marta, köydeki evinde açık lise sınavlarına hazırlanırken yurttan ayrılma gerekçesini de 'baskı'ya bağladı. Kaldığı yurtta herkesin namaz kıldığını ve başörtüsü taktığını ifade eden Marta Uğuz, kendisine bu baskının yapıldığını iddia etti.
"Bana başını kapatacaksın, namaz kılacaksın, Kur'an öğreneceksin dediler" diyen Uğuz, "Ben yurt içinde kapanmayı kabul ettim. Ama dershaneye istediğim gibi gidip gelirim dedim. Bunu kabul etmediler. Kurallara uyup şartımızı kabul edeceksin dediler. Ben de yurttan çıkmak zorunda kaldım. Sırtımda platin var, namaz kılmam için eğilmem gerekiyor ama yapamıyorum dedim. 'Yapacaksın' dediler. Ben de yurttan ayrıldım." diye konuştu.
İDDİALAR ASILSIZ
Özel Zekiye Hatun Kız Öğrenci Yurdu Müdiresi Sibel Çiftçi ise baskı diye bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi. Marta Uğuz isimli öğrencinin yurda başvuru yaptığının doğru ancak 'namaz kıl, başını ört' gibi bir yaptırımın yanlış olduğunu kaydeden Çiftçi, "Yurtta namaz kılan arkadaşlarımız var, bunları görünce belki kendi vicdanına seslenmiştir diye düşünüyorum. Belki de bu durum 'Onlar kılıyor, bana da zorlama var mı?' açısından vicdani bir yaklaşımla kendi iç sorgulamasıdır. Öğrencilerimize 'namaz kıl' diye bir zorlama söz konusu değil. 'Niye kılmıyorsun?' diye bir soru da yöneltmediğimize göre bunları nerden çıkarıyor anlamıyorum. O öğrencimiz yurdun kurallarına pek uyan birisi değildi zaten. Sağlık sorunu var diye yemeğe katılmıyor, üstelik yemeklerin kendisine götürülmesi gerektiğini düşünüyordu. Sağlık sorunundan dolayı insan bazen bazı şeylere göz yumabilir. Diğer öğrencilerden böyle bir rahatsızlık duymadım hiç. Zaten bundan önce böyle bir olay yaşanmadı. Burada çok kısa süre kalmasına rağmen bunca şeyin olması bir vicdan soruşturmasıdır." şeklinde konuştu.
Öğrenciler ise Marta ile yurttan önce de tanıştıklarını ifade ederek, arkadaşlarının yurtta kaldığı süre içinde ders çalışmadığını söylediler. Ayrıca öğrenciler iddia edildiği gibi bir baskıyla da karşılaşmadıklarını aktardılar.
Marta Uğuz, isminin de değiştirilmesinin söylendiğini dile getirerek, "Sadece bir teklif sundular. Baskı yapmadılar. Hatta bir ara Rumeysa ismiyle seslendiler bana, sonra ben Marta isminin kullanılmasını söyledim." dedi. Yurt Müdiresi Sibel Çiftçi ise, "İsmi için de biz 'değiştirelim' diye bir baskı uygulamadık. Değiştirirsem kendi adımı değiştirdim, çünkü Sibel İslami bir isim değil." dedi.
Öte yandan konu ile ilgili olarak Kars Valiliği tarafından inceleme başlatıldı. CİHAN
DOĞAN MEDYASININ YALANLARI 51
Hürriyet kendini iki defa yalanladı
Ak Parti'ye açılan kapatma davasının kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin ANKA'nın HABERİ Hürriyet'te bakın nasıl manşet oldu?
"Ak Parti'ye açılan kapatma davasının kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin yapılan ilk incelemenin sona erdiği, davayı inceleyen raportörün 'davanın kabulü' yönünde görüş bildirdiği" haberini ANKA geçti. Hürriyet Gazetesi, bu haberi internet sitesinde flaş haber olarak duyurdu.Hürriyet, ilk önce "Raportörden AKP kapatılsın" şeklinde internet sitesinden duyurdu. Ancak haberin içeriği ile manşet birbirini tutmuyordu. Hürriyet'in manşetinde "Partinin kapatılması"na vurgu yapılıyordu.
