Ortamı değerlendirmek

Ortam dinlemesi bilgi edinmekte faydalı olabilir ama ortamı değerlendirmek sonucu belirler. Eğer genel durum doğru değerlendirilmezse alınacak tedbirler, izlenen politikalar yenilgiyle sonuçlanabilir.

Genel görünüm bir çatışma ortamına gidildiğini gösteriyor. Siyasal iktidarın ve TSK’nın olumlu açılımlarının hedeflerine ulaşmalarını zorlaştırdığını düşünenler ortamı germeye çalışıyor. Taraflardan biri gerginliği tercih ederse diğerinin buna uymaktan başka bir şey yapması çok zor görünüyor. Bu durumda çatışma ortamına uygun stratejiler benimsemek kaçınılmaz hale geliyor.

Bu gibi durumlarda yapılacak ilk şey gerginlik isteyen tarafın provokasyonlarının hedefine ulaşmasına engellemektir. Öfke ve intikam duygularıyla hareket etmek, yaptıkları yanlarına kalmayacak demek, sertliğe sertlikle karşılık vermek karşı tarafın istediği ortamın yaratılmasını sağlar. Burada bir açmazın olduğunu kabul ediyorum. Şiddet uygulayanın karşılığını görmemesi onun güçlü olduğu izlenimini yaratır.

Böyle durumlarda izlenecek politikalar hakkındaki görüşümü şöyle özetleyebilirim:

Şiddet uygulayan militanla onu kullanan siyasal güç ayrı değerlendirmeli ve militanları kullanan siyasal gücün hedefine varmasını engelleyecek politikalar izlenmelidir. Bunun ilk adımı ulaşılmak istenen hedefin ne olduğunu tespit etmektir.

Birden bire artan terör eylemlerinin bir askeri darbeye zemin hazırlamak için yapıldığını sanmıyorum. Bu yol Genelkurmay Başkanının tavrıyla kapanmış görünüyor. Ama Kürt sorunundaki olumlu açılımlara rağmen hem söylemlerde bir sertleşmenin olması hem de eylemlerdeki artış konunun bu sorunla ilgili olduğunu gösteriyor.

Bu konuda Türkiye, ABD, Irak yönetimi arasında bir uzlaşma sağlanmasına ve çözümün militanların imhasıyla değil onlara da barışçı bir yol gösterilmesine rağmen eylemlerin artması söz konusu tarafların dışındaki bir gücün bu uzlaşmadan hoşnut olmadığını gösteriyor. Bu güç bir örgüt olamaz. Ancak devlet düzeyinde bir gücün ya da bir koalisyonun bu eylemleri desteklemesi gerekir. Ayrıca bu eylemlerin sadece Güneydoğu ile sınırlı kalması da beklenemez. Mesela 1 Mayıs kutlamaları, sol militanların yaptığı eylemler bir bütünün parçası sayılabilir. Azerbaycan’daki terör saldırısının Türkiye’nin Ermenistan’la yakınlaşmasını protesto amacıyla yapıldığını söylenmesi projenin kapsamının genişliğini göstermektedir.

Canlı bomba eylemleri, bir militanın polislerle çatışırken hayatını kaybetmesi kullanılacak eylemcileri ölmeye hazır hale getirmeyi amaçlar.

Çatışma ortamında polisiye tedbirler alınacaktır. Ama asıl önemli olan bu operasyonu yöneten gücü doğru tespit etmek ve ona siyasal hedefine ulaşmasının imkansız olduğu, mücadelenin kendisine karşı da yürütüleceği mesajını vermektir.

Yaşadığımız süreç ülkemizin geleceğini belirlemekte önemli bir kavşağı temsil etmektedir. Artık ülke içinde tarafların olmadığının ve bu saldırıda zafer ya da hezimetin hepimize ait olacağının bilincinde olmalıyız.