Danıştay'ın "Kurban"ları
Evet. Kurban Bayramı'na giriyoruz.İnsanlar kurbanlık seçiyor.
Danıştay'ımızın kurbanlıkları belli oldu: Öğrenciler.
Hayır, sadece imam hatipli öğrenciler değil.
Onlar kurban verilse, kılı kıpırdamayacak olanlar var bu memlekette biliriz.
Hayır, sadece meslek liseli öğrenciler değil.
Onları bile, imam hatipli öğrencileri kurban verirken kurban vermeye razı odaklar vardır bu memlekette.
Şimdi, üniversiteye hazırlanan tüm öğrenciler "Kurbanlık" seçilmiştir.
Tüm öğrenciler, evet.
Çünkü katsayılarda farklar kaldırılınca liselerin tamamında okuyan öğrenciler dahil, herkes, serbestçe tercih yapabilir hale gelmiş ve özgürce bölüm değiştirme imkanına kavuşmuştu.
Öğrenciler ona göre dershanelere devam etmişti.
Danıştay'ımız, YÖK'ün katsayı özgürlüğünün önünü kesmekle, herkesin rüyasını bozdu.
Şimdi öğrenciler, bayrama ufukları karartılmış olarak giriyorlar.
Demek bazı kurumlarımızın bayram hediyesi böyle olurmuş.
Demek imam hatiplere duyulan öfke, yargımızı bile hakkaniyet ikliminden uzaklaştırır, öğrencilerin yolunu kesecek bir misyona sevk edermiş.
Nedir bu Allah aşkına!
İstanbul Barosu imam hatiplere duyulan öfke dışında hiçbir alakası bulunmayan bir meselede, YÖK kararına iptal başvurusunda bulunacak, Danıştay'ımız, 2005'te tam da katsayı konusunda verdiği "Bu iş YÖK'ün tasarrufuna bağlı" kararıyla tam bir çelişki arz edecek biçimde, YÖK tasarrufuna "yürürlüğü durdurma" kararı verecek.
"İnsaf" diye bağırmak istiyorum.
"Adalet nerede" diye bağırmak istiyorum.
"Bu ülkenin çocuklarının ufkunu bir kere daha karartmayın" diye haykırmak istiyorum.
Kötü bir karar bu.
İçinde adaleti aramak zorunda bırakan bir karar bu.
İçinde tarafsızlığı aramak zorunda bırakan bir karar bu.
Bağımsız yargı mı?
Hadi canım sen de!
Bu, imam hatip karşıtlığına angaje olmuş bir zihniyet bağımlılığının ürünü.
Bağımlılık için illa da bir odak mı gerekiyor?
İmam hatip karşıtlığı fanatik bir bağımlılığa dönüşmüşse, başka odağa ne gerek var!
-Bütün öğrenciler yarışa girsin ve iki kademeli sınavda, yani öğrencinin bilmeden geçmesi mümkün olmayan, tamamen bilgiyi ve tercihleri sorgulayan sınavda, bilen kazansın!
Adalet bu değil mi?
Bırakın, öğrenciler, yatay-dikey dilediği geçişi yapabilsin.
Bırakın öğrenciler, ilköğretimi bitirdiği ergenlik yıllarının tercihlerine mahkûm olmasın.
Bu ülkenin çocukları bu özgürlüğü hak ediyor.
"-Yoo, hayır, "İmam Hatip" olgusunun bulunduğu bir ülkede, bütün düzenlemeler, imam hatiplerin önünün kesilmesine göre tanzim edilmelidir."
Bu ne buğzdur Allah'ım!
Şimdi ben, bayram duygularına zehir katılan gençleri düşünüyorum.
Bu genç yaşta, umutla dolu olmaları gereken yaşta, bunu hak etmiyorlar.
Danıştay'ın bu kararı, açık konuşalım, sadece bu yargı kurumunu tartışmalı hale getirecektir.
Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının en çok tartışıldığı günümüzde, Danıştay'ın durduğu yer, sorgulanacaktır.
Açık konuşalım, bu işte Danıştay'ın kestiği parmak acıyor ne yazık ki...
Şu andan itibaren Türkiye, öğrenciler açısından tam bir kaosa sürüklenmiştir.
Sınav nasıl olacak, iki dereceli mi tek dereceli mi, katsayı nasıl olacak, dershaneler nasıl bir eğitim verecek, YÖK'ün Danıştay İdari Daireler Kurulu'na yapacağı itiraz başvurusunun akıbeti ne olacak, hepsi tam bir karanlık durumu sergiliyor.
Şu memlekette en kolay feda ettiğimiz şey, gençler oluyor.
Yazık bu memleketin çocuklarına.
İnsaf diyorum, evet, adalet diyorum, evet.
Bir yüksek yargı kurumuna karşı "Adalet" diye sesleniyorum, evet.
Eminim ki, önümüzdeki günlerde, Ankara'nın yüksek yargı dünyası, "Adalet ve İnsaf" çığlıklarını çok çok duyacaktır.
"Açılım" diye bir şey vardı ya hani...
Her şeyden önce "Yargı açılımı" lazım bu ülkeye...
İnsanların "Adalet ve insaf" çığlığı attığı bir ülkede, başka hangi açılım önceliklidir ki?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.