Aradan geçen dakikalar içinde "haber AKP'ye kapama davası açılsın" şeklini aldı.
Hürriyet'in internet sitesinden verdiği haber başlığı ise büyük bir sorumsuzluk örneği olarak değerlendirildi. Çünkü yasalara göre raportörün ilk raporu tamamen teknik bir incelemeden oluşuyor. Raporda sadece davanın kabulü veya reddi yönünde bir görüş açıklanabiliyor.
Haberde iddia edildiği gibi raportörün bu aşamada AK Parti'nin kapatılması veya kapatılmaması yönünde bir görüş bildirmesi kanunen suç oluşturuyor. Raportörün böyle bir görüş bildirmesi durumunda hakkında yasal işlemlerin başlatılması gerekiyor.
Akşam saatlerinde gelen bu haber Ankara'yı gereksiz yere hareketlendirdi. Haberlerin kaynağından yalanlanması ile gerçekler ortaya çıktı. Bu durum üzerine Hürriyet'in internet sitesi 3.kez manşeti değiştirdi.
Hürriyet son kararını ise önceki haberlerini yalanlayarak gösterdi.
DOĞAN MEDYASININ YALANLARI 52
Vatan'ın “kara çarşaf üniversitede” haberi de YALAN!
Konya Selçuk Üniversitesi'nde kara çarşaflı öğrencilerin derslere girdiğini iddia eden VATAN yine çuvalladı !..
Selçuk Üniversitesi (SÜ), başörtüsü yasağının yeniden başlatılması sebebiyle yapılan protesto gösterisinde yeralan, çarşafa benzer elbise giyen bayanın öğrenci değil, Diş Hekimliği Fakültesi'nde tedavi olmak için gelen bir vatandaş olduğu ifade edildi.
Bazı basın yayın organları, başörtüsü yasağını yeniden başlatan Selçuk Üniversitesi'ni (SÜ) dün protesto eden öğrenciler arasında çarşafa benzer elbise giyen bir öğrenci bulunduğunu öne sürmüştü. Ancak üniversite yönetiminden yapılan açıklamada, o kişinin S.Ü öğrencisi değil, Diş Hekimliği Fakültesi'nde tedavi olmak için gelen bir vatandaş olduğu ifade edildi.
YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, Anayasanın ilgili maddelerinde yapılan değişikliğin ardından üniversitelere bir yazı göndererek, kılık kıyafet serbestliği uygulanmasını istemişti. Bu doğrultuda bazı üniversiteler başörtülü öğrencileri derslere almaya başlamış, kimi üniversiteler ise yasakçı tutumlarını sürdürmüştü.
Selçuk Üniversitesi de kapılarını başörtülü öğrencilere açan yüksek öğrenim kurumları arasında yer almıştı. Ancak YÖK'ün üniversitelere gönderdiği belgeyi genelge kabul eden Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararı vermesinin ardından SÜ'de de yasak geri geldi. Yasağın ardından dün bütün öğrenciler ders başı yaparken, başörtülü öğrenciler kampusa alınmadı. Yaklaşık 70 kişilik öğrenci grubu, yasağı protesto etmek için kampus önünde toplandı.
Bazı basın yayın kuruluşları, yasağı protesto edenler arasında 'kara çarşaflı' bir öğrencinin de bulunduğunu öne sürmüştü. S.Ü. Rektörlüğü, bir açıklama yaparak, bu haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirtti.
S.Ü Alaeddin Keykubat Kampusu'nda görevli Koruma Güvenlik Şefleri Oğuz Ateş ve Halil Çalış'ın hazırladığı tutanakta, söz konusu çarşaflı kadının öğrenci değil, üniversitenin Diş Hekimliği Fakültesi'nde muayene olmak için gelen Zeliha Bektaş isimli vatandaş olduğu belirtiliyor.
Tutanakta, eylem sırasında tramvaydan inen çarşaflı kişinin yapılan kimlik kontrolünde öğrenci olmadığı ve Diş Hekimliği Fakültesi'nde saat 14.30'da randevusunun bulunduğu kaydediliyor.
