Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Ergenekon'un boyutları mı?

Ergenekon'un boyutları mı?

Medyanın bir bölümü, Lice ve Nazımiye'deki karakol baskınlarını Aktütün ve Dağlıca baskınlarına benzetti.
Bu yaklaşıma göre, önceden yapılacağı ihbar edilen kalabalık gruplar halinde PKK baskını vardı, şehitler vardı, vaktinde yardıma koşulamamıştı.
Bu yaklaşım, bu işin içinde bir iş olduğu kanaatine götürüyordu. PKK ve bölgede çatışma ortamının sürmesini, buradan da ülkede askeri etkinliğin devam etmesini isteyen bir grup şehitler üzerinden oyun oynamaktaydı.
Buradan gelinen soru şuydu:
-Genelkurmay neden tedbir almıyor?
Belki bunun da zımnındaki suçlama şöyle şekillenmekteydi:
-Genelkurmay da bir şekilde bu sürecin içinde...
....
Başbakan Erdoğan, "Nazımiye ve Lice'de Mehmetçik'i şehit edenle, Taksim, Çorum, Maraş, Sivas ve Danıştay'ı kana bulayan zihniyet farksız. Tetikçiler farklı olsa da bunların ortak amacı, kardeşliğimize, birlik ve bütünlüğümüze kastetmektir" diyerek, bir duruş sergilemekteydi. Başbakan, "Karanlık senaryolar artık sorgulanıyor, gün yüzüne çıkıyor. Türkiye'nin bu kirli oyunları görmesini istiyorum" cümlesiyle de, Taksim'den, Nazımiye'ye bir Ergenekon bağlantısı çekiyordu.
......
Burada bir soru soralım:
-Acaba Başbakan'ın konuşması ile medyanın bir bölümündeki yaklaşım birbiri ile örtüşmekte midir? Başbakan, o medya çizgisi ile sadece Genelkurmay'ı açıktan suçlamıyor olmakla mı ayrılmaktadır?
......
Genelkurmay Başkanı Başbuğ, yukarıda işaret ettiğim medya çizgisine "Mütareke basını bile bunu yapmaz, lanetliyorum" diyerek tepki gösterdi. Başbuğ, şehit verilmesinin hava şartları vs. sebebiyle mazur görülmesini istemekte, ihmal suçlamalarında ise kasıt aramaktaydı.
.....
Başbuğ'un sözlerinde ne medyada yer aldığı şekilde "Ergenekon" bağlantısı dikkate alınmakta ne de Başbakan'ın işaret ettiği gibi Nazımiye-Taksim bağlantısı önemsenmekteydi.
....
Burada bir soru daha soralım:
-Acaba Başbuğ'un tepkisinin hedefinde Başbakan da var mıdır?
.....
Şu yaşanan tartışmanın çok hayati nitelik taşıdığına ayrıca işaret etmek gerekmeyebilir.
Sonuçta şehitler vardır, ülkede bitmeyen terör vardır, ülkenin Genelkurmayının açık veya örtülü biçimde ihmalle, hatta örtülü operasyonlara duyarsız kalmakla, belki daha ötesi ile suçlanması vardır, Başbakan'ın derin kuşkuları vardır ve siyasi uzantıları olan ve Ergenekon bağlantılarına işaret edilen bir terör örgütü vardır.
Burada bence, imalı suçlamalardan kurtulup, bazı şeylerin net olarak ortaya çıkması gerekiyor:
-Ergenekon konusunda Genelkurmay'ın zihninin netleşmesi gerekiyor. Bunun için Başbakan'la Genelkurmay Başkanı'nın uzaktan uzağa birbirine karşı kuşku besliyor görünümünden çıkıp, her şeyi apaçık konuşması gerekiyor. Ya Başbakan Genelkurmay Başkanı'nı ikna etmeli ya Genelkurmay Başkanı Başbakan'ı ikna etmeli.
-Terör olayları ile Ergenekon arasında bir bağ var mı, devlet ve asker içinde PKK ile bağlantıları bulunan ve terörün devamından çıkar sağlayan odaklar bulunuyor mu, bunun ortaya çıkarılması kaçınılmaz görünüyor. Aksi halde, hükümet ve askerin terörle mücadele gibi bir hayati meselede ahenk içinde hareketi mümkün olur mu?
-PKK adına bazı gruplar, Diyarbakır'daki dersane sabotajı, Reşadiye pususu ve son baskınları üstlendiler. Ortaya çıkması gereken şey, bunlara BDP ne diyor, bunları meşrulaştırıyor mu, bunlara Kandil ne diyor, İmralı ne diyor, bunlar medyamızın bir kısmının ifade ettiği gibi, Ergenekon'la bağlantılı ise BDP-Kandil ve İmralı, terör hareketinin hangi boyutlarda Ergenekon'la bağlantılı olduğunu sorguluyor mu?
-Medyamızın bir kısmı, PKK-Ergenekon ilişkisini önemsiyorsa, bu noktada BDP'ye yönelik daha ciddi bir sorgulama içinde olmalı değil mi? Bölgede veya Türkiye'nin genelinde PKK ile bağlantılı hangi hareket, gerçekte "Kürt sorunu" ile ilgilidir, hangi hareket Ergenekon güdümlüdür, bu sorunun ortaya çıkması hayati değil midir?
-Son olarak şunu ifade etmek isterim: Toplumun önemli bir kısmının zihni karışıktır. Kim hangi rolü oynuyor, PKK nerede, Ergenekon nerede, Genelkurmay nerede, AK Parti Hükümeti nerede, baskınlar ne, şehitler ne, bu noktalarda Doğu'da da, Batı'da da, Kuzey'de de, Güney'de de kafalar karışıktır. Genelkurmay'a yönelik kuşkular da vardır, hükümete yönelik kuşkular da, BDP-PKK'ya yönelik kuşkular da... Bu durumda medyanın durduğu yer de tartışmadan azade değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi