Ruşen ile Yakup
Kendilerinden “yararlanılacak gazeteciler” diye bahsedilen meslektaşlarımız Taraf gazetesine ateş püskürüyor.
Mahkemeye gideceklermiş...
Çıkıp, “Bu ne had bilmezlik! Hangi kurum bize yararlanılacak gözüyle bakabilir? Biz darbelere de, cuntalara da, bu babdan her bir şeye de karşıyız” demiyorlar da, bu had bilmezliği ortaya çıkaran Taraf gazetesine şarlıyorlar.
Epey de öfkeliler...
Mesela, Ruşen Çakır dostumuz, “Artık bu gazeteyle bir hesabım var” diyor.
Konuşmasını izlemiştim...
Kızgındı.
Haklıydı kızmakta ama, kızgınlığını yöneltecek adresi karıştırıyordu.
Biraz da sağlıksız bulmuştum çıkışını.
Bildiğim, tanıdığım, “oryantalist bir anlama çabası” olan “Ayet ve Slogan”ından dolayı takdir ettiğim Ruşen Çakır, hiçbir zaman darbeci olmadı, hiçbir cunta oluşumunu desteklemedi...
Gerçi, “Ben 28 Şubat’a karşı çıkmıştım” diyor, buradan demokrat bir paye elde etmek istiyor... İnsanoğlu bu... İstekleri bitmez... İddia ettiği gibi, müfrit bir 28 Şubat karşıtı değildi. Daha doğrusu, böyle olduğunu hatırlamıyorum. Bu konuda ne yazdığını, hangi demokratik çıkışı gerçekleştirdiğini bilmiyorum, ama, “O bir darbe destekçisidir” demek haksızlık olur. Hem haksızlık, hem terbiyesizlik olur..
Kimse kendisine “darbeci” demediği halde, neden darbeci denmiş gibi gardını alıyor, anlamak mümkün değil.
Mustafa Mutlu kardeşimiz çıktı, “Kimse bana darbeci diyemez. Kimse beni kullanamaz...” dedi.
Mesele kapandı.
Benzeri bir tepkiyi Güngör Mengi de gösterdi: “Beni, yararlanacağınız gazeteciler listesinden silin” dedi, “Ben işinize yaramam,
yapacağınız darbeyi desteklemem.”
Beyan esastır.
Böyle dedikten sonra mesele kapanmıştır.
Ruşen Çakır dostumuz da böyle yapabilirdi. “Beni bu listeye koyanlarla hesabım var” diyebilirdi. Tepkisini balyozcu paşaya gösterebilirdi.
Hadi Ruşen dostumuzun “helikopter kazası” haberinden bir alacağı var; alenen özür dilenmiş olmasına rağmen kinini bastıramıyor. Anlıyoruz...
Peki, Mehmet Yakup Yılmaz’a ne buyurulur?
Kendisini “darbede yararlanılacak gazeteciler listesine” koyan Taraf gazetesi hakkında dava açacakmış...
Diyor ki, “Mehmet Yılmaz solcu, bundan nasıl yararlanacaklardı demez mi insan... Akıl süzgecinden geçirmiyorlar. Haince bir şey, alçakça bir şey... İnsanların, insanları hedef göstermesidir. Kasıtlıdır... Diğer meslektaşlarımı da dava açmaya çağırıyorum.”
İyi ediyorsun da, tepkini yanlış tarafa yöneltmiyor musun Mehmet Yakup?
Seni listeye koyan Taraf gazetesi değil ki...
Madem solcusun, madem darbecilerle işbirliği yapmazsın, madem “eleştiri kültürüyle büyüyen” bir gazetede yazıyorsun; neden seni o listeye koyanlara değil de, bu rezaleti faş edenlere kızıyorsun?
Biraz da darbecilere şarlasana... “Bu haince, alçakça bir şey” desene... Bu işte dahli olan paşalarla mahkemede hesaplaşacağını söylesene... Liste arkadaşlarını dava açmaya çağırsana...
Elan yazarlığını yaptığın gazete 28 Şubat andıçlarını manşete çekip, meslektaşlarını suç örgütlerine hedef gösterdiğinde de “Bu hainliktir, alçaklıktır” dedin mi?
Durumdan vazife çıkarmaya meyyal Oktay Ekşi’nin “Alçakları tanıyalım” başlıklı şaheseri karşısında da aynı öfkeli patlamayı sergiledin mi?
Hayır...
Mustafa Mutlu ve Güngör Mengi sağduyusu gösteremiyorsun.
Bari sus...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.