Güvenlik şeflerinin raporunda, Bektaş'ın eylem yapan grubu görünce destek vermek amacıyla içlerine girdiği, ancak görevlilerin uyarısı üzerine alandan ayrıldığı vurgulanıyor.
Eylem esnasında kapıda bulunan güvenlik görevlilerinin, Koruma ve Güvenlik Şefliği'ne hitaben yazdıkları tutanak raporunda bu ifadeler yalanlandı. SÜ Alaeddin Keykubat Kampüsü'nde görevli Koruma Güvenlik Şefleri Oğuz Ateş ve Halil Çalış'ın hazırladığı tutanakta, söz konusu çarşaflı kadının öğrenci değil, üniversitenin Diş Hekimliği Fakültesi'nde muayene olmak için gelen Zeliha Bektaş isimli vatandaş olduğu kaydedildi. Tutanakta şu ifadeler yer aldı:
İŞTE TUTANAK
"17.03.2008 tarihinde Alaeddin Keykubat kampüsü girişi tramvay durağında 09:00 sularında türbanlı öğrencilerin basın açıklaması yapmak üzere toplanmaya başladığı tarafımızdan tespit edilmiş ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne bilgi verilerek grup tarafımızdan gözlem altına alınmıştır. 09:00 sularında tramvaydan inen çarşaflı bir şahsın toplanan grubun içine girdiği görülmüş, yapılan kimlik kontrolünde şahsın öğrenci olmadığı Zeliha Bektaş isimli vatandaş olduğu anlaşılmıştır. Ne amaçla geldiğinin sorulması üzerine, Diş Hekimliği Fakültesinde saat 14:30'da randevusunun olduğunu, muayene için geldiğini ve türbanlı öğrencileri görünce gruba destek vermek istediğini söylemiştir. Kendisinin bu şekilde kampüs alanına giremeyeceğinin hatırlatılması üzerine şahıs kampüs alanını terk etmiştir. Saat 10:00'da toplanan 90-100 kişilik grup basın açıklaması yapmak istemişlerdir. Kendileri tarafımızdan uyarılarak kampüs içinde izinsiz basın açıklaması yapmalarının suç olduğu hatırlatılmıştır. Bunun üzerine grup kampüs alanı dışına çıkarak İstanbul yolu üzerinde toplanmıştır. Fen Edebiyat Fakültesi öğrencisi Müşerref Poyraz ekte sunmuş olduğumuz bildirileri okumuş ve grup olaysız bir şekilde dağılmıştır." CİHAN
DOĞAN MEDYASININ YALANLARI 53
Yalan haberle Atatürk istismarı !
MEB tepkili: Yeni yönetmeliği, Atatürk istismarcılığına vardıracak şekilde saptırmak etik değil !!!
Bugün bazı yayın organlarında "Eski yönetmelikteki Sosyal Tesis ve Teçhizat bölümü ile bu bölümde düzenlenen özel eğitim kurumları ve özel okullarda Atatürk köşesinin oluşturulması zorunluluğunun yeni yönetmelikte yer almadığı" iddia edilmişti.
Milli Eğitim Bakanlığından yapılan açıklamada, dün yürürlüğe giren Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği'nde, eski yönetmeliğin ''sosyal tesis ve teçhizat'' başlıklı altıncı bölümüne yer verilmediği belirtilerek, ''Buradan sadece Atatürk Köşesi'ni adeta cımbızlayarak ve konuyu Atatürk istismarcılığına vardıracak şekilde saptırmak medya etiği ile bağdaştırılamamıştır'' denildi.
Yazılı açıklamada, bazı gazetelerde, Resmi Gazete'de dün yayımlanarak yürürlüğe giren Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği ile ''Atatürk Köşesi'nin ve eski yönetmelikte yer alan özel okul ve öğretim kurumu kurucusu olmak için aranan 'Ahlaken kötü bir şöhrete sahip bulunmama' şartının kaldırıldığı, kılık ve kıyafet konusunun da özel olarak düzenlendiğine'' ilişkin haberlere yer verildiği belirtildi.
Açıklamada, eski Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği 1985 yılında yürürlüğe girdiğinde, özel öğretim kurumlarının bina ve araç-gereçlerine ilişkin başka bir mevzuat bulunmadığından, bu konulara, yönetmeliğin ''Sosyal Tesis ve Teçhizat'' başlığı altında yer verildiği, ''Atatürk Köşesi'' ifadesinin ise ''İdari Bölümler'' başlıklı 78. maddede yer aldığı ifade edildi.
YENİ YÖNETMELİK İÇİN TIKLAYIN
Özel öğretim kurumlarının gelişmesi, sayılarının ve kurum çeşitliliğinin artması sonucu, Yönetmeliğin ''Altıncı Bölümü''ndeki hükümlerin ihtiyaca cevap veremediği kaydedilen açıklamada, bu nedenle Bakanlık tarafından özel öğretim kurumlarının tesis ve binaları, bu tesis ve binalarda bulunması gereken araç-gereçlere ilişkin standartların yeniden belirlendiği ve Özel Öğretim Kurumlarına Ait Standartlar Yönergesi'nin düzenlenerek yürürlüğe konulduğu anımsatıldı. Açıklamada, şöyle denildi:
''1989 yılında hazırlanan söz konusu yönergeden sonra yeni Yönetmelikte, eski Yönetmeliğin 'Sosyal Tesis ve Teçhizat' başlıklı Altıncı Bölümüne yer verilmemiştir. Eski Yönetmeliğin Altıncı Bölümü'nde yer alan sadece Atatürk Köşesi değil, 62 kaleme, zikredilen gerekçelerle yeni Yönetmelikte yer verilmemiştir. Buradan sadece 'Atatürk Köşesi'ni adeta cımbızlayarak ve konuyu Atatürk istismarcılığına vardıracak şekilde saptırmak medya etiği ile bağdaştırılamamıştır.
Ayrıca yeni yürürlüğe giren Yönetmeliğin 63. maddesinin; 'Bu yönetmelikte yer almayan hususlarda, resmi benzeri kurumların ilgili mevzuat hükümleri uygulanır' hükmü gereği, özel öğretim kurumları da Atatürk Köşesini ilgili mevzuatta belirtilen şekilde düzenlemek zorundadırlar.''
Açıklamada, genel teftiş ve değerlendirme raporlarında, ilgili yönergeye uygun Atatürk Köşesi'nin düzenlenip, düzenlenmediğinin ve yönetim odaları ile dersliklerde çerçeveli Atatürk resmi, çerçeveli Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi, çerçeveli İstiklal Marşı'nın bulunup bulunmadığının kontrol edildiği bildirildi.
-KURUCULARDA ARANAN ŞARTLAR-
5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu düzenlenirken, İçişleri Bakanlığının görüşünde; ''4045 sayılı Kanun'un 1. maddesinde gizlilik dereceli birimler ile askeri emniyet ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ve ceza infaz kurulları ve tutuk evlerinde çalışacak personel hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacağı, özel öğretim kurumu sahipleri hakkında ahlaken kötü bir şöhrete sahip bulunup bulunmadığını tespit edecek güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılamayacağı''nın belirtildiği ifade edilen açıklamada, bu nedenle Kanun ve Yönetmelikte bu hükme yer verilmediği kaydedildi.
Açıklamada, yeni Yönetmeliğin İkinci Bölümümün 3. alt başlığının (b) bendinde aynı anlama gelecek şekilde ''Kurucu ya da kurucu temsilcisinin affa uğramış olsalar bile yüz kızartıcı bir suçtan veya kasti bir suçtan dolayı altı ay veya daha fazla hapis cezası ile hüküm giymemiş olduğuna dair yazılı beyan alınacağı''nın ayrıca kaydedildiği belirtildi.
