Doğru söyleyeni ne yaparlar?

Dokuz köyden kovarlar, değil mi?

Aynen öyle!

Doğru söyleyenin dokuz köyden kovulduğundan şüphesi olanlar Saadet Partisi’nin başına gelenlere baksın! Saadet Partisi doğruları söylediği ve de sadece söylemekle kalmayıp bir de savunduğu için iktidar partisi sözcülerinin hedefi haline geliyor ve sürekli dışlanıyor.

Saadet Partililer sırf doğruları söyledikleri için düşman gibi gösterilmeye çalışılıyor.

Saadet Partisi seçimlere tek başına girdi ve kimseyle ittifak yapmadı ama iktidar partisinin sözcüleri bunu görmezden gelerek kirli ittifaklardan söz etmeyi tercih ettiler.

Sadece dışlamakla kalmadılar bir de küçümsediler.

“Particik” falan gibi laflar ettiler.

Bu dışlamanın ve küçümsemenin bedelini seçimlerde ağır bir biçimde ödediler.

Şimdi bunun acısını çıkarmaya çabalıyor olmalılar.

Saadet Partisi lideri iktidarın israflarına dikkat çeken bir açıklama yapıyor ve Çamlıca’da inşa edilen camii için, “Bu kadar büyük camiyi nasıl dolduracaksınız” diye soruyor.

Vay sen misin bunu soran!

İktidar partisinin gönüllü borazanlığını yapan yandaş medya ayağa kalkıyor ve camii düşmanlığı yapıldığını iddia ediyor.

Yahu siz değil miydiniz, “Ayasofya ibadet açılsın” diyenlere, “Hele önce Sultan Ahmet’i bir doldurun bakalım” diyen?

Kaldı ki Ayasofya’nın ibadete açılmasının niçin istendiğini cümle âlem biliyor.

Camii olarak ibadete açılması ile müze olarak kalması halinde çok fark olduğunu herkes söylüyor.

Hâl böyleyken yani, “Ayasofya ibadete açılsın” diyenlere “Sultan Ahmet’i doldurdunuz mu?” diye soranlara tek laf edilmezken, “60 bin kişilik camiyi nasıl dolduracaksınız?” diye soranların “camii düşmanı” ilan edilmesi büyük çelişki değil mi?

Dedik ya doğru söylediniz mi dokuz köyden kovuluyorsunuz.

Saadet Partisinin de böyle kötü bir huyu var!

Doğruları yanlış yapanların yüzüne karşı söyleyiveriyor.

Saadet Partisi’ni bir bardak suda boğmaya çalışanlar hızlarını alamayarak Milli Görüş camiasının iç ihtilaflarını kaşımaya başlıyorlar.

Taraflardan kendilerine yakın gördüklerinin sırtlarını sıvazlayarak onları piyasaya sürüyorlar.

Biz bu yolun çile yolu olduğunu bilerek yola çıktığımız için başımıza gelenlerin hiçbirini yadırgamıyor ve normal karşılıyoruz.