Saadet, Doğan Grubu ve CHP
Saadet Partisi'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Bekaroğlu, pazar akşamı, Piyer Loti'deki Turkuaz Otel'de, medyadaki dost çevre ile birlikte oldu.Değerlendirmelerde iki konu öne çıktı:
-Oy bölünmesinin CHP'nin işine yarayabileceği görüşü.
-Doğan Grubu ile ilişkinin pozitif - negatif tarafları.
Oy bölünmesinin CHP'ye yarayabileceği görüşü, öteden beri sağ - muhafazakar camiada önemsenen bir konudur. Bu seçimde de gündeme gelmesi tabiidir. Bu, bugün olduğu gibi sadece Saadet için değil, zaman zaman BBP için, MHP için de söz konusu olmuştur. Şimdilerde İstanbul'da AK Parti - CHP mesafesi çok açık durumda ve şu anda bunu riske atacak bir bölünme ihtimali gözükmüyor. Ama Ankara'da durum, bu açıdan ciddidir. Gökçek'le Karayalçın'ın oyları başa baş durumda gözüküyor ve MHP adayı Mansur Yavaş, yüzde 15'lerde oy alıyor. MHP oylarının Gökçek'ten alındığı farzedildiğinde "Sağ oylar"ın dağılması ve Karayalçın'ın ipi göğüslemesi ihtimali ortaya çıkıyor.
Bu değerlendirmelerin asıl şoku, seçimden sonra yaşanır ve "Oylar bölündü, ve kimsenin istemediği falanca kazandı" denir.
Saadet de şu anda, bir çok yerde böyle bir söylemi göğüslemek durumunda. Muhtemel ki Saadet seçmeni de "Biz gelemeyeceksek, isterse CHP gelsin" demiyordur ve bölünme kaygısı asıl burada etkili oluyordur. Adayların çevresinde zaman zaman öfkeyle oluşan "İsterse CHP gelsin" söylemi dikkate alınır mı, doğrusu ben tavsiye etmem.
Şu anda bir başka önemli sorun, Doğan Medya Grubu ile ilişkiler noktasında ortaya çıkıyor.
Doğan Grubunda yer alan yazılı-görüntülü medya organlarının seçim sath-ı mailinde Saadet sözcülerine yer açmakta özel bir çaba gösterdikleri gözlerden kaçmıyor.
Bu, bir noktadan bakıldığında "Düğün değil, bayram değil..." cinsinden bir ilişkiyi andırıyor.
Doğan Grubu'nun niyeti anlaşılabilir: AK Parti iktidarına karşı, adeta can düşmanı seviyesinde en büyük muhalefeti onlar yapıyor. Ve onlar için, AK Parti iktidarına vuran herkesin sesine sahip çıkmak, şu anın yayın politikası durumunda.
Bu amaçla, Saadet'i de, ortak muhalefet cephesine katmak, yabana atılır bir hamle sayılmaz.
Hatta, Saadet'in vuruşu, içeriden bir vuruş niteliği ile, CHP'nin vuruşundan bile daha etkili olabilir.
Onun için davet edin Saadet liderini, AK Parti'ye ver yansın etsin davet edin, bir tanınmış büyük şehir adayını, ver yansın etsin...
Bu amaçla, "islami kesim"de etkili olan yazarların çıkışları da "vurucu" bir misyon üstlenebilir.
Yeter ki, AK Parti'ye vurulsun.
Bu arada CHP'ye yönelik güzellemeler olursa tadından yenmez.
Çünkü amaç, ne AK Parti yerine Saadet'in gelmesi ne de "islamcı yazar"ın idealleri yönünde bir adım atılmasıdır.
Doğan Grubu ile bu ilişkilerdeki sorunlu taraf, bu grubun üstlendiği misyonun sadece gazetecilik olmamasında yatıyor.
Bu grubun bir misyonu var ve o misyon çerçevesinde sizi bir yere oturtuyor. Yani o yere uygun olduğunuz ölçüde yer bulabiliyorsunuz bu medya grubunda.
O yüzden, Doğan Medya Grubu'nda varolmak, gerçekte size mi bir şey kazandırıyor, yoksa bir başka politikaya mı?
Saadet'e muhabbetle bakan toplum kesimleri, böyle bir sorgulamayı yapıyor.
Çünkü bu camia, Doğan Medya Grubunun, siyasi - ideolojik anlamda, Saadet'in, üzerinde yapılandığı değerlerle barışık değil. Yayın politikaları, tam da Saadet'in oturduğu zemini yok etme amacına yönelik.
Hatta, aynı toplum kesimleri, şu anda iktidarda Saadet olsa, (Refah döneminde olduğu gibi) Doğan Grubu'nun bundan daha çetin bir mücadeleyi onlara karşı göstermekten geri kalmayacağını tecrübe ile bilmektedirler.
Doğan Grubu'na bağlı falanca tv kanalında veya falanca gazetede bir SP'li önder tarafından AK Parti iktidarına karşı yapılacak bir suçlama, SP'ye bir şey getirir mi?
Asıl soru budur.
Bu seçim, Saadet'in Numan Kurtulmuş'un elinde yeniden koza örme dönemine denk gelmiş bulunuyor. Henüz şu soru tam cevaplanmış değil: "Saadet aslında ne oldu?"
Bana göre Saadet'in önü açık. O yapı, siyaset yapabilme potansiyeline sahip. Ama belki bu koza örme sürecinin hiç olmazsa bir ölçüde tamamlanmasından sonra... Ben Numan Kurtulmuş'un bu yapıya vereceği emeği önemsiyorum. Bu seçimde puan yükselmezse, bunun asla Numan Kurtulmuş'a veya başkan adaylarına fatura edilmemesi gerektiğini belirtmek istiyorum.
Numan Kurtulmuş'un sorumluluk üstlendiği Saadet, AK Parti'den epeyce farklıdır. Ama ben düşünüyorum ki, Refah'tan, Fazilet'ten de bir ölçüde farklı olacaktır. İşte asıl bu ara frekansı biçimlendirmek önem taşıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.