Kim demiş ‘Nazım Hikmet vatan şairidir’ diye…

Kim demiş ‘Nazım Hikmet vatan şairidir’ diye…
Bazı kesimler Nazım Hikmet için, ‘sürgündeki şair’, ‘vatan şairi’ derken, gerçekler bu söylemleri bir bir yalanlıyor. Nazım’ın yaptığı işler ve söylediği sözler, onun ‘vatan şairi’ değil, tam anlamıyla bir ‘

CUMHURİYET GAZETESİ: MİLLET NAZIM'IN YÜZÜNE TÜKÜRSÜN-TIKLAYIN

Ölümünün 46. yılında yapılan programlarla anılan ve laik kesim tarafından hala ‘memleket sevdalısı’ gibi gösterilmeye çalışılan Nazım Hikmet, “Beni yaratan Stalin’dir. Gözlerimin ışığını Stalin’e borçluyum. O beni yarattı, O beni yaşatıyor. Ben Sovyetler Birliğinin çocuğuyum” şeklinde konuşarak hem ateistliğini açıkça belli etmiş, hem de hangi vatana mensup olduğunu açıkça ifade etmişti.

Üsame KARAKIŞ'ın haberi...

Ölümünün 46. yılında bile kartel gazeteleri ve bazı yayın organları tarafından kendisinden övgüyle bahsedilen ve ‘vatan şairi’ olarak anılan Nazım Hikmet, “Beni yaratan Stalin’dir. Gözlerimin ışığını Stalin’e borçluyum. O beni yarattı, O beni yaşatıyor” şeklinde Stalin’e olan hayranlığını belirtirken adeta dine olan kindarlığını ve ateistliğini gözler önüne sermişti. 

NAZIM’IN VATANI SOVYETLER!
Türk varlığı aleyhine gayret gösteren bir casus, kanun karşısında otuz yıl hapse, halk vicdanında ebediyen hiçliğe ve lanetlenmişliğe mahkûm edilmiş bir halk düşmanı olan Nazım Hikmet, ‘Ben Sovyetler birliğinin çocuğuyum’ diyerek, hangi vatanın şairi olduğunu kendi ağzından söylüyor.

SOVYETLERİN ÇOCUĞUYUM
 “O kadar bahtiyarım ki! Ben bütün hayatımı, idealimi, aşkımı bu muazzam şehre borçluyum. Ben Sovyetler Birliğinin çocuğuyum” diyen Nazım Hikmet, Stalin’in kendisi için çok önemli olduğunu belirtmiş, Türk halkının da katil olacağını söylemekten çekinmemiştir: “Bugün memleketimin halkı Amerikan emperyalistlerinin elinde esirdir. Türk Halkı Amerikan üniforması giydirilerek Kore’ye katil olmaya gönderilmektedir. Stalin benim için çok mühimdir. Gözümün ışığı, fikirlerimin kaynağıdır.”

DAMARINDA BİR GRAM TÜRK KANI OLMAYAN NAZIM!
İstiklal savaşımızda 18 yaşındaki delikanlılardan 70 yaşındaki dedelere kadar erkekler cephede savaştı. Yaşlı teyzelerimiz de vatan malı ıslanmasın diye kış günü bebeğinin üzerindeki örtüyle silahların üzerini örterken, Nazım Hikmet 20 yaşında cepheye koşacağı yerde komünist Sovyetler Birliğine devrimi kutlamaya koştu

STALİN’E AĞIT YAKAN BİRİ TÜRK OLABİLİR Mİ?
Lenin, 6 yıl içinde 815 bini köylü olmak üzere yaklaşık 2 milyon kişiyi katletmiştir. Nazım Hikmet, bu gerçeği bile bile Türkiye’yi Moskova’ya uydu komünist bir devlet haline getirmek için mücadele etmişti. Nazım, Stalin için ‘Beni o yarattı’ diyecek kadar ateist bir insandı. Stalin, 112 bin Türk ailesini buzlara gömüp, 425 bin Türk’ü yük vagonlarında haftalarca aç, susuz, tuvaletsiz, havasız bırakarak yerlerinden ederken, Nazım, Stalin'in öldüğü akşam Budapeşte radyosundan Stalin'e şiirler, ağıtlar okumuştu. Damarında bir gram Türk kanı taşımayan Nazım Hikmet, Stalin'in katlettiği milyonlarca Türk için bir nebze üzülmemişti.