Bakanlığın açıklamasında, şunlar kaydedildi:
''Özel öğretim kurumlarında görevli eğitim personeli, diğer personel, öğrenci ve kursiyerlerin kılık-kıyafetlerine ilişkin farklı yönetmeliklerin bulunması nedeniyle, bu yönetmeliklerin isimlerini tekrar etmemek amacıyla ilgili mevzuatların uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir.
Sonuç itibariyle Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Standartlar Yönergesi, Bakanlık ve İlköğretim Müfettişleri Tebliğleri ve yukarıda ortaya konan gerekçeler hesaba katılmadan yapılan söz konusu haber ve yorumlar gerçeği kesinlikle yansıtmamaktadır." AA
DOĞAN MEDYASININ YALANLARI 54
Bir haber daha yalan çıktı!
Suudi Arabistan hükümetinin Türkiye'nin Riyad Büyükelçiliği'nde yayınlanan bazı Türk filmlerine sansür getirdiği yönündeki haberlerin doğru olmadığı belirtildi.
Akşam Gazetesi'nde yer alan haberde, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'ın yakınındaki Jenadriye kentinde yapılan festivalde Kurtlar Vadisi Irak da dahil 7 Türk filminin gösterimine izin verilmediği belirtilmişti. Fakat Türkiye Cumhuriyeti Riyad Büyükelçiliği, Türk basınında Suudi Arabistan'da Türk filmlerine sansür uygulandığı şeklinde çıkan haberlerin, 'gerçek dışı' olduğunu bildirdi. Büyükelçilik'ten yapılan açıklamada, "Suudi Arabistan'da 5-19 Mart 2008 tarihleri arasında düzenlenen ve ülkemizin onur konuğu olarak davet edildiği Jenadriye Festivali ile ilgili olarak son birkaç gündür basınımızda gerçek dışı haberlerin yer aldığı" ifade edildi. Elçilik, Türk filmlerine sansür uygulandığı yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını savundu.
Büyükelçilikte gösterilen Türk filmlerinin festival kapsamında olmadığı belirtilen açıklamada; "Sinemanın bulunmadığı Suudi Arabistan'da bu tür bir etkinliğin halka açık yapılması da söz konusu değildir. Bu itibarla Büyükelçiliğimizdeki film gösterimi, uluslar arası ödüller kazanmış olan ve dünya çapında ilgi görmüş son dönem bazı Türk filmlerinin Riyad'daki kordiplomatiğe izlettirilmesine yönelik bir faaliyet olarak sınırlandırılmıştır" denildi.
Riyad Büyükelçiliği, Suudi Arabistan hükümetinin elçilikte gösterilmekte olan ve gösterilecek filmlere müdahale etmesinin söz konusu olmadığını ifade ederken, gösterim programında iki filmle ilgili değişiklik yapıldığı bilgisini verdi. Açıklamada, Uzak adlı filmin DVD'sinin zamanında tedarik edilememesi, Duvara Karşı filminin ise İngilizce altyazılı kopyasının bulunamaması nedeniyle gösterilemediği belirtilirken, "Bu konuda yapılan farklı yorumlar gerçekle bağdaşmamaktadır." ifadeleri kullanıldı.
Bu arada Riyad Büyükelçiliği'nde Türk filmi gösterimlerinin devam ettiği öğrenildi. CİHAN
DOĞAN MEDYASININ YALANLARI 55
Bir haber daha yalan çıktı!
Bir haber ajansının geçtiği, "belediye binası karşısındaki panoda yer alan film afişi müstehcen olduğu gerekçesiyle kaldırıldı" haberi yalanlandı.
Giresun Belediye Başkanı Yüksel, gösterime giren 'Plajda' isimli filmin tanıtım afişinin müstehcen olduğu için belediye tarafından kaldırtıldığı iddialarını yalanladı. Yüksel; "Afişlerin kaldırılmasıyla ilgili talimatımız olmadı." dedi.
