Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Tek boyutlu siyaset

Tek boyutlu siyaset

Yeni siyasi partiler kuruluyor ama bunlar hakkında medyaya yansıyan birkaç ilginç ya da aykırı sözün dışında bir şey bilmiyoruz. Meclisteki siyasi partilerden muhalif olanlar açılımlara karşı çıkıyor ama problemin çözümüne yönelik herhangi bir plana sahip görünmüyorlar. Muhalefetin kolay yolunun başbakanın cümlelerini alıp onun tersini söylemekten ibaret olduğu gözleniyor.
Oysa dünyada yeni bir yapılanmaya gidiliyor ve ülkemiz bundan etkileniyor. Hatta yaşadıklarımızın bunun bir yansıması olduğu bile söylenebilir. Şu anda dünya politikasının temelini yeni yapılanmanın ekonomik yönü oluşturuyor. Obama’nın Çin ziyaretinde asıl konu bu ülkenin dünya üzerindeki konumunun, özellikle ekonomik açıdan, ne olacağının belirlenmesine yönelik olduğu gözleniyor. ABD geçen yıl 800 milyara ulaşan dış ticaret açığının 250 milyarlık bölümünün Çin ile olan ticaretinden kaynaklanması bir soruna dönüşmüş durumda. Çünkü ABD dış ticaret açığını azaltmak ve 13 trilyon doları bulan dış borçlarının yükünden kurtulamasa bile bunu hafifletmek istiyor. Doların değer kaybetmesi ABD’nin dış borçlarının satın alma değerini yarıya yakın azaltsa bile Çin’in parasının değerini düşürmek istememesi nedeniyle en büyük alacaklısı olan Çin’in alacaklarının değerini sadece yüzde yirmi düşürmüş durumda.

Yeni düzende ABD, parasının değeri düştüğü için, daha az mal ithal edecek buna karşılık ihracatı artacak. Böylece içerdeki işsizlik oranın azalması da sağlanacak. Bu durum Çin için kabul edilemez sorunlar yaratıyor. İhracata dayalı bir ekonomiye sahip olan, daha doğrusu buna yönlendirildiği, gelişmesini ihracatın artması üzerine inşa ettiği için ciddi bir daralma yaşaması, bunun iç huzursuzluklara neden olması söz konusu.

Bunları söylememin nedeni politikanın tek boyutlu olmadığını, özellikle günümüzde, ekonomik yapı ve politikaların ön planda olduğunu ifade etmektir. Sorunun Türkiye için anlamı ihracata dayalı bir ekonomik modeli benimseyen ülkemizin yeni duruma nasıl ayak uyduracağının tartışılmamasının yeni sorunlar yaratacağıdır.

Türkiye’deki tartışmaların odak noktası darbe ve demokrasi arasında bir tercih yapmak zorunda olduğumuz ve en önemli sorunun bu olduğudur. Bu tartışma her gün yeni bir belgenin ortaya çıkmasıyla alevleniyor ve her şeyin üstünü örtüyor. Halk taraflardan birinin yanında olma tercihi ile karşı karşıya kalıyor. Bunun biraz kasıtlı olarak abartıldığını ve bizi gerçek sorunları tartışmaktan uzaklaştırdığı gözlemleniyor.

Şunların tartışılması gerektiğini düşünüyorum: Yeni düzende Avrupa’nın yeri ve rolü ne olacaktır? Türkiye AB ile bütünleşecek mi yoksa onu sınırlayan bir aktör mü olacak? Alternatif enerji kaynaklarının gelişmesi ve özellikle otomotiv endüstrisindeki yenilikler petrole olan ihtiyacı azaltacak mı? Türkiye bölgede etkin rol oynarken zengin ülkelerle mi yoksa zenginliği sona erenlerle mi bir araya gelecek? Silahlı kuvvetlere yönelik kampanyalar onu yıpratmayı mı hedefliyor yoksa ordunu önemi daha da artacak ama şu anda yapılanlar onun ideolojisini yeni yapıya uygun hale getirmek amacını mı taşıyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi