Burjuvazi burada, sen neredesin?
Bir işadamları örgütü var... Adı, TÜSİAD... Sermaye örgütlenmesinden çok, “ideolojik kast birliği” özelliği gösteriyor ve olabildiğince manipülatif... En azından, düne kadar öyleydi.
Bu örgütün geçmişi siyasi başarılarla dolu...
Sivil toplum ihtiyacına göre kurulmadığı ve çıkarlarını “piyasanın çıkarlarıyla” tevhid etmediği için, sadece siyasi alanda ispat-ı vücut ediyordu ve doğrusunu söylemek gerekirse, oldukça başarılıydı.
Mesela?
İş ve istihdam dışında, her şeyle
ilgileniyorlardı.
Gazete ilanıyla hükümet düşürüyorlardı.
Darbecilerle işbirliği yapıyorlardı.
Halkın seçtiklerine kafa tutuyorlardı.
Memlekete lazım olan “yasakları”
savunuyorlardı.
Eğitimin nasıl olması gerektiğini
belirliyorlardı...
Kendi öz kaynaklarından yükselen sermayeyle savaşıyorlardı.
Bir ara, “Gümrük Duvarı”nın kaldırılmasına karşı çıkmışlardı... Üretilen malın serbestçe dolaşmasından ürken dünyada “ilk ve tek sermaye örgütü” olarak tarihe geçmişlerdi. İç piyasanın sömürülmesine dayalı bir üretim anlayışından geldikleri için, duvarın mahfuz tutulması gerektiğini savunuyorlardı. Kendi zaviyelerinde haklıydılar...
Neyse ki bu uzun sürmedi.
Dünyayı keşfettiler.
İçeride rekabet yaparak bir şey elde edemeyeceklerini, bilakis dünyaya açılarak “mevcudu” koruyacaklarını ve muhtemelen daha da büyüyeceklerini keşfettiler de, “içe kapanmacı ekonomi”den (ve dolayısıyla bu anlayışı ikame eden militarist heveslerden) vazgeçtiler.
İyi yaptılar...
Paranın kokusu onları daha da
çağdaşlaştırdı.
Daha demokrat bir tutum içine girdiler.
Devletin olası tecavüzlerine karşı “hukuk devleti güvencelerini” hatırlamaya başladılar.
Karşı çıkışlarında ve tavır alışlarında “ideolojik” değil, “rasyonel” olunması gerektiğini kavradılar.
Epey bir süredir böyle gidiyorlar.
Dün, yeni başkan Ümit Boyner’in “katsayı” ve “Damıştay’ın kararı” hakkında yaptığı açıklamayı okudum, daha da ümitlendim.
Ümit Boyner, lafı dolaştırmadan, kıvırmadan, ideolojik gerekçeler üretmeden “dosdoğru” konuşuyordu.
Mesela, “Katsayı çevresindeki tartışmaları oldukça sığ buluyoruz. Meslek okullarına katsayı uygulaması Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK’ün ortak çözmesi gereken bir konu. Son derece teknik bir konu...” diyordu.
Bu kadar net...
İmam Hatip’lerle ilgili olarak da şunları söylüyordu: “İmam hatip liseleri konusunu meslek eğitimi, istihdam düzenlemeleri dışında tartışmak gerekiyor. Bu, bizim son noktayı koyacağımız bir konu değil. İmam Hatipleri, meslek eğitimi ile ilişkilendirmek yerine sosyal talep olarak görmek gerek. Aileler çocuklarını neden bu okullara gönderiyor, demek ki talep var. Ciddi sosyolojik nedenleri olan bu konu, yeteri kadar tartışılmıyor, anlamsız siyasi ve toplumsal kamplaşmalara yol açıyor.”
Burjuvazimizin geldiği nokta bu...
Son derece net...
Son derece tutarlı...
Peki, “sosyal demokratlarımız” nerede?
Darbecilere kol kanat germekten, Ergenekon sanıklarına selam göndermekten, “yargı devleti” uygulamalarını savunmaktan başlarını alıp, ne zaman burjuvazinin kavrayış düzeyine erişecekler?
Merakla ve hasretle bekliyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.