Seçimlerin etkisi
Avrupa Parlamentosu için yapılan seçimlerden sonra İran’daki Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucunu bekliyoruz. Sonuçlar ülkemizi etkiliyor ve adeta hareket alanımızın sınırlarını çiziyor. Avrupa’daki seçimler AB üyeliğimizi kuşkulu hale getirirken AB’nin bütünleşmesi konusunda da kuşkular yaratıyor. Gelişmeleri ya dar bir alan içinde değerlendirir ve her olayın sonucunu sorgularız ya da bunları bir bütün olarak görür genel eğilimi değerlendiririz.
11 Eylülden sonra ABD ile İslam dünyası arasındaki çatışmanın anlamsız olduğunu ve bunun ABD’nin çıkarına olmadığını düşünüyordum. Obama’nın gelişiyle durum değişti ve buzlar erimeye başladı. Soru şu: Acaba Bush dönemindeki çatışma bir sürecin aşaması mıydı yoksa yanlış bir politika izlenmiş ve Obama tarafından düzeltilmiş miydi? Diyalektik açıdan bakılırsa ABD önce İslam karşıtlığı yaratarak tüm Batı ile İslam dünyası arasına bir mesafe koymuş daha sonra kendisi açısından bu arayı kapatarak diğer güç odaklarının, özellikle Avrupa’nın bu dünya ile bütünleşmesini engellemiştir. Şu anda Müslümanlarla iyi ilişki kurabilecek iki güç odağı vardır: biri ABD diğeri Rusya. Avrupa’daki seçimlerde ortaya çıkan manzara bu eğilimi güçlendirmekte ve yabancı karşıtlığı giderek güçlenmektedir. Öyle ki Ortadoğu ve Müslümanlarla ilişkilerde önemli bir köprü görevi görebilecek Türkiye de dışlanmaktadır.
İran’daki seçimlerin ilericilerle tutucular arasında bir yarışma olarak algılanacak ve sonuçlar buna göre değerlendirilecek. Ben farklı bir açıdan bakıyorum ve Müslümanlar arasında bir mezhep çatışması olup olmayacağını değerlendirmeye çalışıyorum. Musavi’nin kazanması halinde devrimcilerin ön plana çıkması yanında dinin siyasetteki belirleyiciliği azalacak ve mezhep farkları bir çatışma sebebi olma özelliğini kaybedecektir. Bu nedenle Musavi’nin kazanması halinde Irak’taki terör eylemlerinin azalmasına şaşırmam. Bu mevcut İran yönetiminin terörü desteklediği anlamına gelmez ama birilerinin bu ayırımı körüklediği sonucu çıkarılabilir.
Yeteri ölçüde somut bilgilere sahip olmadığım için şu konuda tereddüt içindeyim: Önümüzdeki dönemde Müslümanlar arasında bir çatışma olacak mı yoksa artık terör sona mı erdiriliyor? Yani terörü bir takım örgütlerin işi olarak değil büyük siyasetin bir aracı olarak görüyorum. İlk değerlendirmem çatışmanın olmayacağı ve tüm Müslümanların aynı gücün karşısına konulacağıdır ve bu gücün Avrupa olacağını düşünüyorum. Eğer Afganistan’daki sorun çözülürse ve bölgede barış sağlanırsa Müslümanların yeni karşıtları Çin ve Hindistan olabilir. Yani Bir Hindistan-Pakistan gerginliği ve Çin’de bir Doğu Türkistan sorunu görebiliriz.
Olaylara dünya ölçeğinde bakan ve buna göre stratejiler geliştiren odakların olduğunu düşünüyorum. Bunlar kısa dönemli düşünmüyorlar ve düz mantıkla hareket etmiyorlar. Ayrıca sadece bir hamleyi değil bunun yaratacağı tepkileri de hesaba katıyor ve diyalektik düşünüyorlar. Böyle olunca sadece ülkemizdeki gelişmelerin geleceğimizi belirlemediği ve herkesin bir bütünün parçası olduğu ortaya çıkıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.