Kadının boşanma hakkı (2)
3. Nafakayı Kesmek Nafaka temininin kocanın vazifesi, kadının da hakkı olduğu, evlenme akdinin hukukî sonuçları arasındadır. Koca nafakayı temin etmez, yahut edemezse kadının hakkını alabilmesi için müeyyide nedir? Nafaka ile ilgili âyetler ve umumî prensiplerden hareket eden müçtehitler bu soruya farklı cevaplar getirmişlerdir:
Ebû Hanîfe ve Sevrî'ye göre bu yüzden kadın boşanma dâvası açamaz, sabreder, kocasından çalışma izni ister ve alır, temin edemediği müddetçe kocası nafakayı borçlanır, alacakların tahsilindeki umumî kaidelere göre alacak tahsil edilir. Bu görüşün dayanağı ".. eli dar olana Allah, verdiği rızıktan fazla yük yüklemez..." mealindeki âyettir (et-Talâk: 65/7). İbn Hazm bu âyete ve benzeri delillere dayanarak daha da ileri gitmiş, "Fakir kocanın nafakası da, zengin olduğu takdirde karısına borçtur" demiştir.
Diğer üç mezhebin imamlarına göre kocanın nafakayı temin etmemesi veya edememesi kadının boşanma dâvası açması için bir sebeptir. "... onları (karılarınızı) zarar vererek nikâh altında tutmayın ki, haklarına tecavüz etmiş olursunuz..." (el-Bakara: 231) mealindeki âyet ile benzerleri de bu içtihadın delilleridir. İbn Kayyim'e göre kadın, evleneceği kocanın mâlî gücü konusunda aldatılmış olmadıkça nafaka yüzünden boşanma dâvası açamaz.
Nafakanın boşanma sebebi olması konusunda A.K. Ebû Hanîfe'nin (md. 94-99 ictihadını tercih etmiştir.
4. Kötü Davranma ve Geçimsizlik
Kötü davranış, geçimsizlik, aile hukukuna riayetsizlik kocadan geliyorsa (kusur kocada ise), kadının yapacağı iş durumu hâkime ve hakemlere intikâl ettirmektir. Bu kaideleri getiren âyet (en-Nisâ: 4/33-34) gereğince bütün müçtehitler, fena muamele ve geçimsizlik sebebiyle kendisine başvurulması halinde hakimin durumu hakemlere intikâl ettireceğinde birleşmişlerdir. Farklı görüşler, genellikle biri kadının, diğeri de kocanın ailesinden olan hakemlerin salâhiyetleri konusunda ortaya çıkmaktadır.
Ebû Hanîfe'ye göre hakemler vekil durumundadırlar, kendilerine boşama ve evliliğe son verme salâhiyeti verilmemiş ise bunu yapamazlar. İmam Mâlik ve daha başka bazı müçtehitlere göre ise hakemler duruma göre arayı bulmak ve düzeltmek, bu mümkün olmazsa bedelli, yahut bedelsiz evlilik hayatına son vermek salâhiyetine sahiptirler. Anılan âyet ile sahabe uygulaması bunu göstermektedir. Hanefî mezhebinin hâkim bulunduğu Osmanlı ülkesinde A.K. bu konuda İmam Mâlik'in içtihadını tercih etmiş ve kanunlaştırmıştır. Kanunun 130. maddesi özetle şöyle demektedir: "Eşler arasında geçimsizlik çıkar da birisi hâkime başvurursa, hâkim tarafların ailelerinden birer hakem tayin eder; ailelerde uygun şahıs bulunmazsa dışardan uygun şahısları hakem kılar. Böylece kurulan aile meclisi tarafları dinler, durumu inceler ve aralarını bulmaya çalışır. Durumu düzeltmek mümkün olmazsa bakar: Kusur kocada ise onları ayırır ve evlilik hayatına son verirler, kusur kadında ise mehrin bir kısmı, yahut tamamı karşılığında evlilik hayatına son verirler (muhâlâ'a yaparlar). Hakemler karara varamazlarsa hâkim ya başka bir hakem heyeti kurar, yahut da ailelere yabancı olan bir üçüncü şahsı heyete dahil eyler. Hakemlerin kararı kesindir." Hakemlerin ayırması bâin boşama hükmündedir (md. 131).
Bu konuda (kadının boşanma hakkı) daha geniş bilgi için "Anahatlarıyla İslam Hukuku" isimli kitabıma bakılabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.