Haberin yalan olduğunu ifade eden Başkan Yüksel, yalan haber yapanlar için yeni bir kanun çıkarılması ve bu kişilerin yargılanması gerektiğini belirtti. Belediye yetkilileri olarak film tanıtım afişlerinin nereye asıldığından haberdar olmadıklarına vurgu yapan Yüksel, sözkonusu haberlerin belediyenin çalışmalarını karalamak amacını taşıdığını savundu. Başkan Yüksel son olarak şunları söyledi: "Giresun Belediye Başkanı olarak belediyemizin hiçbir birimi tarafından afişin kaldırılmasıyla ilgili bir talimat olmamıştır." CİHAN
DOĞAN MEDYASININ YALANLARI 56
Türban dağıtıldı haberi yalan çıktı
Haber ajansının geçtiği, "kız öğrencilere türban dağıtıldı" haberi bazı gazeteler tarafından kullanıldı. Peki olayın aslı neydi?
Denizli'nin Çivril ilçesinde özel bir okulun pansiyonunda kalan kız öğrencilere türban dağıtıldığı yönündeki haberlerin gerçekle yakından uzaktan ilgisi olmadığı anlaşıldı. Haberde Denizli'nin Çivril ilçesi Şevkiye Özel Anadolu Öğretmen Lisesi Kız Öğrenci Pansiyonu'nda öğrencilere türban dağıtıldığı iddia ediliyordu. Habere göre öğrenciler türban takmaya zorlanıyor dahası okul idaresi de buna göz yumuyordu. Üniversitelerde başörtüsü tartışmalarının yapıldığı bu günlerde haber, kaos arayan gazeteleri sevindirdi.
Ancak daha önce yüzlerce haberde olduğu gibi bu da yalan haber çıktı. Aslı astarı olmayan iddialar araştırılarak yetkililer tarafından yalanlandı. Denizli İl Milli Eğitim Müdürü Mahmut Oğuz, öğrencilere türban dağıtıldığı yönündeki haberin, araştırılmadan ve yanlı olarak verildiğini, vatandaşların da yanlış bilgilendirilmesine zemin oluşturulduğunu söyledi.
Her şey ADD'ye üye bir öğretmenin nöbetçi olduğu gece yaşanmıştı. Nöbetçi öğretmen, bir öğrencinin pazardan satın aldığı bir kaç eşarbı, okul idarecilerinden biri dağıtmış gibi tutanak tuttu. ADD'li öğretmen, türban dağıtılma görüntülerinin de güvenlik kamerası kayıtlarından silindiğini iddia etti.
Provokatif bir habere malzeme yapılan öğrencilerin velileri haberi yayınlayan gazeteler hakkında dava açacaklarını söylediler.
DOĞAN MEDYASININ YALANLARI 57
YÖK, Hürriyet’in bypass haberini yalanladı
YÖK, ÜAK'ın, tek başına yapmaya yetkili olup da Yürütme Kurulu'na devredilen hiçbir görevi bulunmadığını bildirdi.
YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada; Hürriyet Gazetesi'nin bugünkü baskısında yer alan 'YÖK Başkanı Özcan'dan ÜAK'a bypass' başlıklı haberde YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın ÜAK'ı devre dışı bıraktığı iddiaları hatırlatıldı. Açıklamada, "Haberde Yükseköğretim Genel Kurulu'nun görev alanında bulunan görevlerden, Yürütme Kurulu'na devredilenler sıralanmış ve Yürütme Kurulu'nun bu yöntemle ÜAK'ı devre dışı bıraktığı öne sürülmüştür" denildi.
YÖK Genel Kurulu'nun Yürütme Kurulu'na devredilen görevleri arasında yer alan "Üniversitelerarası Kurul'ca Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen işlemler" adlı maddenin; ÜAK'ın Yükseköğretim Kurulu'na yapılması amacıyla iletilen işlerini ifade ettiği belirtildi. Bu işlerin yapılması sürecinde ÜAK'ın devre dışı bırakılmasının hiçbir şekilde mümkün olmadığı vurgulanan açıklamada, "ÜAK'ın tek başına yapmaya yetkili olup da Yürütme Kurulu'na devredilen hiçbir görevi yoktur" denildi.
YÖK'ten yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi: "Genel Kurul tarafından Yürütme Kurulu'na devredilen bugünkü işler Yürütme Kurulu'nun daha önce oluşturulduğu yıllarda da yaptığı görevlerdir. Ayrıca, Yükseköğretim Genel Kurulu'nun görevlerinden bir kısmının Yürütme Kurulu'na devredilmesi, ÜAK üyelerinin de katıldığı Genel Kurul toplantısında görüşülmüş ve oybirliği ile karara bağlanmıştır.
Adı geçen gazetede yayınlanan haber, Yürütme Kurulu'na devredilen görevleri kamuoyuna duyurmak gibi bir sorumluluk dışında, zorlama yorumlarla habere sansasyon katmayı amaçlamaktadır."
DOĞAN MEDYASININ YALANLARI 58
Birand'a en yetkili ağızdan yalanlama
Kanal D ana haber bülteninde gündeme getirilen bir iddia dün en yetkili kişi tarafından yalanlandı.
Kanal D ana haber sunucusu M.Ali Birand adliye muhabirine dayanarak gazetecilerin telefonlarının dinlendiği iddiasını ortaya atmıştı.Bu iddia üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin,Birand'ı arayarak bu iddianın kesinlikle doğru olmadığını belirtti. Fakat Birand geri adım atmamak adına bültende "Ben muhabirime güveniyorum ama Savcı'ya da inanıyorum" diyerek konuyu kapatmaya çalıştı.
Başsavcı Engin bunun üzerine yazılı bir açıklama yaptı.Engin,
bazı basın organlarında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının talimatıyla, Ergenekon Soruşturması ile ilgili haberleri basına sızdıranları tespit etmek amacıyla, bu haberleri yapan basın yayın organlarının mensuplarının telefonlarının dinlenmesi için mahkemeden karar alındığının iddia edildiğini hatırlattı.
''Bu haber tamamen asılsızdır'' diyen Engin, ''İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının gerek adı geçen soruşturma, gerekse diğer soruşturmalarda bizzat hareket ederek karar alma ve soruşturmaya ilişkin diğer işlemleri fiilen yapmak şeklinde bir faaliyeti veya müdahalesinin bulunmadığını'' söyledi.
Başsavcı Engin, soruşturmaların görevlendirilen cumhuriyet savcılarınca yürütüldüğünü vurgulayarak, soruşturmalarla ilgili tüm işlemlerin de yalnızca soruşturmayı yürütmekle görevli cumhuriyet savcısı tarafından yapıldığını dile getirdi.
Aykut Cengiz Engin, ''Kaldı ki, belirtilen konuda telefon dinleme kararı alınması ve uygulanması da yasalara aykırı bulunmaktadır. Haber üzerine Cumhuriyet Başsavcılığımızca yapılan incelemede, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcıları tarafından da bu şekilde bir karar alınması ve uygulanmasının kesinlikle söz konusu olmadığı tespit edilmiştir'' diye konuştu. Samanyoluhaber-AA
DOĞAN MEDYASININ YALANLARI 59
Hürriyet yazarının yalan haber özrü
Hürriyet gazetesi yazarı Şükrü Küçükşahin,'YÖK başkanının maaşına yüzde 200 zam' haberinden dolayı özür diledi.
Hürriyet gazetesi yazarı Şükrü Küçükşahin, "Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın maaşına yüzde 200 zam yapıldı" şeklindeki haberin eksik bilgi içerdiğini kabul etti.
Küçükşahin, bugün gazetedeki 'Yeniden YÖK Başkanı'nın maaşı' başlıklı yazısında "En yüksek devlet memuru aylık gelirinin yüzde 200 oranından maaşın üç değil, iki katını anlamak gerektiğini netleştiriyor. Bu çerçevede, zam oranındaki farklı rakam konusunda gazetemden, okurlarımızdan, Bakan Çelik'ten, ilgili bürokratlardan çok özür dilerim. Yanlışlığı ve eksikliği kabul ederim. Ama yalan ve vehim sözcüklerini kökten reddederim" dedi.
