Obama: Olmazları görmek
Obama'nın belki de, İslam coğrafyası ile ilgili en derin bilinçlenmesi, "Olmazları görme" noktasında olacaktır.
Bunun da başında, Amerika'da etkin olan Yahudi ve Ermeni lobilerinin oluşturduğu pencereden bu coğrafyaya bakmak geliyor.
Türkiye - Ermenistan ilişkilerine Ermenistan merkezli bakmak, ya da Filistin - İsrail meselesine İsrail gözlüğüyle yaklaşmak...
Bunu yaparsanız, bu coğrafya ile ilişkilerin sorunlardan kurtulmayacağını göze almalısınız.
Filistin'de ne olacağını henüz gözlemlemiş değiliz. Obama, "adalet" vaadinde bulunuyor. Ama, gençlerle yaptığı konuşmada, "öğrenci otobüsüne atılan bomba"dan bahsederek, İsrail'in, "terör" malzemesini kullandığı halde, "hastane bombalanması"ndan bahsetmeyerek Gazze'yi ıskaladığı izlenimi vermesi, "adalet"te zorlanacağını gösteriyor.
Ermenistan'la ilişkiler meselesi şu an daha sıcak.
"Soykırım" meselesinde Türkiye'ye zihni bagajlarla geldiğinin altını hep çiziyorum. "Düşüncem değişmedi" diyor. Kendisine "Bütün tarihi gerçekleri incelediniz de mi oluştu düşünceniz?" sorusu sorulabilir.
Ama kendisi, "düşüncem değişmedi ama..." diyerek bir açık kapı bırakıyor ve meseleyi, Türkiye - Ermenistan ilişkilerindeki normalleşme adımlarına havale ediyor.
Yani "Soykırım dememem için Ermenistan'a yönelik abluka kalksın", demeye getiriyor.
Tepemizde bir tür kılıç sallandırıyor.
Bu, Obama üzerindeki "Diaspora" etkisi.
Ama Obama, mesela Dağlık Karabağ'daki Ermeni işgaline hiç gelmemiş.
Burada yaşanan dram hiç gündemine girmemiş.
"Karabağ kaçkınları" denen on binlerce Azeri mülteciyi sanki hiç duymamış.
Azerbaycan'ın bu alandaki hassasiyeti onu yoğunlaştırmamış.
Türkiye'nin, Ermenistan'a yönelik yaptırımlarında, Karabağ sancısının payını dikkate almamış.
Daha açıkçası, Amerikan diplomasisinde, Ermenistan'ın taleplerine odaklaşılırken Azerbaycan neredeyse ıskalanmış.
Bu olur mu?
İşte, kıyamet kopuyor.
Azerbaycan ayakta.
"Türkiye, Ermenistan sınırını açacak, ablukayı kaldıracak mı?"
Kıyamet bu sorunun etrafında kopuyor.
Türkiye'nin kendilerini sattığı "travması" yansıyor Azeri medyasına... Her kesimden politikacı ateş püskürüyor.
Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan Azeri yönetimini teskin etmek için seferber oluyor,
-Türkiye, Ermenistan'la ilişkileri değerlendirirken asla Azerbaycan'ı ıskalamaz! Türkiye'nin çıkarı Azerbaycan'ın çıkarıdır.
Buna dair kesin sözler söyleniyor.
Ve Türkiye, Obama'nın önüne, bu coğrafyada hangi taşlar oynadığında hangi sonuçlar doğacağına dair net değerlendirmeler koyuyor ki, Obama, İlham Aliyev'i aramak zorunda kalıyor. Telefon hatlarının sadece Washington - Telaviv, ya da Washington - Erivan arasında çalışmasının yetmeyeceği çok net olarak ortaya çıkıyor. Doğru bir çözüm için Ankara - Washington - Bakü, ya da İslam başkentlerine bağlayan hatları da çalışmalı ve dengeli sonuçlar aranmalı.
-Amerika Azerbaycan'ı ıskalayabilir mi?
Iskalayabilirse Karabağ'daki Azeri hassasiyetini de ıskalayabilir.
Oysa, bu hiçbir şekilde mümkün değil. Ya da bunu yapmak, Kafkaslar'da cinayet anlamına gelir.
Güney Kafkasya ve petrol, Asya ile köprü konumu ve tabii Türkiye ile bağlantılar Azerbaycan'ı ıskalanmaz kılıyor.
-Amerika İslam dünyasını ıskalayabilir mi?
Iskalayabilirse, Filistin'deki İslam hassasiyetini de ıskalayabilir.
Ama bunlar olmaz.
Amerika aklını kaybetmedikçe bu olmaz.
Belki lobiler, zaman zaman Amerika'nın aklını karıştırabilir, ama bir noktada bu lobilerin çıkarı dahil her şey, sıfıra müncer olacağı için bunu kimse göze alamaz.
Canım, "Biz onların çıkarına olmayan şeyi çıkarlarına gibi gösteririz" hesabı ise, boş bir hesaptır.
Gözü açıldı bu dünyanın.
Gerçek bu.
Herkes aklını başına devşirsin!
-Akıllı ol, diye bir söz var ya, işte o.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.