Yeni bir açılım
Türkiye’nin demokratik açılımı yanında bir de dış politika açılımı olduğu gözleniyor. Ermenistan’la sorunların çözülmesi ve kapalı olan sınırın açılması için iki taraf da gayret sarf ediyor. Önümüzdeki günlerde yeni bir dış politika açılımının olacağı ve Türkiye ile Yunanistan arasında iyi ilişkiler kurulacağı söylenebilir. Yeni Yunan kabinesinin Papandreu tarafından kurulması olumlu karşılandı ve Yunan Başbakanı ilk yurt dışı gezisini Türkiye’ye yapacak. Ancak kabinede başbakan yardımcısı olarak yer alan Pangolos’un Türkiye karşıtı sözleri bu açılımın önünde bir engel olarak görülüyor. Bu konuda bir çelişki olduğu söylenebilir. Öcalan’ın Kenya’ya gidişinde ve burada yakalanmasında oynadığı rol yüzünden mevkiini kaybeden bu kişi Türkiye karşıtı mı sayılmalı yoksa Öcalan’ın yakalanmasını sağladığı için olumlu mu değerlendirilmeli?
Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması da dahil tüm süreç ABD’nin inisiyatifinde gelişmiştir. Bu nedenle Pandolos’un eylemini ABD’yi gözeterek gerçekleştirdiği söylenebilir. Yeni Yunan hükümetinin ABD’ye yakın bir politika izlemesi beklenmelidir. Bu politika Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesi anlamına gelir. Bugüne kadar iki ülke arsındaki en önemli ihtilafın Kıbrıs sorunu olduğu gözönüne alınırsa bu konuda olumlu gelişmelerin olacağı söylenebilir.
Yunanistan’ın Türkiye’nin AB üyesi olmasına olumlu yaklaşmadığı, Kıbrıs sorununun bu amaçla koz olarak kullanıldığı düşünülürse AB üyeliğimizin önündeki engellerden birinin kalkacağı söylenebilir mi? Bu soruya cevap vermek için AB’nin geleceğini tartışmak gerekir. Bugüne kadar Türkiye’nin AB’ye üyeliği söz konusu olduğunda ileri sürdüğüm iddia “AB hedefine ulaşamayacak ve siyasi birliktelik sağlanamayacak. Giderek ekonomik işbirliğinde ibaret bir yapıya dönüşecek, olmayacak bir birliğe girmenin ne anlamı olur” idi.
Ekonomik krizin ülkeleri içe dönük politikalar izlemeye mecbur etmesi bu yapıyı da zedeleyecek. Avrupa ülkeleri giderek ortak bir dış politika yerine ülkeleri için uygun gördükleri politikalara yöneliyor. Yunanistan da bu gidişe ayak uyduracak ve ABD ile olan ilişkileri AB’nin önüne geçecek. Yeni Yunan hükümetini oluşturan kişiler bu modelle uyum içinde gözüküyor.
AB’nin yeni üyeleri, eski Doğu Bloğu ülkeleri AB’ye yeni bir boyut katmadı. Getirisi görüsünden daha az oldu. Oysa eğer Türkiye bu birliğe üye olsaydı AB Ortadoğu’ya, İslam dünyasına, Orta Asya’ya açılacak bir kapıya sahip olacaktı. Yani birliğe yeni ve önemli bir boyut eklenecekti. Ancak AB meseleye bu açıdan bakmadı ve önemli bir stratejik ayaktan mahrum kaldı. Şimdi, ekonomik krizin de etkisiyle, birliğin çimentosu zayıflıyor ve eskisi gibi her ülkenin kendi politikalarını izlediği bir yapı ortaya çıkıyor. Bu Türkiye ile Yunanistan arasındaki ihtilafların çözülebileceği bir ortam yaratıyor ve bir çatışma nedeni olan Kıbrıs sorunu , belki de, iki ülkeyi yakınlaştıracak bir konuya dönüşüyor. Bu durum Türkiye’nin yeni vizyonu ile örtüşüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.