DOĞAN MEDYASININ YALANLARI 60
Vatan, “Muhallebi çıkmazı” haberi ile çıkmaza girdi
İstanbul Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada bugün bir gazetede 'Büfe ve üst geçit de kaldırılmış' başlığıyla yer alan haberin yalan olduğu belirtildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada, Fatih'te Fevzipaşa Caddesi üzerindeki üst geçidin Saray Muhallebicisinin açılmasından bir sene önce kaldırıldığı belirtilerek, ''Çok eski halde bulunan ve büyük bir kütleye sahip olan üst geçit, hem üstünün hem de iki ayak çevresinin satıcılarla dolması ve bulunduğu yerin dar bir boğaz olması nedeniyle kaldırılmış ve oluşan mezbelelik giderilmiştir'' denildi.
Fatih'te Fevzipaşa Caddesi üzerinde yer alan ve Saray Muhallebicisi önünde olduğu belirtilen üst geçidin, Büyükşehir Belediyesi tarafından 28 Temmuz 2003'te, Kadir Topbaş'ın Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesinden önce kaldırıldığı kaydedilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
''Sözü geçen Saray Muhallebicileri-Fatih Şubesinin açılış tarihi ise 4 Ekim 2004'tür. Yani geçidin kaldırıldığı tarihten bir sene sonradır. Çok eski halde bulunan ve büyük bir kütleye sahip olan üst geçit, hem üstünün hem de iki ayak çevresinin satıcılarla dolması ve bulunduğu yerin dar bir boğaz olması nedeniyle kaldırılmış ve oluşan mezbelelik giderilmiştir. Geçidin kaldırılmasının Saray Muhallebicisi ile bir ilgisi yoktur.''
''MUHALLEBİ ÇIKMAZI'' HABERİ
Büyükşehir Belediyesinden yapılan bir başka yazılı açıklamada ise dün bir gazetenin manşetinde ''Muhallebi çıkmazı'' başlığıyla yer alan haberle ilgili bazı yayın organlarında konu hakkında devam eden haberler üzerine açıklama yapma gereği duyulduğu belirtildi.
Söz konusu düzenlemenin, 2006 yılında Fatih Belediyesince yapıldığı bildirilen açıklamada, Fatih Belediyesinin, sadece Feyzullah Efendi Sokakta değil, Marmara Caddesi, Darüşşafaka Caddesi, Kadınlar Pazarı Meydanı ve Ragıp Bey Caddesi ile başka yerlerde de yayalaştırma ve meydan düzenlemesi yaptığı anlatıldı. Açıklamada, Fatih Belediyesinin daha önceden de trafiğe kapalı ve çıkmaz sokak olan bu alanı, Millet Kütüphanesi arkasındaki alanla birleştirerek meydan olarak düzenlediği ve yayalaştırdığı kaydedildi.
Eskiden taksi durağının otoparkı görünümünde olan meydanın bu düzenlemeyle ortaya çıkarıldığı belirtilen açıklamada, şöyle devam edildi:
''Sokağın girişine geçişin engellenmesi için hidrolik babalar konulmuş ve bu babaların uzaktan kumanda anahtarı sokaktan yararlanan esnafa dağıtılmıştır. Ancak, bu kumandaları alan esnaftan bazı kişiler, sokaktaki geçişi engelleyen babaları dahi yerlerinden sökerek sokak ve meydanda araç park etmiştir. Başlangıçta sokağı kullanmayan ancak meydanda Fatih Belediyesi tarafından yapılan taksi durağına dahi uzaktan kumanda verilmiştir. Ancak, taksi durağının esnafının da defalarca taksilerini meydana park ettiği görülmüş ve kendilerine birçok kez uyarıda bulunulmuştur.
Fatih Belediyesi, meydana girerek araçların park edilmesi nedeniyle vatandaşlardan çok sayıda şikayet alındığını, bunun üzerine sokağın hidrolik engellerinin uzaktan kumandasının esnafın da isteği doğrultusunda 24 saat açık bulunan Saray Muhallebicisi'ne ve Fuzul Otomotiv'e bırakıldığını dün yaptığı basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurmuştur.'' AA
DOĞAN MEDYASININ YALANLARININ BEŞİNCİ GALERİSİ İÇİN TIKLAYIN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.