Yiğidim İlhan'ım neden susuyor?
Başlıktaki ‘Yiğidim İlhan’ım, 40 yıldır değişmeden, değişmemeyi marifet belleyerek yazan ve bazı ulusalcı gönüllerde taht kuran İlhan Selçuk ağabeyimiz...
Hayır, ‘Yiğidim İlhan’ım’da bir istihfaf yok.
Bu vesileyle hem rahmetli Uğur Mumcu’yu, hem de kıymetli sanatkar ve bestekar Zülfü Livaneli’yi anmış oluyorum.
Hem de İlhan abi’yi yüceltiyorum işte.
Bir düzeltme daha yapmama izin veriniz:
Bugün milliyetçi çevrelere göz kırpması İlhan abinin değiştiğini göstermez. Değişmemiştir.
Dönek de değildir.
Dönek olabilmesi için geçmişte ‘solcu’ olması gerekmektedir ki, İlhan abi hiçbir zaman solcu olmamıştır. ‘Solcuymuş gibi’ yapmıştır ve biz de bunu yemişizdir...
Hadi bir düzeltme daha yapayım:
Bu yazıyı okuyan kimi eşhas, ‘Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde Türkiye’de iktidar yapılan AK Parti üzerinden, ‘Atatürk Türkiyesi’nin simgesi sayılan her kuruma belli bir plan dahilinde saldırılar düzenlendiğini’, İlhan abiye yönelik eleştirilerin de bu sistematik saldırının bir parçası olduğunu öne sürecek.
Abartmıyorum...
Böyle manyaklar var.
Vaktiyle Cem Uzan adına Ankara’da gizli-kapaklı işler çeviren ve kendince Baykal-Uzan uzlaşması sağlamaya çalışan gazeteci arkadaşımız, Hasan Cemal’in ‘Cumhuriyeti çok Sevmiştik’ kitabından yola çıkarak buna benzer şeyler yazmıştı.
İlhan abi ‘Atatürk Türkiyesi’nin simgesi midir?
İlhan abiyi eleştirmek, Türkiye Cumhuriyeti’ni eleştirmek midir?
Memlekette başka simge mi kalmadı?
Ne yani, sırf birileri böyle değerlendiriyor diye, biz bu ismi konuşamayacak, tartışamayacak, yazdıklarını ele alamayacak mıyız?
Hem eleştireceğiz, hem tartışacağız, hem de sorgulayacağız.
Merakımı mucip oldu:
Bizi her konuda aydınlatan, mesela Kur’an’da faizin haram olduğunu saptayan, ‘çok partili parlamenter sistemin Osmanlı gericiliği olduğunu’ söyleyen, subayın siyasete müdahalesini meşru kabul eden ve ‘Subay siyasete girmeli midir? Evet girmelidir!’ diyen, ‘buharlının icadı’yla bize eşsiz sosyolojik pencereler açan İlhan abi, neden ‘çeteler’ konusuna hiç girmiyor?
Her gün, neredeyse bir çete silahlarıyla, bombalarıyla, krokileriyle ve ölüm listeleriyle ele geçiriliyor, ama İlhan abide (ve tabii İlhan abinin patronajındaki gazetede) çıt yok.
Hatta, denilebilir ki, her konuyu ‘derinlemesine’ gören ve ‘detaylarıyla’ anlatan İlhan abi, bu olayı görmüyor bile...
Baksa görecek.
Bakmıyor...
Hiç böyle bir şey olmamış, ortada herhangi bir illegal yapılanma, herhangi bir çete faaliyeti, siyasi destablizasyonu amaçlayan herhangi bir sözümona ‘ulusalcı gayret’ yokmuş gibi...
Gazetesine atılan bombaların menşeini de merak etmiyor.
O bombalarla ‘Danıştay suikasti’ ve ‘Ergenekon’ sözcükleri arasında bir irtibat kurmuyor.
Hani ‘Tehlikenin farkında mısınız?’ diye aylarca ortalığı yıkıp durmuşlardı.
Ne oldu?
Tehlike ‘bomba’ ve ‘suikast’ olarak gelip kapıya dayandı, hálá ses yok.
Bu suskunluğu görünce insanın aklına tuhaf şeyler geliyor...
İlhan abi, bundan bir süre önce, ‘Ziverbey’deki işkencecilerini affettiğini’ ilan etmişti.
Bombacılarını da mı affetti yoksa?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.