TANRISI STALİN OLANIN…
Laikçi kesim Nazım Hikmet’i vatan şairi olarak göstermeye çalışıp, memleket hasretiyle öldüğünü söylemeye çalışırken, bu sözleri kolladıkları adam Nazım Hikmet kendi cümleleriyle yalanlıyor. 1951’de Moskova Radyosu, havaalanında Nazım’ın, “Beni yaratan Stalin’dir. Gözlerimin ışığını Stalin’e borçluyum. Her şeyimi O’na borçluyum. O beni yarattı, O beni yaşatıyor” sözlerini dinleyicilerine yansıtmıştır. Haber bülteninde Nazım’ın “Bundan sonra şehrim Moskova, vatanım Rusya’dır. Ömrümün sonuna kadar Stalin’in bayrağı altında vazife göreceğim” demesine rağmen, ülkemizdeki bir takım medya organları onu hala Türkiye sevdalısı bir insan gibi göstermeye çalışıyor. 

“TÜKÜRÜN NAZIM’IN YÜZÜNE!”
Bugün sıkı ‘Nazımcı’ kesilen çevreler, daha önce ‘Tükürün kızıl şaire, katile’ diyerek kampanya başlatmışlardı. Vakit, arşivlerin tozlu rafları arasında kalan bir belgeyi de gün yüzüne çıkarmış, bugün Nazım’ı göklere çıkartan kesimlerin daha önceleri ‘yüzüne tükürülsün diye resmini bastırdıklarını’ belgelemişti. 12 Temmuz 1951 tarihli nüshasında; Nazım Hikmet’in, Moskova'da Sovyet Muharrirler Birliği Umumi Kâtibi Fadeyev ile kol kola çekilmiş fotoğrafını basan Cumhuriyet’in haberinde şöyle denilmişti: “Sovyetler, Nazım Hikmet’in Moskova’da aldırdıkları boy boy şekil şekil resimlerini bütün dünya fotoğraf ajanslarına dağıtmaya başlamışlardır. Yukarıda gördüğünüz resim, bunlardan biridir. Bu fotoğrafı sütunlarımıza geçirirken, şair Eşref’in, tavsiyesi aklımıza geliyor. Bu tavsiye, ‘Resmini teksir ettirip dağıt ki, millet doya doya yüzüne tükürsün’ mealindedir. Biz de yukarıdaki resmi, Nazım hesabına aynı gaye ile basmış bulunuyoruz.” “Nihayet resmi de geldi” başlıkla haberde Cumhuriyet, halka, “Nazım’a tükürün” diye seslenmişti.

NAZIM HİKMET KİMDİR?
Nazım Hikmet, 20 Kasım 1901’de Selanik’te doğdu. Şiir yazmaya daha okul çağlarında şair dedesi Nazım Paşa’nın etkisiyle başladı. Hastalığı nedeniyle 17 Mayıs 1920’de, subaylıktan çürüğe çıkarıldı. 5 Mart 1933’te hakkında ‘halkı rejim aleyhine kışkırtmak’ suçuyla ve 22 Mart 1933’te gizli örgüt kurmaktan davalar açıldı. İdam talebiyle başlayan dava 31 Ocak 1934’te 5 yıl hapis kararıyla son buldu ve genel afla serbest kaldı. Ardından yine dine, vatana ve millete karşı yazıları ve şiirleri nedeniyle çok sayıda dava açılan ve cezaevine giren Nazım Hikmet, 12 yıl 7 ay yattı, yine genel afla serbest kaldı. Sonrasında çürüğe ayrıldığı halde Sivas’ın Zara ilçesine askere gitmesi tebliğ edildi. 

YALANCI NAZIM, ROMANYA’YA KAÇMIŞTI
17 Haziran 1951 sabahı, askerlik işini düzeltmek amacıyla Ankara’ya gideceğini söyleyerek evden ayrılan Nazım Hikmet’in 20 Haziran 1951’de Romanya’ya vardığı Bükreş Radyosu’ndan öğrenildi. Akrabası yazar Refik Erduran’ın kullandığı bir sürat motoruyla İstanbul Boğazı’ndan Karadeniz’e açılmış, Bulgaristan sahillerine çıkmayı amaçlarken, yolda rastladığı bir Rumen şilebiyle Romanya’ya gitmişti. Oradan Moskova’ya geçmesi üzerine, Nazım Hikmet, 25 Temmuz 1951’de, Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığından çıkarılmıştı. Türk vatandaşlığından çıkarılan Hikmet, Polonya vatandaşlığına geçer ve Borzecki soyadını alır. ‘Stalin aşığı’ Hikmet, Moskova’da 3 Haziran 1963 tarihinde kalp krizinden öldü ve cenazesi ünlü Novo-Deviçye Mezarlığı’na gömüldü.

VAKİT

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.