Tehlikeli ilişkiler
Bir olayı incelemenin doğru yolu onu bütünün içinde değerlendirmektir. Parçalar tek başına ele alınır ve bunlardan bir sonuca varılmaya çalışılırsa yanılma payı yüksek olur.
Ülkemizde süregelen terörün siyasi boyutta çözüldüğü söylenebilir. Türkiye, ABD ve Irak yönetimi bu konuda bir uzlaşmaya varmış görünüyor. Bundan sonra karşılaşılacak terör eylemleri, yaşayacakları bir alan kalmadığı için, dalından koparılmış bitkiler gibi solmaya mahkumdur.
Ancak bu sorunun tamamen çözüldüğü anlamına gelmez. Kürt sorununu ülkemize karşı kullananların yeni bir strateji uygulamaları beklenir. Çünkü bugüne kadar sürdürülen terör bir araçtı ve bu aracı ellerinden alınanlar yeni bir yol izlerler.
Yeni strateji var olan şartlara göre belirlenir. Geçmişte teröristle güvenlik güçleri arasında sürdürülen mücadele şimdi kitleleri karşı karşıya getirerek farklı bir çatışma ortamı yaratılması biçiminde olabilir. Bunun ipuçları görünmektedir. Futbol sahalarında yaratılan gerginlik terör açısından anlamlı değildir ama kitlesel çatışma ortamının yaratılmak istendiğinin belirtisidir.
Bomba yüklü askeri kamyonu ihbar eden odak bu ihbara Nevruzda kullanılacağı bilgisini de eklemiş. Yani Nevruzda bombalı bir provokasyon gerçekleştirilirse bunu sorumlusu Silahlı Kuvvetler olacaktı.
Resmin bütününü başka bir gelişme tamamlıyordu. Türkiye Ermenilerle uzlaşmaya çalışırken Ermeni soykırımı gündeme taşınıyordu. Eğer ülke içinde kitlesel bir çatışma yaratılırsa ülkemizin zaten soykırımcı olduğu ve bu çatışmaya yönelik müdahalelerimizin bir soykırım sayılmasının yolu açılıyordu. Buradan ABD’nin bu çatışmayı tahrik ettiği sonucu çıkarılmamalı. Eğer kendi inisiyatifleri dışında böyle bir olay yaşanırsa müdahil taraflardan biri olmanın yolunu açıyor olabilirler. ABD’nin tavrını Türkiye’ye yönelik genel politikaları içinde değerlendirmelidir.
Dünyadaki güç odaklarının bölgeyle ve ülkemizle ilgili tasavvurlarını ve politikalarını bilmeden provokasyonların kimin tarafından yapıldığını bilemeyiz. Eğer ABD bölgede küçük bir Türkiye’den yanaysa tavrı başka, güçlü ama kendisinin yanında bir ülke istiyorsa başka olacaktır. Diğer güç odakları yani Rusya, Avrupa ülkeleri, Çin’in bu politikaları destekliyorlar mı, desteklemiyorlarsa alternatif politikaları nedir sorularının cevabı yaşamamız muhtemel olaylara ışık tutacaktır.
Türkiye’nin gündeminde önemli değişikler olacağı sanıyorum. Bugüne kadar darbeye karşı sürdürülen ve askerleri hedef alan yayınlara yenisinin eklendiğini ve medyada ajan arayışının başladığını görüyoruz. Bu bir arınma sürecinin başlangıcı olabilir. Geçmişte yaşananlar hatırlanmaya ve herkesin nasıl bir tavır içinde olduğu araştırılmaya başladı. Bundan sonra sıranın siyasi kadrolara gelmesi ve herkesin geçmişin hesabını vermek zorunda kalması muhtemeldir.
Önümüzdeki dönem çeşitli zorluklarla karşılaşacağımız bir dönem olabilir. Ama bu dönem başarıyla atlatılırsa çok daha güçlü bir yapıya kavuşacağımız söylenebilir. Kalburun altında kalacaklara şimdiden geçmiş olsun diyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.