Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Demokraside sınırlar

Demokraside sınırlar

Şu sıralarda ülkemizde demokrasi mücadelesi gündemin ön sırasında. Demokrasi halkın kayıtsız şartsız üstünlüğü ve onun verdiği kararların sadece meşru değil aynı zamanda en doğru olduğu biçiminde. Demokraside de bazı sınırlamaların olacağı kabul edilmiyor.

Seçimle gelen siyasi iktidar anayasa ile sınırlıdır. Anayasanın halkın eğilimlerine uygun olmadığı, günün şartlarına uymadığı söylenebilir ve bu görüş haklı olabilir. Bunun çaresi onu değiştirmektir. Daha genel bir ifadeyle kanunların yanlışlığı eleştirilebilir ama ona itaat etmek zorunludur.

Eleştiri hakkının kullanılması yetkili kurumun karar vermesinden sonra yapılır. Bu kurumların vereceği kararları yönlendirmek için yapılanlar bu hakkın kötüye kullanılmasıdır. Mesela HSYK’nın ne karar vereceği bilinmeden iki taraftan gelen yönlendirme çabaları alınacak kararın haklılığına gölge düşürecektir. Bir kurum yanlış kararlar veriyorsa her kararın bir tarafın lehine olmasına uğraşmak yerine bu kurumu yeniden yapılandıracak ya da yeni bir yol izleyecek kanunları çıkarmak gerekir.

Türkiye’de iki farklı görüş kanun egemenliğini sınırlamaktadır. Bir taraf cumhuriyetin kuruluşunun var olan siyasi iktidara karşı olmak ve onun koyduğu kurallara itaat etmekle mümkün olduğunu ve bu nedenle ülke bir tehlikeyle karşılaşırsa kanunlara uymak gerekmediğini söylüyor. Bu şartların oluştuğuna kendisi karar verip harekete geçiyor. Diğer taraf kutsallaştırdığı halk iradesinin hiçbir sınır tanımadan icraat yapması gerektiğini savunuyor. Her iki görüş de yanlıştır. Bir ülkede her zaman çözülmesi gereken sorunlar vardır ve bunların bazıları çok önemli olabilir. Buna bakarak kanun dışı eylem yapmanın şartlarının oluştuğunu söylemek ülkeyi bitmeyen bir istikrarsızlığa sürükler. Diğer yandan seçilmişleri üstün insan saymak ve onların her yaptığının halkın iradesi olarak kabul edilmesini savunmak gerçek dışıdır. Seçilmişler anayasa ile sınırlıdır ve sanıldığının aksine üstün insanlar değildir. Bugün çevremizde geçmişte halkı temsil etmiş birçok insan vardır ve bunlar faklı değildir. Yani seçilmişler sadece yetkilidir, özel insanlar değildir.

Bir devlet olmanın ilk şartı ülkeyi idare edenlerinin dış bir güç tarafından belirlenmemesidir. Eğer halkı yönlendiren odaklar sınırlı ise ve bunlar bazı büyük güçlerin uzantısı ise demokrasiden söz edilemez. Öyleyse ilk yapılacak şey halkın haber alma kanallarının temizlenmesi ve özgür düşüncenin önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Bu engeller sadece hukuki değildir. Çoğu zaman medyayı kontrol eden güçler kendi görüşlerini yayanları ön plana çıkarırken istemedikleri ama düşünceleri ülke için değerli olanları etkisiz hale getirirler.

Sorunların çözümünün tek çaresi vardır. Yukardan aşağı ülkeyi yönetenlerin ahlaklı ve faziletli olmasıdır. Eğer yönetenler kendilerinden olanı değil bu vasıflara sahip olanları her kademede ülke yönetimine getirirlerse egemen olmanın verdiği mutluluğun ötesinde hazlar duyarlar. Etrafınızdakileri bir de bu açıdan değerlendirin. Eğer kötülerse sizin yaptıklarınız da kötüdür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi