Hamas ne istiyor?
Her düzeyde insanın İsrail’in zulmünden söz ettiği bir ortamda siyasi analiz yapmanın uygunsuzluğunu göze alarak ulaşılan siyasi sonuçları değerlendirmeye çalışacağım.
Hamas askeri gücünün İsrail’le boy ölçüşemeyeceğini bildiği halde neden bir çatışmanın fitilini ateşledi? Bu sorunun cevabı askeri bir başarı beklemediği ama İsrail’in saldırıları sonucunda oluşacak durumun İsrail aleyhine bir ortam yaratmasını beklediği olabilir. Yani Hamas için öldürülen masum insanlar, çocuklar bir sürpriz değildi. Böyle bir çatışmada kazanacağı tek şey kamuoyunda İsrail aleyhine oluşacak olumsuzluk olabilirdi.
Bir ülke kendisini savunma imkanı yokken, karşısındakini caydıracak saldırı silahlarına sahip olmadan bir çatışmaya girmesi halinde insanların vicdanını yaralayacak bir vahşetle karşılaşmak ve bunun yarattığı ortamı hasmına karşı kullanmaktan başka ne bekleyebilir? Eğer Hamas’ın elinde bugün İsrail’e fırlattığı roketler yerine uçak ve helikopterlere karşı tek kişiyle kullanılan roketler olsaydı İsrail bu kadar rahat hareket edemezdi ve bunların varlığı İsrail için caydırıcı bir rol oynardı.
İsrail’in herkesi kendisine düşman edecek bu eylemleri niçin yaptığı da sorgulanmalıdır. Bağnaz Yahudiler’in Gazze’ye atılan bombaları seyredip sevinç gösterisi yapmalarının dünya kamuoyuna yansıtılmasının sebebi nedir?
Yürek paralayan bu tablo karşısında döktüğümüz gözyaşlarını silip siyasi planda neler olduğuna bakalım. İsrail kurulduğundan beri bölgede bir İsrail-Arap çatışması yaşanıyordu. Son zamanlarda bu görüntü değiştirildi ve artık İsrail-Filistin çatışması ön plana çıktı. Şimdi yeni bir durumla karşı karşıyayız ve bu çatışmanın yerini İsrail-Müslüman çatışması alıyor. Bugüne kadar İsrail ile iyi ilişkiler içinde olan Türkiye’nin yeni durumda bunu sürdürmesi mümkün olamazdı ve bir İsrail-Müslüman çatışmasının yaşandığı ortamda İsrail’den uzaklaşmak zorundaydı. Bugün İsrail’e karşı en sert tepkiyi bizim göstermemizin nedeni bugüne kadar İsrail’le kurduğumuz ilişkilerin gölgesinden kurtulmaktır.
Çatışma İsrail-Müslüman çatışmasına dönüştüğünde Müslümanların liderliğini İran’ın alması bekleniyordu. Herhangi bir Arap ülkesi bu rolü oynayamazdı çünkü bölgenin güçlü ülkeleri olan Türkiye ve İran böyle bir önderliği kabul etmezdi.
Filistin odaklı görünen sorun gerçekte Ortadoğu’nun geleceğini belirleyen bir süreci başlattı. Bu süreçte Müslüman ülkelerin nasıl bir ilişki içinde olacağı ve onları kimin temsil edeceği belirlenecek.
Eğer siyasi hedeflere konuşarak varılabilseydi birçok masum çocuğun cansız bedenleri karşısında gözyaşı dökmek zorunda kalmayacaktık. Ama ne yapılmak istendiğini bilirsek bu acılara daha fazla katlanmaktan kurtulabiliriz.
Türkiye Ortadoğu’nun yeni durumunu öngörüp bölge ülkelerini yönetenlere bunu anlatmalı ve varılacak sonuca kan dökmeden ulaşılmasını sağlamalıdır. Ancak bölgeyi yönetenlerin kapasitesi buna yetmeyebilir. O zaman en azından biz en az çatışmayla sonuca ulaşmaya çalışmalıyız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.