Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Amaç mı, araç mı?

Amaç mı, araç mı?

Genelde duruşumuzu, bir olay karşısındaki tavrımızı değer yargılarımız belirler.

Yani biz demokrasiyi, insan haklarını, bağımsız yargıyı ya da güçlü bir devlet yapısını savunuruz. Bu mücadele sonunda ortaya bir sonuç çıkar ve bu bizim öngördüğümüzün dışındadır, siyasidir. Mesela sağ sol kavgası yaparız darbenin yolunu açarız. Dini değerleri savunuruz ama 28 Şubat benzeri bir müdahale ile karşılaşırız. Cevaplandırılması gereken şudur: Tüm dünyada olaylar bu şekilde mi gerçekleşir yoksa, özellikle büyük güçler, önce siyasi bir hedef belirleyip sonra buna uygun değer yargılarını araç olarak mı kullanır?

Değer yargılarıyla yapılan bir mücadelenin doğal sonucu ona karşı olan bir değer yargısının oluşmasıdır. Gerçekte bu karşıtlık her iki değer yargısının arkasına gizlenen siyasi hedeflerin farklı oluşundandır. Bu çerçevede demokratik açılım ne anlam ifade eder ve varılacak sonuç nedir?

Kürtlerin siyasi hedefleri belirsizdir ve talepleri kimliklerinin tanınmasından ibaret görünmektedir. Diğer kimliklerin ön plana çıkması ve Kürt kimliğine karşı tavır alması doğaldır ve bu durum hem ülkemizde hem de Irak’ta gözlenmektedir. Kimlik farklılaşması diğer alanlarda da farklılaşma yaratır ve bunlar arasındaki tüm ilişkileri etkiler. Eğer Türkiye’de mücadele demokrasi ve bu çerçevede tüm kimliklerin özgürce ifade edilebilmesi için olsaydı bölücülük gibi siyasi bir sonuç akla gelmeyebilirdi.

Bazı çevrelerde dile getirilen ama benim çok anlamsız bulduğum bir senaryoyu irdeleyelim: Kürtler Türkiye’den giderek uzaklaşacaklar ve tüm Kürtleri kapsayan bir siyasi yapı içinde olacaklar. Kuzey Irak’taki petrol rezervlerini kullanarak zengin olacaklar ve kendi kimlikleriyle müreffeh bir hayat sürecekler.

Bu senaryonun içinde üretmek, bilimsel gelişme yok. Doğal zenginlikleri kullanarak, sınırlı bir zaman dilimi içinde, zengin olma hayali var. Üstelik bu zaman diliminin sonuna yaklaşıyoruz ve süreç tamamlanmadan bu kaynakların önemi azalabilir hatta kalmayabilir. Petrol zengini bazı ülkelerin yöneticilerinin abartılı yaşamları, üretimden kaynaklanmayan gelirlerle yaşayan, hiçbir bilimsel ya da mesleki becerisi olmayan bir halkın geleceği sefaletten ibarettir ve maalesef petrol zengini ülkelerin geleceği budur.

Dünyadaki gelişmeler kendiliğinden olmaz ve büyük güçler geleceği planlarlar. Bu tüm planların başarılı olacağı anlamına gelmez ama gelişmelerin bireysel davranışların bir sonucu olmadığını da gösterir.

Kürtlerin bu hayallerinden memnun olan bazı çevreler şunu düşünüyor: Önlerine engel koymayalım ve bırakın gitsinler. Böylece zaten bir değer yaratmadıkları ve diğer bölgelerden aktarılan kaynakları kullandıkları için yükümüz hafifler. Ayrıca kısa bir süre sonra dünyanın en geri kalmış bölgelerinden biri olurlar. Araplarla çatışmaları kaçınılmazdır ve bu çatışma Arapları bize yaklaştırır.

Bunları gerçekçi bulmayabilirsiniz ama siyasi sonuçlar belirleyicidir. Türkiye demokratik açılımla kendisinin bir parçası saydığı Kürtlere üreten, bilimsel açıdan gelişmiş, dünyanın her yerinde değerli sayılacakları bir gelecek sunuyor. Alacağı hiçbir şey yok. Verecek, çünkü Kürtler biziz diyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi