Baykal'ın dönmesi...
Bana göre Baykal dönmeyi istiyordu.
Defteri "o iş yüzünden istifa etmiş bir kişi" olarak kapamayı istemeyeceği muhakkaktı. "Komplo" söylemi, dönüş hesabının alt yapısını oluşturmaya yönelikti. CHP'nin görünen yüzü de "o iş"i unutup, bu tava gelmiş durumdaydı. Bunda, tam da kurultay arifesinde genel başkan adaysız kalmış olmanın paniği vardı. Baykal, "Benim yerime kimi ikame edebilirsiniz ki!" mesajı vererek, partiyi kendisine mecbur kılmak suretiyle de, yolunu otobana çevirmeyi hesaplamış görünüyordu.
Baykal, isterse gelebilir mi? Kılıçdaroğlu'nun adaylık açıklamasına kadar CHP'de olanlar, Baykal'ın isterse gelebileceğinin göstergesi idi.
Amma velâkin, "yeni Baykal"ın CHP'sinin, eskisinden çok daha zayıf olacağı muhakkaktı.
Erdoğan, "o iş"e boşuna işret etmiyordu. CHP'liler mesela, herhangi bir miting kürsüsünde "Baykal-Baytok" ikilisini çıkarmayı planlayabilirler miydi?
Kesin olan şu ki, bundan böyle Baykal, "sürekli savunmada" olan siyasetçi olacaktı. Oysa Baykal ancak saldırı halinde fonksiyonel olan bir kişidir. Ama istifa psikolojisine girdiğinden beri Baykal'ın dişleri sökülmüştür.
Bir şey daha:
Baykal'ı yeniden devreye sokmaya çalışanlar, bana göre aslında kendilerinde partiye hakim olma gücünü göremeyen, başka inisiyatiflerin de önünü kesip, hiç olmazsa zaman kazanmaya çalışan bir odaktı. Açık soru şu idi: Bir odak, Kılıçdaroğlu'nun ya da Gürsel Tekin'in önünü kesmek isterse nasıl keser? Tabii ki Baykal ile keser.
Ama bu alternatif, Baykal'ın "yaralı hali"ni ortadan kaldırmaya yetmez. Baykal'lı formül, her halükarda, CHP'yi savunma alanına hapsedecek olan formüldür.
Buna karşılık, Baykal'ın yeniden başkan yapılmaması, onu "var olduğuna inanılan komploya kurban vermiş olma" kanaatine yol açacaktır. Yani Baykal'lı yolculuk da riskli, Baykalsız yolculuk da... Hep "Baykal ve o iş" gündemde olacak.
Kılıçdaroğlu'nun adaylığı...
Baykal'ın ismi yanında genel başkanlık için ismi geçen kişi Kemal Kılıçdaroğlu idi ve o, dün aday olduğunu açıkladı.
Peki ne söylenebilir Kılıçdaroğlu ismi için?
Kemal Kılıçdaroğlu ismi her devreye girdiğinde, İstanbul'daki performansı hatırlanıyor ama hemen peşinden "liderlik vasfı var mı" şerhi düşülüyor. Bunda da Baykal ile kıyaslamanın etkisi var. Yani "Baykal gibi olabilir mi" sorusu soruluyor ve genelde de cevabı olumsuz veriliyor. Teselli babında ise "Tamam Baykal değil ama halkta karşılığı olan bir imajı da yok değil. Onun için Gandi deniyor" sözleri sıralanıyor.
Kılıçdaroğlu isminin yanındaki en önemli şerhlerden birisi de, uzunca süre fısıltılarla söylenip, en son Baykal tarafından Radikal'den Murat Yetkin'e ifade edilen özellik. Alevilik bağlantısı olmuştur.
Ne demiş Baykal:
"Parti etnik ve mezhebi kökenlere saygılı olmalı; ama bu kökenler partiye baskın hale gelmemeli."
Bu cümlenin hedefinin Kılıçdaroğlu'nun bağrı olduğu gün gibi açık.
Baykal'ın istifası ile başlayan sürecin "CHP-Alevilik" ilişkisinde müthiş bir kırılma noktasına gelmiş olması ilginç.
Demek şöyle bir derin bilinç var CHP'de:
-Parti Aleviler'den oy alsın ama bir Alevi'nin başkanlık ettiği parti haline gelmesin.
Tabii ki, "Kılıçdaroğlu, başkan olursa CHP Alevi partisi haline mi gelir" sorusu sorulabilir. Son Dersim tartışması hariç, Kılıçdaroğlu'nun "Alevi aidiyeti" çok da öne çıkmış değildi. Kılıçdaroğlu orada, bir yalpalama yaşadı, önce Dersim'e ilişkin sözleri sebebiyle Onur Öymen'i istifaya çağırdı, ardından tornistan edip, CHP-devlet mantığına iman tazeledi. Ama Dersim duyarlılığı da kayda geçmiş oldu.
Kurultay süreci ve başkanlık tartışmaları, belli ki Kılıçdaroğlu'nun "Alevilik aidiyeti"ni daha çok gün yüzüne çıkaracak. Bir tür alt çizme eylemi yapılacak. Bir kişinin Alevilik aidiyetinin altı bu ölçüde çizilirse, CHP içinde bile "üstünü çizecekler"in çıkması kaçınılmazdır. CHP'nin cumhuriyetçiliği de net dengelere bağlıdır. Onunla oynandığında rahatsızlık doğar.
Kılıçdaroğlu'nun CHP'ye genel başkan olmasının, ciddi çalkantılara yol açacağını tahmin ediyorum ama gene de parti içi koalisyon ihtimalleri her zaman mümkündür. Buna rağmen o tür koalisyonlar, iç çekişmelere gebe oluşumlardır.
CHP zor sürece girmiştir.
Baykal'ın o çok dramatik iş ile siyaseti sonlandırması, CHP açısından da çok dramatik bir durumdur.
CHP, şayet bir misyonun partisi ise o misyonun böylesine yaralı bir siyasi yapının üzerinde kalmış olması da, o misyon adına müthiş bir dramdır.
Türkiye, CHP'yi bu hale getirerek de yolunu arıyor.
Bu süreçte bu arayışın tahlil edilmesi de gerekiyor. Önümüzdeki yazılarda hem CHP'yi tartışacağız hem de Türkiye'nin yolculuğunu değerlendirmeye çalışacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.