Belçika’nın Roj Tv’yi kapatması ve önde gelen Kürt liderleri tutuklamasının anlamı ne?
Önce ülkemizde yaşanan yargının bağımsızlığı tartışmasına ışık tutan yönlerini irdeleyelim. Belçika’nın Sabancı suikastının zanlısı olan Fehriye Erdal’ı iade etmemekteki direnci ile son eylem çelişiyor ve bu olayın sadece ülkemizi tatmin etmek amacı taşımadığı, onu aşan yönleri olduğunu gösteriyor. İlk çıkaracağımız sonuç bir ülkede yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının sınırının ülkenin genel politikaları olduğudur. Yargı devletin uyguladığı politikalara sırtını dönüp sadece hukuk kuralları içinde hareket etmiyor. Bireysel alandaki ilkeler ülkenin politikaları söz konusu olduğunda geçerli sayılmıyor.

Belçika’daki eylemle ipuçlarını gördüğümüz yeni Kürt politikasının ne olduğunu bilmemiz gerekiyor. Çünkü dış etkiler bu hareketi önemli ölçüde etkiliyor.

Biz bu olayı terörle özdeşleştiriyor ve bu sorun çözülürse her şeyin biteceğine inanıyorduk. Önümüzdeki dönem bu düşüncemizin yanlış olduğunu gösterecektir ve bunun ipuçlarını futbol sahalarında görüyoruz.

Kürt sorunu başladığı zamandan beri hatta ilk ipuçları göründüğünde teşhisim ve uygulanması gereken politikalar hakkındaki görüşüm özetle şöyleydi: Avrupa ülkeleri ve ABD Kürt kimliğinin tanınmasından yanalar ama nihai amaçları birbirinden farklı. Avrupa Kürtlerin Türkiye’den ayrıştırılmasını ve böylece oluşacak gelir ve eğitim düzeyi yüksek ama daha küçük bir Türkiye’yi içine alacaktı. Böylece sorunsuz ama küçüldüğü için etkisi azalacak bir ülke ile bütünleşecekti. Kürtler Irak’ın kontrolünde olacak ama Irak’ı ve İran’ı Avrupa kontrol edecekti ABD bu stratejiye önce PKK’yı kontrolüne alarak, sonra Irak’ı işgal ederek cevap verdi. Projesi Irak’ın tasfiyesi, hiç değilse etkisizleştirilmesi, Kürtlerin Türkiye’nin himayesine verilmesi ve Türkiye’yi kendisiyle ortak bölgesel bir güç konumuna getirmekti.

Türkiye Kürt kimliğinin tanınmasında önceliği ve inisiyatifi elinde tutmalı, bölgenin feodal yapısından ve ekonomik gerilikten kaynaklanan sorunların Kürt kimliğinin arkasına gizlenmesine izin vermemeliydi. Ancak ülkeyi yönetenler bütün bu sorunları kökünden çözecek kaynakları terörle mücadele maskesi altında israf ettiler ve tüm sorunlar Kürt kimliğine indirgendi.

Önümüzdeki dönemde terörün biteceği anlaşılıyor ama mücadele bitmeyecek. Yeni strateji bir Türk-Kürt çatışmasını tahrik etmek olacaktır. Futbol sahalarında gördüğümüz manzaralar daha başka alanlara da kaydırılmak istenecektir. Yani Avrupa’daki PKK’ya yönelik operasyonlar iyi niyetlerinin eseri değil bir strateji değişikliğinin belirtisidir. Böyle bir ihtimali göz önüne alan ABD bölgedeki inisiyatif elinde tutmak için, çatışmanın boyutu büyürse müdahale talebine olumlu cevap verecektir. Soykırım tartışmaları buna zemin hazırlamak amacı taşıyabilir.

Kürtleri uluslararası bir operasyonun aleti olmaktan kurtarmak bizim görevimizdir. Her yanlış davranışların sorumlusu biziz ve çözmek görevimizdir. Bu sefer aşırı vatanseverlerin gerçekte bir tahrik olan sözlerine kapılmayalım.