Sol ne demektir?
Türkiye’de sol, siyasetin en önemli akımlarından biri olmasına rağmen herkesin uzlaştığı bir tanımı yoktur. Dünyada Marksist ideolojiden ya da Fabian sosyalistlerinden gelen iki ayrı kökeni olan sol hareketin Türkiye’deki ideolojisi belirsizdir. İnönü’nün sola açılımı ideolojik olmaktan çok ülkemizin dünya üzerindeki konumuyla ilgilidir ve o dönemde ABD ve SSCB’nin dünya üzerindeki egemenliklerine karşı Avrupa’nın bir güç odağı olmasını isteyen bir akımı temsil eder. İnönü’nün ‘Yeni bir dünya kurulur, Türkiye yerini alır’ sözü bu amaçla ve ABD’ye karşı söylenmiştir. CHP’nin İnönü’nün yerine seçilen genel başkanı Ecevit onun devamı değil rakibidir ve Avrupa karşıtı, ABD yanlısı bir akımı temsil etmekteydi. Ecevit’in solculuğunun bir simgesi sayılan ‘Toprak işleyenin, su kullananındır’ sözünün sol ideolojiyle hiçbir ilgisi yoktur. Sol ideoloji emek dışında hiçbir faktörün gelirini meşru kabul etmez. Toprak ve sudan elde edilen gelir sömürüdür ve bunun sahibinin kim olduğu önemli değildir.
Gelir adaleti sol ideolojinin bir amacı değil sol yönetimin bir sonucudur. Emek gelirinin dışında meşru bir gelir olmadığı ve buna izin verilmediği için gelirlerde büyük farklar oluşması imkansızdır. SSCB’de özel mülkiyete izin verilmeyerek emeğin sömürülmesi engellenmek istenirken Avrupa’daki sol düşünce önce sömürünün oluşmasını, sonra yaratılan artık değerin vergi yoluyla alınarak yeniden dağıtılmasını benimsemiştir.
Türkiye’de siyasette rol oynayan sol partiler için bir dünya görüşünden, dünyadaki diğer sol hareketlerle bir benzerlikten söz edilemez. Bu partilerin toplumsal tabanı da emekçi ya da düşük gelirli kimseler değildir. Sağ ve sol arasında bu açıdan bir fark gözlenmez hatta solun daha varlıklı kesimlerden destek gördüğü söylenebilir.
DSP’deki kongrede birçok lider adayı olmasına rağmen birbirlerinden hangi konularda farklı olduğu kestirilemiyordu. Zaten bir parti içinde bu kadar farklılaşma olması da mümkün değildi. Yarışmanın düşünceler arsında değil kişiler arasında olduğu anlaşılıyordu.
Önümüzdeki dönemde CHP ve MHP’nin iktidar adayı bir muhalefet rolü oynayamayacakları, sadece güncel konularda iktidarı eleştirerek küskünleri temsil edecekleri anlaşılıyor. Zaten siyaset dünyasında farklı politikalar ileri süren bir gruba da rastlanmıyor. Taraf seçiminde ideoloji tek belirleyici gibi görünse de hiçbir ideolojiyi tam olarak tanımlamak mümkün olmuyor. Ayrıca aynı ideolojileri paylaşan partiler birbirinin hasmı olabiliyor. Buna karşılık farklı düşünce yapısına sahip partiler ortak çözümler üretebiliyor.
Bu durum iktidar alternatifi olacak partinin aynı yelpazede aynı yerde olması sonucunu doğuruyor. Orta sağda olduğu düşünülen AKP ve DP birbirinin alternatifi sayılıyor.
Türkiye’nin iyi tanımlanmış bir sol harekete ihtiyacı vardır. Bu hareket siyasi operasyonların aracı olmaktan öte bir role sahip olmalı ve alternatif çözümler üretebilmelidir. Bu sol kavga etmek yerine insanları düşünmeye yönlendirmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.