Cemil Çiçek kim?
Cemil Çiçek'in hatıralarını okuyabilecek ömrüm olur mu bilmiyorum. Ama o hatıralarda devletle muhafazakar iktidarlar arasındaki ilişkinin çok ilginç ipuçları bulunacağını biliyorum.
İmam Hatip kökenli bir hukukçu.
Mücadele Birliği deneyimini yaşamış, oradan ilk ayrılanlar arasında yer almış.
Mücadele Birliği'ne yönelik "devlet ilgisi"ni öne sürmüş.
MSP'de siyaset yapmış.
Özal'la birlikte olmuş. Özal'ın yakın halkası içinde çalışmış.
Kısa süre Mesut Yılmaz'lı ANAP'ta kalmış. ANAP'ta iken, partisinin görüşüne aykırı olarak Korkut Özal ve Abdülkadir Aksu ile birlikte Refahyol hükümetine güven oyu vermiş.
Sonra Erbakan'la 28 Şubatlı günleri yaşamış.
Refah'ın Anayasa Mahkemesi'ndeki savunmasını yapmış.
Sonra, kısa bir tereddüt geçirmenin akabinde AK Parti oluşumuna katılmış. Gül'ün kabinesinde Adalet Bakanlığı gibi, en hassas bakanlıkta görev üstlenmiş. Tayyip Erdoğan'ın iki kabinesinde de Adalet Bakanı, Devlet Bakanı, Hükümet Sözcüsü, Başbakan Yardımcısı olarak görev yapmış...
En son... Erdoğan'ın İspanya seyahatinde Başbakan vekilliğini üstlenmiş.
Şu sıraladığımız kısa özet, siyaset yürüyüşü olarak aşağı yukarı son 30 yılın özeti. Daha eskilere gidildiğinde son 40 yılın özeti.
Cemil Çiçek, hep Türkiye'nin orta yerinde bulunmuş bir sima.
Çiçek'in en çok konuşulan yönünün, açık edilsin edilmesin, "bir yerlerle ilişkili olmak" olduğu kesin.
"Bir yerler" deyince de "Devlet" anlaşılıyor. "Derin"liği bir türlü ölçülemeyen ve hangi ideolojik muhtevaya sahip olduğu kavranamayan "Devlet!"
Benim bulunduğum birçok ortamda, Cemil Çiçek isminin "kuşku"larla anıldığını ve benim, kendi bildiklerim çerçevesinde bu kuşkuların yersizliğini izah etme zaruretini hissettiğimi belirtmeliyim.
Liberalinden muhafazakarına birçok yayın organında da, Bugün dahil, Cemil Çiçek isminin "kuşku"larla anıldığını gözlemlemek mümkün.
Bu konuları değerlendirirken, birçok ortamda seslendirdiğim soru şu olmuştur:
-Taa başından beri Cemil Çiçek, Erdoğan-Gül-Arınç üçlüsü ile birlikte yürüyor. Gül ve Erdoğan, Çiçek'e en etkin görevleri sundular. Acaba neden? Acaba bunlar Çiçek'e nasıl bakıyorlar? Çiçek'in "Devlet"le ilişkilerini nasıl görüyorlar? Yoksa bunlar da tıpkı "Çiçek" gibi devletle ilişki (!) içindeler mi? Ya da 8 senedir Erdoğan ve Gül, devletin en tepesinde olduklarına göre ayrıca ilişki içinde olunduğu farz edilen "Devlet" ne?
Cemil Çiçek son olayda, Başbakan vekili olarak Genelkurmay'a gidiyor ve gerilimi konuşuyor.
Cemil Çiçek, bugüne kadar da, kamuoyuna pek yansımayan ortamda, Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Aslan Güner'le "hassas konular başta olmak üzere" düzenli görüşmeler yapmış. (Hürriyet, 25 Şubat 2010, Metehan Demir'in haberi) Bunların, Başbakan'ın bilgisi dışında olması söz konusu değil.
Soru şu:
-Acaba Başbakan Erdoğan veya daha önce Abdullah Gül, Cemil Çiçek'in alakalarına karşı en küçük bir kuşku duydu mu? Şayet bir kuşku söz konusu ise bu yan yana çalışmalar ne anlama gelmeli?
Acaba şöyle bir bakışa ne denir?
Türkiye'de, siyaset kurumundan ayrı kendine özgü bir "Devlet" olduğu açık.
AK Parti hükümetinin ilk zamanlarında da "Hükümet böyle düşünüyor ama acaba devlet nasıl bakıyor" gibi söylemlerin medyaya yansıdığını biliyoruz. Demirel bu "Devlet"i, siyasetçinin altına verilen "Vahşi at"a benzetir. Çok partili hayata geçildiğinden bu yana böyle seçimle gelen iktidarlardan ayrı bir "devlet olgusu" mevcuttur ve seçimle gelenler, bu olgu ile birlikte yaşamak gerektiğini, mücadele edilecekse bile, birlikte yaşayarak mücadele edileceğini, zaman zaman alt üst oluşlar yaşanacağını bilirler. Bu alt üst oluşların en çok, daha İslami görünen siyasi oluşumlar için söz konusu olduğunu da bilirler.
İşte, tam da böyle bir siyasi denklem içine girildiğinde, o yapı ile ilişkileri nasıl sürdürmeli?
Çatışma ile mi?
Müzakere ile mi?
Benim gördüğüm şudur: Özde, derinde çatışma bile olsa, görünürde ve sürdürülebildiği ölçüde müzakere tercih edilmekte, bunu yapacak bir kişi aranmakta ve onun aracılığından istifade edilmektedir.
Cemil Çiçek bence böyle bir isimdir.
Devlet dilini anlayan, içinde bulunduğu siyasi yapının projelerini devlet diline çeviren bir insan...
Sorun belki, bunu ne kadar yapabildiğinde, bunu yaparken, kendi dünyasındaki projeleri yeterince inançla anlatıp anlatamadığındadır.
Eminim ki, kendi içinde de özeleştiriler yapan bir insandır.
Hatıraları yayınlandığında bu ilişkiler dünyasında neler yaşadığı öğrenilecektir.
Ben, Cemil Çiçek'in kendi hayat defterine iyi şeyler yazdırma kaygısında olan bir insan olduğuna inanırım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.