Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Utandım!

Utandım!

Sabah sabah canını sıkıyor insanın... “Candaş”cılardan nispeten kâmil ve aklı başında olanı, üzerinde konuşacak başka mesele yokmuş gibi, eski bir meseleye sardırarak, “bir zamanların intikamını” alıyor.

Bu “candaş” kişi, Oktay Ekşi...

Büyüğümüzdür, saygısızlık etmek istemem.

Üstelik severim kendisini. Nezaketi ve rikkatiyle örnek bir kişiliktir.

Fakat bu “örnek kişilik”, söz 27 Mayıs darbesinden açılınca tuhaflaşıyor ve bambaşka bir halete bürünüyor.

Kızmasın ama, bence ayıp
ediyor.

Çok çok ayıp ediyor.

Konuya girmeden önce, “yeni başlayanlar için kısa bir Oktay Ekşi turu” atalım:

Hürriyet gazetesinde başyazarlık yapan, Basın Konseyi’nin “değişmez ve değiştirilemez” başkanı olan, sonradan nadim olduğu “Alçakları tanıyalım” başlıklı yazısıyla meslekte zirve yapan Oktay Ekşi, “bilinen” bir 27 Mayıs muhibbidir.

Derler ki, darbeye zemin hazırlayan “öğrenci olayları” içinde aktif bir rol üstlenmişti. Bilmiyorum... Kendisi bu iddiaları doğrulamıyor. Yüksek sesle yalanlamıyor da...

Rolü varsa, vardır...

Kimin rolü yoktu ki? Oturup, size, Çetin Altan’dan Aziz Nesin’e, Yaşar Kemal’den İlhan Selçuk’a, Sıdık Sami Onar’dan, Hüseyin Nail Kubalı’ya, DP’li Etem Menderes’ten DP’li Şemi Ergin’e, upuzun bir liste çıkarabilirim.

Ekşi de, genç bir gazeteci olarak, iktidardan kurtulmak isteyen güçlere kendince bazı “küçük katkılar” sunmuştur.

Fakat, iş küçük katkılarla kalmadı.

Bir süre sonra değerli Oktay Bey’i, 27 Mayıs’ın “Kurucu Meclis”inde üye olarak görüyoruz ve inanın çok mutlu oluyoruz.

Kurucu Meclis’in anayasa çalış

malarında değerli katkılarını esirgemeyen Oktay Ekşi, iş bitiminde tekrar mesleğe döndü... CHP’nin resmi yayın organı Ulus’ta bir yıl kadar istihbarat şefliği yaptıktan sonra, bilgisini ve görgüsünü artırmak üzere İngiltere’ye gönderildi. Londra Başkonsolosluğu’nda “ataşe” olarak çalıştı.
Kendisi gazetecilikten emeklidir ama “Kurucu Meclis” üyeliği yaptığı için VIP’te seyahat etmekte, milletvekili emekli maaşı almaktadır.

Değerli meslek büyüğümüz Oktay Ekşi budur işte...

Mevzu ne?

Mevzu şu:

Kaç gündür gazetelerde, 27 Mayıs’la ilgili itiraflar okuyoruz... Aralarında darbeci kimliğiyle maruf ağabeylerimizin de bulunduğu bazı ünlü eşhas, “Bu darbe iyi olmadı” gibilerden açıklamalar yapıyor, yazılar yazıyor...

Bu yıl, bazı ilkler de yaşandı:

Bir CHP genel başkanı ilk kez 27 Mayıs darbesini eleştirdi.

Bir Genelkurmay Başkanı ilk kez Celal Bayar’ı “hayırla” yadetti.

Ekşi açısından herhangi bir ilk yoktu...

Bildiğimiz Ekşi’ydi.

Herkes bu darbeyle arasına mesafe koymaya çalışırken, o tuttu, “Gelin o günlere birlikte gidelim” diyerek, “27 Mayıs öncesi kötülüklerine” götürdü bizi, her yıl yaptığı gibi... “O günlere gitmenin 27 Mayıs müdahalesini onaylamak anlamına gelmediğini belirtelim” demeyi de ihmal etmedi tabii.

Konu “27 Mayıs öncesi kötülükleri” değil ki Oktay Bey.

Bunları dercederek, zımnen darbeyi meşrulaştırdığınızın, haklı göstermeye çalıştığınızın farkında mısınız? Kaç yıl geçti aradan... Bir defa da geleneğinizi bozun, “27 Mayıs sonrasına” götürün bizi.

Madem darbeyi onaylamıyorsunuz, bir de sizin kaleminizden okuyalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi