Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Danıştay'ı ne tatmin eder?

Danıştay'ı ne tatmin eder?

Katsayı olayı keşmekeş.Çocuklarımız üzerinde çok kolay oynuyoruz. Çok kolay.
"Katsayı adaletsizliği" denen şey, 12 yıllık bir hadise.
1998'den itibaren süreç şöyle gelişti:
Alan içi tercihlerde puanlar 0.8'le, alan dışı tercihlerde 0.3'le çarpılacak. Bu, alan dışı tercih yapma durumunda öğrencinin 35-40 puan kaybına yol açıyor ve öğrenciyi, zirveden dibe savuruyor. Aynı puanı almış olsa bile, alan içi tercih yapanın girebileceği üniversiteye asla giremiyor.
Bu sorunu en çok meslek liseliler ve İHL'ler yaşıyor.
Ama sorun, normal lisede okuyup da alan dışı tercih yapmak isteyenler için de aynı ölçüde yakıcı.
Bu katsayı düzenlemesini Gürüz'ün YÖK'ü yaptı.
28 Şubat şartlarında.
"35-40 puan, asla ya da kolay kapatılamayacak bir engel, bu da, İHL öğrencilerinin canına okur!" Derindeki mantık bu idi.
Peki öğrencilerin talebi ne idi?
Katsayılar eşit olsun, hatta katsayı olmasın, öğrenciler aynı sınava girdiğine göre, kim ne kadar puan alıyorsa, onun karşılığı olan üniversiteye girebilsin.
Çıplak mantıkla adalet ve eşitlik bunu gerektirirdi.
YÖK, yeni yönetim kadrosuyla, "katsayı adaletsizliği"ni gidermek için yola çıktı.
İlk merhalede katsayıyı tamamen eşitledi.
İstanbul Barosu, "Eşitlik eşitler arasında olur" gerekçesiyle itiraz etti, ona göre aynı sınava girmek, aynı soruları çözmek ve sınavda eşit puan almak eşitliği sağlamıyordu, eşitlik ancak alan dışı tercih yapanın puanlarında 35-40 puanlık bir tırpanla sağlanabiliyordu!
Danıştay da bu yönde karar verdi ve "Eşit davranmakla haksızlık yaptınız" diyerek yürütmeyi durdurdu.
Bu defa YÖK yeniden toplandı, "Madem eşitlik istemiyorsunuz o zaman ara bir formül bulalım. Hem eşitliği bozarak sizin arzunuzu yerine getirelim hem de eşitliği az bozarak, alan dışı tercih yapan çocukların beklentisini karşılayalım" diyerek, 0.13-0.15 aralığında bir katsayı belirledi.
Bu düzenleme de, alan dışı tercih yapanlar, meslek liseliler ve İHL'liler bakımından, yarışta eşitlenmek için en az 4-5 soru fazla çözmeyi ve 10 puan yüksek almayı, diğer ifadeyle pistte, koşuya 10 metre geriden başlamayı gerektiriyordu. Öğrenciler, 35-40 puanlık "ölüm" yerine, 10 puanlık "sıtma"ya razı oldular.
Ama YÖK'ün bu kararı da, Danıştay'da kabul görmedi. Son Danıştay kararı 0.13-0.15 katsayı farkının yeterli bulunmadığı görüşüne dayanıyor.
Böylece çok ilginç bir durum ortaya çıkıyor. Soru şu:
-Acaba Danıştay'ı hangi katsayı farkı tatmin eder?
Daha kurallıca soralım:
-Acaba Danıştay, hangi katsayı farkının eşitsizliği eşitlik haline getireceğine hükmeder?
Mesela şöyle bir öneride bulunsak:
-Katsayı, 0.35 ile 0.75 olsa, yani fark sadece bir puan düşürülmüş olsa, bunu adalete uygun bulur mu?
Kim bilir?
Aslında belki de cevap çok girift değil:
-Anlaşılıyor ki Danıştayımız, Gürüz YÖK'ünün 28 Şubat sürecinde aldığı 35-40 puan fark ettiren katsayı uygulamasını ideal bir "Eşitlik!" kıstası olarak görmektedir.
Böyle mi?
Eğer böyle ise rakamların mutlaklaştığı, hatta kutsallaştığı bir durumla karşı karşıyayız demektir.
O zaman Gürüz ve dönemin YÖK kadrosunu, ulaştıkları bu mutlak ve kutsanmış katsayı rakamlarından dolayı kutlamak gerekiyor.
Müthiş buluşlar gerçekleştiriyoruz, çocuklarımızın önünü kesmek söz konusu olduğunda.
Ölçüyorsunuz, biçiyorsunuz ve "Evet, bu katsayı ile eşit olmayan eşitliğe ulaşırız!" diyorsunuz.
Yargımız da, üstelik Yüksek Yargımız da bunu onayladığına göre, millete "Yargıya saygı" görevi düşüyor.
Sen neymişsin ey İHL!
Herkese açılım verdik, senin için bütün yolları tıkadık.
Sen devreye girince akan sular duruyor!
Bak bir "Eşitlik" kavramı bile, sen söz konusu olunca, tepetaklak oldu.
Türkiye'nin aklı karıştı sen söz konusu olunca...
Yargı bile bir başka yargı oldu.
Sen neymişsin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi