Akademisyenler yüksek öğrenimde reform istiyor

Akademisyenler yüksek öğrenimde reform istiyor
Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, son 300 yılda dünyaca tanınan büyük bir Türk bilim adamı yetiştirilmediğini belirterek, "Türkiye'de üniversite reformu şart. Sistem evrensel bilgi üretimini teşvik etmiyor." dedi. 

Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, üniversite sayısı nicel olarak artmasına rağmen nitelik açısından beklenilen kaliteyi yakalayamadığını ifade etti. 

Üniversite sayısının artmasına karşın öğretim görevlisi sayısının yeterli düzeye çekilemediğinin altını çizen Keleştemur, "Üniversite eğitimde kalite sorunu var. Üniversitelerin çoğalması ihtiyacı karşılamamıştır. Üniversite sayısının artması, kontenjanlarının artmasıyla birlikte kalitede önemli bir artışı yakalanmadı. Yeterli öğretim üyesine sahip değiliz. Çünkü buna hazırlıklı bir alt yapı yok. Bu nedenle üniversite meselesi sürekli tartıştığımız bir mesele haline gelmiştir. Üniversite meselesi, sadece eğitimin, Yüksek Öğrenim Kurumu, hükümet yada belli sivil toplum örgütlerinin meselesi değil. Tüm kurumların meselesidir. Neticede Türkiye'yi yöneten, topluma yön veren kim olursa olsun insanların yetiştirildiği kurum üniversitelerdir." diye konuştu.

Türkiye'de dünya standartlarında bir yüksek öğrenim sistemine gerek duyulduğunun altını çizen Keleştemur, "Bilgi üretmede çok geri plandayız. Türkiye, ciddi bir üniversite reformuna muhtaç. Bunu yapmak zorundayız. Aksi takdirde üniversitelerin tanımına uygun kurumlar olması mümkün değil." şeklinde konuştu.

Mevcut sistemin iyi insan yetiştirdiğini ancak Türkiye standartlarına ve iç dinamiklerine uygun, evrensel boyutlarda bilgi üreten bir üniversite oluşmasına imkan tanımadığına dikkat çeken Keleştemur, şunları söyledi: "Bu yüzden 1700'lerden itibaren evrensel boyutlarda kabul görmüş bir bilim adamı yetiştiremedik. Tabi bilimin milliyeti olmaz, evrenseldir ama gerçekten biz kendi üniversitelerimizde evrensel boyutta kabul görmüş bir bilim adamı yetiştirememişiz, yetiştiremiyoruz. Bu 200-300 yıllık bir problem. Bu üzerinde ciddiyetle durulması gereken, sosyolog, psikologların ve tarihçilerin analiz etmesi gereken bir konu. Temel problemlerden biri üniversitelerde bir akademik performans sisteminin olmayışı. Yani üniversitelerde bilgi üretenle üretmeyen arasında fark yok. Çalışanla çalışmayanı ayırt eden bir sistem mevcut değil. Ani bilgi üretenle üretmeyenin bir sayılmaması, orijinal bilgi üretenin ekonomik olarak da desteklenmesi gereken bir sistemin yerleşmesi için mücadele ediyoruz."

YÖK Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. Atilla Eriş ise liyakat esasına dayalı üniversitelerin başarıyı getireceğini vurgulayarak, "Yükseköğretime giriş konusunda merkezi sınavla öğrencilerin yükseköğretim kurumlarına yerleştirilmeleri yaklaşımı yerine, birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi, zaman içinde 'üniversitenin öğrencisini seçme ve öğrencinin de üniversitesini seçme' sistemini hayata geçirecek uygulamaların planlanması ve üniversite özerkliğinin tam olarak oluşturulması ütopya değil. Yükseköğretim kurumlarına öğrenci yerleştirme sistemini bugünkü şekli ile ilânihaye savunmak, bireyin geleceğine dönük evrensel bilgiye ulaşma tercih ve hakkını engellemekten başka bir şey olamaz. Türkiye dünyadaki gelişmeler paralelinde, merkeziyetçi bir yükseköğretim yapısından hızla uzaklaşmak zorunda." ifadesini kullandı.

(CİHAN)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.