Haydut devlet bunun hesabını vermeli
Başlığı pek hamasi, pek ajitatif ve gerekli serinkanlılıktan uzak bulabilirsiniz. Bilakis, kırmadan dökmeden, “suhulet çerçevesinde”, sakin bir ses tonuyla konuşacağız.
Karşımızda, çocuk öldüren bir devlet var.
Eli kanlı bir devlet...
Hukuk tanımaz bir devlet...
Önüne gelen “sivil hedeflere” saldıran, işgali altında bulundurduğu topraklarda en cani yöntemleri uygulayan, “düşman” bellediği insanları açlıkla terbiye eden bir devlet...
Bu devlet, dün gece Gazze’ye “insani yardım” götüren gemilere saldırdı ve savunmasız insanları öldürdü...
Merhum büyükelçi Gündüz Aktan (ki, bir İsrail muhibbidir), İsrail’in, işgal ettiği topraklarda “kolektif cezalandırma” yöntemleri uyguladığını söylüyordu.
Maalesef, İsrail’in, kendisi için “doğal hak” saydığı bir yöntem bu.
Murat Belge’nin de altını çizdiği gibi, “Her Filistinli bana düşmandır”dan “Her Arap bana düşmandır”a, oradan “Her Müslüman bana düşmandır”a ve nihayetinde “Beni eleştiren herkes ve bütün dünya bana düşmandır”a geçişi zorunlu kılan bir yöntem.
Manyakça, sapıkça bir şey...
Belge, ihtiyatı elden bırakmadığı için, söz konusu uygulamayı “hukuk dışı” gibi, daha yumuşak bir ifadeyle geçiştiriyordu.
Hukuk dışı olmaya hukuk dışı, paranoid olmaya paranoid (herkes bana düşmandır, vs), savaş ihlali olmaya savaş ihlali de, yapılan şeyin bir de adı var:
Haydutluk...
İsrail devleti bu haydutluğu, bu “Nazi” alışkanlığını, bu kabul edilemez hukuk dışı yöntemi, yıllardır işgalci bulunduğu topraklarda “öteki”ne, yani kendisine benzemeyene, yani “beni eleştiren bana düşmandır”ın öznesi olan Filistinlilere (ve işgale karşı çıkan kendi vatandaşlarına) uygulu
yor.
Üstelik uygar dünyanın gözü önünde...
Üstelik herkesten de uygar addedilen ABD yöneticilerinin himayesinde...
Daha önce de yazmıştım:
Hiçbir devlet, böylesine pervasızca, dünyada yalnızca kendisi varmış gibi davranamaz/davranmamıştır.
İsrail’in yaptığı sadece hukuk dışı değil, aynı zamanda “insanlık dışı”, aynı zamanda “ahlak dışı...”
Evet, “terör” ciddi bir sorundur... Fakat İsrail’in kolonyal, yayılmacı ve hukuk tanımaz politikaları, saldırıya maruz kalan insanlara başka bir seçenek bırakmamaktadır.
İşgalin ve yayılmacılığın bir bedeli vardır. Adına ister terör deyin, ister nefsi müdafaa, ister vatan savunması...
İsrail bu bedeli ödeyecektir.
Kaldı ki, ortada, İsrail’in terör argümanını haklı çıkaracak hiçbir veri yok.
İsrail donanması, Gazze’ye insani yardım ulaştırmaya çalışan gemilere saldırıyor ve silahsız insanları katlediyor.
Böyle bir devlet olabilir mi?
Böyle bir ahlaksızlık, böyle bir vicdansızlık, böyle bir “vandalizm” olabilir mi?
Sorun terörse, bir devletin yüklenmesi gereken sorumlulukla, işgale direnen insanların (işgali geçtik, sadece hayatta kalmaya çalışan insanların) sorumluluğu aynı olamaz, aynı olmamalıdır...
Terörle mücadele ettiğini söyleyen İsrail, hem “çocukları ve masum sivilleri” katlediyor, hem hiçbir hukuk ve ahlak kuralı tanımadan istediği sivil hedeflere saldırıyor, hem de işgale ve soykırıma karşı sesini yükselten uygar dünya vatandaşlarını “terörize” ediyor.
Bu böyle gitmez.
Haydut devlet çok olmaya başladı.
Haydut devlet işlediği cinayetlerin hesabını vermelidir.
Bütün insanlığı (ve uygar dünyayı) ciddi bir sınav bekliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.